Afet bölgesine ilk giden sağlıkçıların duygulandıran hâtıraları
Afet bölgesine ilk giden sağlıkçıların duygulandıran hâtıraları
Kahramanmaraş depremlerinin ardından bölgeye ulaşan ilk ekiplerden olan Samsunlu sağlıkçılar, bir ömür boyu unutamayacakları anlara tanıklık etti. Görevlerini tamamlayarak şehre dönen sağlıkçılar, yaşadıkları duygu dolu anları anlattı.
Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen iki büyük depremde Türkiye’nin birçok ilinden sağlık ekipleri depremzedelerin yardımına koştu. Sağlık Bakanlığı Samsun İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) ve 112 Acil Sağlık Hizmeti ekipleri ise deprem bölgesine giden ilk ekiplerden oldu. 159. saatte çıkarılan bir bebeğin kurtarılmasından, enkazdan çıkan onlarca vatandaşın hastanelere nakil işlemine kadar birçok hizmet sunan sağlıkçıların bir bölümü şehre dönüş yaptı.
"Enkaz altından çıkarılan bebeğe bakarken kendi çocuğumu gördüm"
Yaşadıklarını anlatan Paramedik Ertuğrul Cinsoy, “6 Şubat tarihinde gece 4 buçuk civarı bir telefon ile yatağımızdan kalktık. Hemen başhekimlik binamıza geldim. Araçlarımızı ve arkadaşlarımızı hazırladık. 06.00’da Samsun’dan çıkış yaptık. Olumsuz hava şartları ve ikinci büyük depreme yolda yakalandık. Çok şükür kazasız belasız ulaştık. Bizler mobil müdahale aracımızı Kahramanmaraş’a bırakarak, oradaki bir ambulans ile sağlık hizmet vermeye başladık. Depremin 30. saatinde Elif Duru kızımıza ulaştık. Minik Elif Duru’yu en uygun sağlık kuruluşuna götürdük. Yolda kendisi ile konuştuk. Kendisi bize ‘Bizim evimiz yıkıldı biliyor musun, babamla birlikte tavanın altında kaldık. Abiler geldi bizi kurtardılar’ dedi. ‘Olsun kızım yenisi yapılır, daha güzel bir eviniz olur’ diyebildik. Sadece dilimiz buna döndü. Daha sonra biz iller arası sevkler yaptık. Enkazdan çıkarıldıktan sonra ileri aşama tedavileri yapılması için hastanelere götürdük. Sağlık Bakanlığımızın direktifleri doğrultusunda görevimizin sonladığını yeni ekiplerin geleceğini öğrendiğimiz gün nasip ki bir çocuğun kurtarılması ile başlayan hikayemiz başka bir çocuğun kurtarılmasıyla son buldu. 159. saatte bir bebeğimiz çıktı. Biz o çalışmanın yakınında sağlık tedbiri olarak beklemekteydik. Bebeğimiz enkazdan çıkarıldı ve bize teslim edildi. Ona dokunabilmek dünyanın en güzel hazzıydı. Dünyanın en mutlu insanı biz olduk. Yavuz Selim bebeğe bakarken kendi çocuğumu gördüm. Hastaneye ulaştığında ona müdahale yapılırken uzaktan bakıyordum ve kendi kızım geldi gözümün önüne. İyi ki UMKE’yim" dedi.
"Enkaz altında çıkanlar yüzümüzü okşuyor, elimizi tutuyorlardı"
Paramedik Tunahan Altunışık, “Deprem sabahı saat 04.42’de bir çağrı aldım. Bu çağrıda ülkemizde büyük bir depremin olduğunu, çok fazla bir yıkımın yaşandığını öğrendim. Ben telefonu açtığımda bunları konuşurken arka planda eşim yola çıkabilmem için UMKE çantamı hazır hale getiriyordu. Eşimle ve çocuğumla vedalaşamadan direkt yola koyulduk. Bir UMKE ekibi olarak senaryonun en kötüsünü yazıp en iyi plana göre hareket etmemiz gerekiyordu. Olayın ne kadar büyük etkisi olduğunu yolda öğrendik. Sonumuzu düşünmeden devam ettik. Deprem bölgesine vardığımızda insanların bizden beklentisi çok büyüktü. Biz hep bu beklentilere karşılık vermek için çabaladık. Enkazda çalıştık, enkazın geri planında çalıştık. Koordinasyon birimlerinde çalıştık. Bir ihtiyaç gidermek için bir yurda girdiğimizde, içeriye girmeye çekinen depremzedeler ‘UMKE burada’ diyerek gelmeye başlamışlardı. Enkazdan birçok yaralı çıkardık. Özellikle depremin 28. saatinde enkazdan aileler çıkardık. Onlar enkaz altından çıktıktan sonra olayın şokuyla bile olsa elinizi tutmaya çalışıyorlar. Yüzünüzü okşamaya çalışıyorlar. Bu çok duygulandıran bir şeydir. Bir insanın yaşaması için elinizden geleni yapıyorsunuz. Saha taramaları sırasında 95 yaşındaki bir dede elimizi öpmeye çalışmıştı. ‘Evet, devlet geldi, UMKE ekipleri geldi’ diyordu. Bu durumlar bizi çok onure etti" diye konuştu.
