24 yıldır dinmeyen acı: Bu sergiyi görenler o günü yeniden yaşıyor
24 yıldır dinmeyen acı: Bu sergiyi görenler o günü yeniden yaşıyor
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde eşini ve küçük oğlunu kaybeden Ali Esen’in, depreme dair çekilmiş birçok fotoğrafın yer aldığı sergi afetin 24’üncü yıl dönümünde görenlere o günü yeniden yaşatıyor.
17 Ağustos 1999’da Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan ve saat 03.02’de meydana gelerek 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi’nin üzerinden 24 yıl geçti. Meydana gelen depremde eşi ve oğlunu kaybetmenin acısını yaşayan Ali Esen ise 24 yıldır vatandaşların depremlere karşı her daim hazırlıklı olmalarını hatırlatmak gayesiyle iş yerinin önünde fotoğraf sergisi açıyor. Depremde yaklaşık 12 saat boyunca enkaz altında kalan Esen, bu depremde eşini ve bir oğlunu kaybetmenin acısını 24 yıldır yaşıyor. Bu çerçevede Esen’in, depreme dair çekilmiş birçok fotoğrafın yer aldığı sergi afetin yıl dönümünde görenlere o günü yeniden yaşatıyor.
“Ben eşimi ve evladımı kaybetmiş birisiyim”
Depremde eşi ve oğlunu kaybetmenin acısını yaşayan Ali Esen, “24 yıl önce bu acıları Sakarya olarak yaşadık. Yani ben de bir sigortacı ve bu acıları yaşayan bir baba olarak 24 yıldır bu deprem resim sergisini Sakarya’da, bulvarda açmamın sebebi gerçekten insanları bilgilendirmek. Bu resim sergisine ki bu sabah açtık gerçekten vatandaşın çok ciddi ilgi ve talebi var. Bunu unutmak mümkün değil. Sakarya’da bir sürü bina yıkıldı, en iyisi, en iyi kaliteli bir şekilde yapıldı ama giden canlarımız gelmedi. Ben eşimi ve evladımı kaybetmiş birisiyim. Benim onları unutmam mümkün değil. Ben son nefesime kadar bunları unutmayacağım ama üzüntüm şudur neden 24 yıl önce biz bunları yaşadık ve 24 yıl geçti. Geldiğiniz nokta ne? Niye Maraş yıkıldı? Niye Malatya yıkıldı? Nerede hata yapıyoruz? Bu bir milat olması lazım bugün 16 Ağustos ve biz bugünden itibaren gerçekten bu insanların ölmemesi için çok kaliteli, zemini sağlam bina yapmalıyız. Buradan herkese sesleniyorum, bütün yetkililere herkese sesleniyorum lütfen artık bir yerden başlayalım” dedi
“12 saate yakın enkazda kaldım”
Deprem gününü anlatan Esen, “12 saate yakın enkazda kaldım ben enkazdan çıkartıldığımda etrafıma baktığımda atom bombası atıldığını zannediyordum halbuki daha sonra deprem olduğunu öğreniyorum. Tarifi imkansız bu konuda inan konuşurken bile ağlamak istiyorum ama benim elime ağlayarak hiçbir şey geçmiyor. Ben iki tane oğlumu ben annesiz büyüttüm. Bugün annesiz babasız binlerce insan yetim kaldı. Ben bu duyguları tarif edeme şu anda” diye konuştu.
“Yaşamayan bilemez”
Sergiyi gezen ve depremi yaşayan Engin Kırtay, “Muradiye Cami minaresi yolun karşısındaki binanın üstüne yıkılmıştı. 01.00 gibi ben uyanıktım tam böyle uykuya dalmama yakın 03.00 civarları sallanmaya başladığımızı deprem olduğunu anladım ama birinci katta oturduğum için çıkmadım dışarı. Yanımdaki ahşap iki katlı ev üstümüze çökmeye başlayınca camdan dışarı atladım. Yanımda incir ağacı vardı onun yere değip kalktığını gördüm. O ara ben yola yattım yüz üstü çünkü büyük bir ışık vardı. Depremin tam ortalarında çıkmışım ben dışarı sonrasında sallantı bitti kafamı arkama çevirdiğimde ise yanımdaki ev benim evimin üstüne yıkıldığını gördüm. Ben sadece o ev yıkıldı sanıyorum ama caddeye bir çıktım yıkılmayan bina kalmamış. Yaşamayan bilemez. Çok büyük bir afet atlattığımız için psikolojimiz artık bozulmuş anlatılmaz bir duygu benim elime o gün 8 yaşında ölen bir çocuğu kucağıma bıraktılar ailesi enkaz altındaydı. Ben de gittim orada baktım kadınlar oturuyordu bir araya toplanmışlar. Ailesini sorduğumda enkazda olduklarını söylediler. Ben de çocuğu kadınlara verdim, çocuk hastane yetiştirmişler ama ölmüş çok acı bir şeydi” şeklinde konuştu.
“Aynı duyguları yeniden yaşadık”
6 Şubat’ta meydana gelen asrın felaketi hakkında konuşan Kırtay, “Kahramanmaraş depremi bizimkinin kat kat büyüğüydü ben öyle bir deprem görmedim. Aynı duyguları yeniden yaşadık. Sabahlara kadar televizyonları izledim ben son çıkan olur mu diye takip ettiğimiz bazı bölgeler vardı. Ben bilhassa buradaki müteahhitlere çok kızıyorum üç kuruş kazanmak için hem ahiretini yok ediyorlar hem de buradaki insanların hayatını riske atıyorlar. Çok kötü bir şey yapmasınlar. Az kazansınlar ama sağlam bina yapsınlar” ifadelerini kullandı.