Ata Emre Akman cinayeti davası 12 Temmuz’a ertelendi

Ata Emre Akman cinayeti davası 12 Temmuz’a ertelendi
Balıkesir’de Ata Emre Akman’ın kuryelik yaparken hunharca öldürülmesiyle ilgili davanın ilk duruşması görüldü. 11 saat süren duruşmanın ardından dava 12 Temmuz’a ertelendi. Balıkesir’de Ata Emre Akman’ın sipariş teslim ettikten sonra defalarca bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 12 Temmuz’a ertelendi. Mahkeme zanlı E.Ö.’nün kemik yaşının tespit edilmesine yönelik talebi doğum kayıtları esas olduğu için gerek görmedi. Baba Orhan Ö. için ise azmettirme suçundan müebbet hapis cezası istendi. Dava sonunda konuşan Avukat Özden Başak, "Hiçbir karar bizim çocuğumuzu geri getirmiyor. Biz insani açıdan baktığımızda mutsuzuz. Ama hukuki açıdan değerlendirdiğimizde. Mahkeme gerçekten çok hızlı bir şekilde yargılamayı yürüttü. Hem katil, hem babası açısından istenebilecek en üst sınırdan savcılık mütalaa açıkladı. Bu anlamda içimizde biraz da olsa bir soğukluk oldu. 12 Temmuz’a ertelendi duruşma. Ne haksız tahrik indirimi ne de 62. madde kapsamında öngörülen takdir indirimi uygulanmaksızın en üst kattan cezalandırılmasıyla alakalı talepte bulunuldu" dedi. Avukat İbrahim Erenci ise, "Genel anlamıyla değerlendirildiğinde Cumhuriyet Savcılığı’nın mütalaası hukuki eksende meslektaşımın da dediği gibi son derece uygun. Bizim hepimizin kabul edebileceği. Neden? Çünkü babanın azmettirdiği yönünde. Katilin de ismini vermek istemiyorum. Yani katilin de canavarca his şevkiyle öldürmesi sebebiyle cezalandırılmasını ve alt sınırdan da uzaklaşılması gerektiğini söyledi savcılık makamı. Yani bu sınıra yakın demektir. Biz de ceza indirimi uygulanmasın, kravat indirimi, iyi hal indirimi vesaire bunlardan bıktık usandık. Ceza verildikten sonraki infaz süreci de insanın canını yakıyor. Yani kimin canını yakıyor biliyor musunuz? Suç işlemeyen, devletine bağlı, yasalara bağlı insanların yüreğini kanatıyor" dedi. Anne Zuhal Akman, Türkiye’ye seslendi Dava çıkışı konuşan anne Zuhal Akman da, "Sabah 09.30’da girdiğimiz duruşma az önce bitti. Ve ben 11 saati geçen bir sabah programı izledim. Hayatım boyunca hiç izlemediğim. Bu hayatın içinde benim oğlumun hiçbir yeri yok. Adı da geçmedi biliyor musunuz? Ata’nın adı geçmedi. Kanıksanmış, çürümüş kokuşmuş bir ahlak yapısının içerisinde evlilikler deniyor, fakat onlarınki evlilikse biz evlilerinkisi ne demek bilmiyorum. 1 yıl onunla, 3 yıl onunla, ondan bir çocuk yapmış. Ben sadece şunu söyleyeceğim. Bir annenin 4 tane çocuğu var. 3’nün babası farklı. Bir adam var, üç tane çocuk peydahlamış. O kadınlar hep mağdur sonuçta. Ama o çocukları da sonradan nüfusunu almış. Evliliği yok, nüfus kağıdında hala nüfus dairesinde bekar diye geçiyor. Bu caninin babasının babası da boşanmış. O da öyle yaşıyor. Ya sizin aklınız oluyor mu? Burası Balıkesir. Burası küçük, güzel bir şehir. Kuvayi Milliye şehri burası" dedi. Anne Akman sözlerini şöyle sürdürdü: "Sadece Ata için demiyorum. Buradaki bütün çocuklar gördüğümüz, görmediğimiz, tanıdığımız, tanımadığımız Çağlalar, Sedefler, Gizemler için, herkes için. Yani bıçağın mutfak dışında kullanıldığını burada gördük ya. Mutfağın dışında bıçağın ölüm aleti olarak kullanıldığını gördük. Buna bir durun dememiz gerekiyor. İsviçre’nin ülkesinin refahını alalım. Evet üremeliyiz. Ben 2 tane çok güzel çocuk yaptım. Dostlarım, arkadaşlarım, yeğenlerim de çok güzel 2 tane çocuk yapıyor. Annesi babası belli. Ceza, infaz yasaları değişmesi gerek. Hemen şimdi. Ata’dan beri kaç tane çocuk öldü? Kaç tane katil, çocuk olarak yargılanmaya başlayacak. Dün Kocaeli’de, müdür yardımcısı 18 yaş altı eline silahı nereden alıyor ya? Ata’nın babasının silahı var. Ata eline silah almadı. 18 yaşının altında silahlı müdür yardımcısını vuruyor. Öldürdü. Atadan hemen üç beş gün öncesinde İbrahim Okturan. Ne oldu? Çocuk mu oldu şimdi. Ya adam diyor ki, azmettirici her yerinden her söylediğinden artık yani yakalanıyor. Her türlü azmettirici olduğu pat pat her taraftan yüzüne vuruluyor. Diyor ki ’Ben aslında çocukları çok severim. Ben Balıkesir’de üç sene çocukları taşıdım. Çocuk servisliği yaptım’ diyor. Balıkesir’dekiler ben gidiyorum, benim küçük çocuklarım yok burada. Servisçilerinize dikkat edin. Servisçi diyor bu adam kendisine. 3 yıl boyunca çocukları götürmüş. Getirmiş çocukları çok seviyormuş. Ama kendi 18 yaşın altında olduğunu söylediği çocuğuna sabahtan akşama kadar beyanlarına göre 21 tane bira içiyormuş. Fakat, hayır ben asla çocuğuma içirmiyorum diyor. Ben çok kızıyorum diyor. İçmesine müsaade etmiyorum diyor. Cani oğlu da diyor ki ’Ya ben diyor işte babamla diyor en son diyor 4 tane bira aldık diyor ikisini arabada içtik diyor’. Nereden tutsanız tutarsızlık. Nereden tutsanız elinizde kalır. Kalır. Türkiye ceza, infaz, yasaları derhal değiştirilmeli. Bunu Türk halkı istiyor" dedi.