“Onlara verdiğimiz 1 damla su bizim ağzımıza gelmiş gibiydi”
Deprem bölgesine vardıkları ilk gün insanların inanılmaz bir şekilde yardım istediğini belirten 112 sağlık personeli Şükrü Özyurt, “Depremden hemen sonra Kahramanmaraş’a doğru yol aldık. Yolda 2. depreme yakalandık. Gittiğimiz ilk gün insanlar bizden inanılmaz şekilde yardım bekliyordu. İlk seferde birkaç kişiden çok daha fazlasını çıkardık. Her yanına gittiğimiz depremzedenin 8-10 saat susuz kalmasından dolayı dudaklarında kuruluk vardı. Onlara değdirdiğimiz 1 damla su bizim ağzımıza gelmiş gibiydi. 7 Şubat tarihinde, sabah saatlerinde Vildan hanım ve kızından ses almıştık. Kendilerini gece 01.00 gibi çıkartıp diğer ekibe teslim ettik. Biz afete gittiğimizde tam donanımlı bir şekilde hazırlanmıştık. Aynı zamanda 8 yıllık UMKE üyesiyim. Gelirken de burada bir ailemin olduğu sevinci ile gelmiştim. Ama Kahramanmaraş’tan ayrılırken de orada da artık bir ikinci ailemin olduğunun bilinciyle Samsun’a döndüm” şeklinde konuştu.
“Onlar hala kulaklarımızda yankılanıyor”
Ortalama 15 dakikada bir artçı deprem olduğunu ifade eden UMKE çalışanı Murat Kurt, “Biz o akşam ilimizde kar uyarısı olduğundan dolayı hazır olan UMKE timiydik. Samsun’un hazır olan tek UMKE timi bizdik. Depremi hissettiğimiz andan itibaren ilgili birimlerle hemen iletişime geçtik. Bakanlıktan çıkış emri geldiği gibi timimizle beraber yola çıktık. İkinci depreme Kahramanmaraş’ta yakalandık. Yollar bizi çok zorladı. Sivas’tan sonra yollar kapalıydı. Kahramanmaraş’a girdiğimizde bir kargaşa vardı. Sabah saat 08.00’e kadar Kahramanmaraş’ta kurtarma çalışması yaptık. Daha sonra Nurhak ilçesine görevlendirildik. 5 gün boyunca orada kaldık. Kurtarmalarımızı, müdahalelerimizi her şeyi orada yaptık. Beni en çok etkileyen vaka ise Nurhak ilçesinde sabah sıfırın altında 10 derece hava varken, akşam sıfırın altında 22 dereceleri buluyordu. Biz 16 saatlik kurtarma operasyonu yaptık. Ortalama 15 dakikada bir artçı deprem oluyordu. Diğer illerden gelen 112 personelleri, AFAD, AKUT ve UMKE ekipleri de bizimle birlikte çalışıyordu. 1 teyzemizi enkazdan çıkardık. Sağlık ekiplerine ‘onlara her zaman dua edeceğim’ demiş. Bu bizi çok mutlu etti. Kurtardıklarımızla gurur duyduğumuz kadar, ulaşıp kurtaramadığımız vatandaşlarımıza da üzüldük. Onlar da hala kulaklarımızda yankılanıyor maalesef. Kolay unutabileceğimiz hâtıralar değil bunlar” ifadelerini kullandı.
“Ailemize ‘Allaha emanet olun’ demekten başka bir şansımız yoktu”
Kişilerin oradaki mücadelesini gördükten sonra herhangi bir yorgunluğunun kalmadığı söyleyen 112 çalışanı Hakan Anarat, “Biz Hatay bölgesinde görev aldık. Haberi ilk aldığım anda evimde çocuklarımla beraberdim. Bir anda bölgeye gitmek için hazırlıklara başladık. Ailemize ‘Allaha emanet olun’ demekten başka bir şansımız yoktu. Çünkü biz geride bıraktıklarımızı düşünmeden yola çıktık. Oradaki insanlara bir fayda verebilmek için yola çıktık. Yola çıkarken de helalleşip çıktık. Kendi çocuklarım okula gitmek için hazırlık yapıyorlardı. Biz arabamızı alıp 3 kişi yönlendirilerek yola çıktık. 112 olarak ambulansla yola çıktık. Bölgeye ilk varan ekiplerden bir tanesi bizdik. Hastanenin etrafında daha tahliye bile olmamıştı. Güzergahımızı seçerken bile neresi daha kısa sürer diye düşündük. Biz Kayseri üzerinden giderek daha kısa sürede ulaştık. Orada depremi yaşamış olup aileleri enkazın altında olan sağlık personeli arkadaşlarımın görevinin başında olduğunu gördüm. Psikolojileri bozuktu ama ona rağmen insanlara faydalı olabilmek için ellerinden geleni yaptıklarını gördüm. Kişilerin oradaki mücadelesini gördükten sonra orada bizim herhangi bir yorgunluğumuz kalmadı. Direkt hastalarımıza müdahale ederek nakillerimizi yapmaya başladık. Aldığım nakil hastalardan birisi Samsun Canik bölgesindenmiş ve 2 çocuğuyla beraber enkaz altında kalmış. 1 çocuğunu çıkarabildik. Bu camiada bizim önceliğimiz kendimizden ve ailemizden çok, insanlara nasıl faydalı olabiliriz düşüncesini yaşayıp tecrübe ettik” açıklamasında bulundu.
"Deprem bölgesine niye biz gidemedik diye ağlayanlar oldu"
Samsun İl Sağlık Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Muhammet Ali Oruç ise dönüş yapan sağlıkçılar ile bir araya geldi. Müdür Oruç, sağlıkçılara hitaben şunları söyledi:
“Sizler çok tecrübeli bir ekipsiniz. Afet eğitimi aldınız. Sizler geldiniz yeni bir ekibimiz gitti. Şu anda ise Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 160 kişilik bir ekibimiz var. Yine Malatya’da arkadaşlarımız var. Deprem bölgesine niye biz gidemedik diye ağlayanlar oldu. Bu tamamen ben daha ne yapabilirim duygusuydu."
Sağlıkçılar, İl Sağlık Müdürü Oruç ve yöneticilere desteklerinden dolayı teşekkür etti.