Hemşire Şebnem’in ölümünde sır perdesi aralanamıyor
İstanbul’da ölen İzmirli hemşire Şebnem Köker’in babası Abdullah Köker, kızının şüpheli ölümünün açığa çıkmamasına tepki gösterdi. Acılı baba, tanık ifadesinin daha sonra değişmesine dikkat çekerek “Olay baştan sona çelişkili” dedi.
İstanbul Kadıköy’de, 7 Haziran 2021 tarihinde hemşire Şebnem Köker’i (29) kaldıkları pansiyonun 3. katından iterek ölümüne sebep olduğu gerekçesiyle ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapsi istenen tutuksuz sanık Timuçin Bayhan’ın (34) yargılanmasına geçen salı günü devam edilmiş, Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada yüksekten düşmeye bağlı ölüm olayında Şebnem Köker’in üçüncü kişi tarafından itme, atılma bulgusu olup olmadığı konusunda rapor alınmasına hükmedilmişti. Yapılan test ve incelemelerde, olay yerinde 3’üncü bir kadına ait DNA saptanmıştı. 29 Aralık tarihine ertelenen davaya ilişkin hemşire Şebnem’in İzmir’de yaşayan babası Abdullah Köker konuştu. Köker, olayın baştan sonra çelişkiler içerisinde olduğunu ve sır perdesinin hala aralanmadığını belirterek tepki gösterdi.
“Neden polislerden önce odaya girdi"
Otel çalışanı T.B.’nin daha önceki ifadesinde, resepsiyon görevlisinin polis ekiplerinden önce olayın gerçekleştiği otel odasına elinde bir bezle girdiğini söylediğini ancak mahkemedeki ifadesinde farklı konuştuğunu söyleyen baba Köker, “Temizlik görevlisi kadın, ilk ifadesinde resepsiyon görevlisinin polislerden önce elinde bezle odaya girdiğini ve sonra otelden ayrıldığını söylüyor. İki mahkemeye gelmeyen temizlik görevlisi, son mahkemede tam tersi bir ifade verdi. Resepsiyon görevlisinin polislerden sonra odaya girdiğini, elinde yastık kılıfı mı bez mi olduğunu tam göremediğini söyledi. Ben otelin de bu işin içinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü otel içinden kamera görüntüsü yok. Her gün olan kamera kayıtları, olay günü silinmiş durumda. Resepsiyon görevlisinin parmak izlerinin sildiğinden şüpheleniyorum. Neden polislerden önce odaya girdi? Bu olay, başından sonuna kadar şüphe içinde” sözlerine yer verdi.
“Otel içi görüntüler silinmiş”
Kızının olay günü 240 promil alkollü olduğuna dair ifadelerin sürekli kasıtlı olarak dillendirildiğini belirten Abdullah Köker, “Her seferinde kızımın alkol aldığı konusu gündeme geliyor. ‘Gitti, geldi, içti’ diye söyleniyor ama 13 saatlik kamera görüntüsünde kızımın elinde bir tane poşet yok. Otel odasındaki alkol şişelerinden sadece ikisinde kızımın parmak izi var. Sanık mahkemede ‘Ben bu alkolü Şebnem’e şırınga ile zerk etmedim” dedi. Evet o zerk etti. Alkol kızıma gece saatlerinden sonra zorla verildi ve kızım aşağıya bırakıldığında zaten baygın vaziyetteydi. Bize, pencere pervazında bağdaş kurup oturduğu sırada düştüğünü söylüyor. Yükseklikten korkan kız, nasıl pencereye bağdaş kurup otursun ki? Burada fizikçilerin keşif yapması lazım. Çünkü kızımın alt kattaki panjura vurmadan düşmesi mümkün değil. Kucaklanıp atıldığını düşünüyorum” diye konuştu.
Tutuksuz yargılanmasına tepki gösterdi"
‘Kasten öldürme’ suçundan müebbet hapsi istenen tutuksuz sanık Timuçin Bayhan’ın tutuksuz yargılanmasına tepki gösteren Köker, şöyle konuştu: “Bir cinayet soruşturuluyorsa sanık neden hala serbest? Kızımın bir sürü yazışması var. O kadar alkollü olduğu söylenilen insan, mesajında bir tane mi yanlış harf yazmaz? Kamera görüntülerinde sarhoş birine benziyor mu? Şimdi dava 29 Aralık’a ertelendi. Ben adaletin yerini bulmasını istiyorum. Aile olarak yıprandık. Televizyonda kadın cinayetlerini görünce üzülüyordum. Kimse ‘Benim başıma gelmez’ demesin.”
Şebnem Köker’in yüksekten düşmeye bağlı ölüm olayında maktulün üçüncü kişi tarafından itme, atılma bulgusu olup olmadığı konusunda rapor alınmasına hükmeden mahkeme, duruşmayı 29 Aralık tarihine erteledi.
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.