AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar: Herhangi bir yıkıcı etkisi olmayacağını söylüyoruz
AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar: "Herhangi bir yıkıcı etkisi olmayacağını söylüyoruz"
’Çanakkale İlinin Deprem Tehlikesi ve Depreme Dirençli Okullar’ Çalıştayı’na katılan AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, Ege Denizi’nde yaşanan depremleri değerlendirerek, "Her türlü senaryoya karşı olacak olan tsunaminin ülkemize ulaşma süresini ve ulaştığında ne tür bir etki yapacağı konusunda da birtakım öngörülerimiz var. Bütün senaryolara göre böyle bir tsunami oluşsa dahi ülkemiz kıyılarına ulaşabileceği en erken sürenin 1 saatten daha uzun süre olacağını öngörüyoruz ve herhangi bir yıkıcı etkisi olmayacağını söylüyoruz" dedi.
Çanakkale’de ’Depreme Dirençli Okullar-Earthquake Resilient Schools-EReS Projesi’ kapsamında, ’Çanakkale İlinin Deprem Tehlikesi ve Depreme Dirençli Okullar’ Çalıştayı düzenlendi. Çalıştaya, Çanakkale Vali Yardımcısı Mustafa Özsoy, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, AFAD Çanakkale İl Müdürü Ahmet Ali Artun, daire müdürleri, Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölümü öğrencileri, AFAD ekipleri katıldı. Ardından protokol konuşmalarına geçildi. Konuşmaların ardından çalıştay, EreS Projesinin tanıtımı ve ’Çanakkale’de Deprem Gerçeği ve Okullarımız’ paneliyle devam etti.
AFAD Başkanlığı tarafından düzenlenen Depreme Dirençli Okullar (EReS) projesi Türk-Yunan ortaklığında Çanakkale’de pilot uygulama alanı olarak seçildi ve Avrupa Birliği sivil korunma mekanizması tarafından desteklenen bir proje olarak yer alıyor. EReS (Earthquake Resillient Schools) projesi kapsamında, Türkiye’den Çanakkale ve İzmir, Yunanistan tarafında ise Dedeağaç ve Sisam yerleşimleri pilot olarak seçildi. Her bir ilde 6 okulda çalışmalar gerçekleştirildi. Deprem zararlarının azaltılması kapsamında kritik tesislerden okulların her zaman önemli olduğunun dikkat çekildiği projede, gerek afet öncesi eğitim kurumlarında faaliyet gösteren bireylerin depreme, afete karşı eğitimlerinin sağlanması, farkındalığının oluşturulması, bu yapıların deprem olayına karşı daha güvenilir hale sokulması kriz anında da bu kritik tesislerin durumunun acilen ortaya konması, kriz yönetiminde kullanılabilirliğinin belirlenmesi kurulacak sistemlerle sürekli gözlem altında tutulması ve müdahale sistemlerinin ulusal ve uluslararası modellerle araştırılması EReS projesinin temel gerekçeleri arasında gösterildi. Projede yer alan Yunanistan tarafında 21 Türkiye tarafında 23 olmak üzere toplam 44 araştırmacı Çanakkale’de seçilen 6 pilot okulda çalışmalarını tamamladı. Çalışmalar kapsamında deprem cihazları yerleştirildi.
Farkındalık oluşturmayı amaçlayan bir proje
Çalıştay öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, "Çalıştay’ın temel amacı afete dirençli okullar adı altında bir projemiz var. Projemiz Avrupa Birliği tarafından destekleniyor. Uzun zamandan bu yana sahada çalışmaları devam ediyor. Projenin temel ekseni şu, hem Yunanistan’da hem Türkiye’de pilot olarak seçilen toplam 4 tane ilimizde ki bunlardan iki tanesi Türkiye, iki tanesi Yunanistan’da bulunan iller. Bu okullarda biz aynı zamanda sismoloji eğitimi dediğimiz bir yöntemle bir yandan öğrencilerimize, çocuklarımıza sismoloji eğitimi verirken, bir yandan bilimi sevdirirken diğer yandan aslında afetlere karşı farkındalık oluşturmayı amaçlayan bir proje" dedi.
"Süreci yakından takip ediyoruz"
Ege Denizi’nde yaklaşık 1 ay öncesinden başlayan sismik aktivitenin yoğun bir şekilde devam ettiğini belirten AFAD Deprem ve Risk Azaltma Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, "2-3 Şubat tarihlerinde en üst noktaya ulaşmıştı. Her gün yaklaşık 200 civarı o dönemde deprem oluyordu. O günden bugüne biraz daha azalma eğiliminde. Baktığımızda ilk günden itibaren biz de ülke olarak AFAD’ın koordinasyonunda bu süreci yakından takip ediyoruz. Bu konuda gerekli hazırlıklarımızı yaptık. 7 Şubat tarihinde geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıya Meteoroloji Genel Müdürlüğü’müz, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitümüz, MTA Genel Müdürlüğü’müz, Deprem Danışma Kurulumuz ve birçok bilim insanımız, bu konuda çalışan bilim insanımız bu toplantıya katıldı. Bu toplantının sonrasında da hem alınan önlemler, tedbirler, hazırlıklar münazara edildi, hem de bu sürecin açıkçası geri planda neler, nasıl takip edileceği konusunda bir görüş ortaya çıktı. 11-13 Şubat tarihlerinde de bölgede çok ciddi bölgesel koordinasyon toplantıları gerçekleştirdik. Hem Muğla’da, Aydın’da, İzmir illerimizde sayın valilerimizin başkanlığında, büyükşehir belediye başkanlarımızın katılımıyla, ilçe belediye başkanları, kaymakamlarımız, muhtarlarımızın katılımıyla çok önemli, verimli toplantılar gerçekleştirdik. Yine bölgedeki yapılan hazırlıklar masaya yatırıldı. Şu anda bu sismik aktivite hale devam ediyor. Günlük ortalama olan deprem sayısı 60 ile 100 arasında değişiyor. Belli bir düşüş var ama hala riskin tümüyle kaktığını söylemek için erken. Bu anlamda hem uyarı sistemlerimiz, hem diğer yandan bir müdahale anlamında olabilecek çalışmalar, hepsi hazır durumda. Hem il afet müdahale planı kapsamında hem de ilçe afet müdahale planı kapsamında bunlar yapılıyor" dedi.
"Herhangi bir yıkıcı etkisi olmayacağını söylüyoruz"
Hem tsunamiye karşı, hem de volkanik bir patlama sonrasında muhtemel bir volkan küllerinin yayılmasıyla ilgili değişik modellemeler yapıldığını da ifade eden Tatar, "Bunu biz her gün çalışıyoruz. Bu anlamda Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz her gün 3 bin, 5 bin, 10 bin metre yükseklikteki rüzgarın akım yönlerini modelleyerek muhtemel bir patlama durumunda onun ülkemize etkisinin ne olup, olmayacağı konusunda da modellemeler her gün AFAD ile paylaşıyor. Diğer yandan tsunami konusunda ülkemizde çok yetkin bilim insanları var. Bu anlamda da bu hocalarımız sürekli bu modellemeleri yapıyor. Özellikle her türlü senaryoya karşı olacak olan tsunaminin ülkemize ulaşma süresini ve ulaştığında ne tür bir etki yapacağı konusunda da birtakım öngörülerimiz var. Bu konuda da şunu söyleyebiliriz. Baktığınızda aslında bütün senaryolara göre böyle bir tsunami oluşsa dahi ülkemiz kıyılarına ulaşabileceği en erken sürenin 1 saatten daha uzun süre olacağını öngörüyoruz ve herhangi bir yıkıcı etkisi olmayacağını söylüyoruz" diye konuştu.
"Bunların herhangi bir şekilde bir depremin haberci olarak yorumlanması mümkün değil"
Son dönemde ülkenin farklı bölgelerinde sahil kesimlerde oluşan deniz çekilmelerine de değinen Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu deniz çekilmeleri bir depremin habercisi mi, değil mi şeklinde birtakım yorumlar medyaya yansıdı. Bu konuda da Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün çok net modellemeleri ve açıklamaları var. Bunu da toplantıda dile getirdik. Bunlar tamamen kuzeyli esen rüzgarların etkisiyle denizlerdeki geriye doğru süpürülme, sürtünme şeklinde gelişen deniz çekilmeler olduğu net olarak ortaya kondu. Bunların herhangi bir şekilde bir depremin habercisi olarak yorumlanması mümkün değil. Ege’deki sismik aktiviteyi biz geri planda AFAD’ın koordinasyonunda bütün kurumlarımızla ciddi bir uyum içerisinde takip ediyoruz. Şu an için ilave tekrar söylenecek herhangi bir şey yok."