Bu projeyle kaybedilen duyuların yeniden kazanılması hedefleniyor
Bu projeyle kaybedilen duyuların yeniden kazanılması hedefleniyor
Sivas Teknokent Koleji öğrencileri, “Bilgisayar destekli duyusal dönüşüm projesi” ile doğuştan veya sonradan kaybedilen duyuları geri kazandırmayı hedefliyor.
Sivas Teknokent Koleji öğrencileri elektrik-elektronik teknolojisi alanında yepyeni bir projeye imza attılar. Elektrik-Elektronik Öğretmeni Sevgi Esen danışmanlığında öğrencilerden Gani Ertuğrul Çınar, Yalçın Özer, Durmuş Kaya ve Ahmet Yıkar tarafından hazırlanan proje büyük heyecan uyandırıyor.
“Hedef yeni duyular”
Proje Danışmanı Elektrik - Elektronik Öğretmeni Sevgi Esen, projede asıl hedeflerinin doğuştan veya sonradan oluşan duyu kayıplarının yeni duyular ile yer değiştirmesine imkan sağlamak olduğunu belirterek, “Projede dış dünyamızdaki tüm nesnelerin seslerini belirli desenlere dönüştürmeyi düşünüyoruz. Buradaki asıl hedef ne derseniz doğuştan veya sonradan olan duyu kayıplarımızı yapacağımız proje ile yeni duyular ile yer değiştirmesine imkan sağlayıp oluşan kayıpları gidermek istiyoruz. Canlıların çevreyi algılama sınırı birbirinden farklıdır. Tüm duyu organlarına sahip canlılarda bu nispeten yeterli ve olması gerektiği seviyededir. Ancak duyu organları eksik canlılarda algılama sınırı daha dar ve azdır. Her canlı veya cansız nesne biz duysak da duyamasak da bir sese sahiptir. Bu sesin frekansının ve şiddetinin ortaya çıkarttığı titreşimleri algılayarak onları belirli desenlere dönüştürebilirsek ve bu desenleri de teknolojik cihazlara öğretebilirsek bireylerimiz daha kolay ve rahat bir yaşam sürdürebilirler diye düşünüyoruz. Bu sayede doğuştan veya sonradan kaybettiğimiz duyularımızı geri kazanabilir veya onların yerine yenisini ekleyebiliriz” dedi.
“Engelsiz yaşama katkı sağlamak istiyoruz”
Esen yapacakları projeyle engelsiz yaşama katkı sağlamak istediklerini ifade ederek, “Bu projeyi bazı aşamalardan geçerek tamamlamayı düşünüyoruz. İlk olarak çevredeki sesleri bir cihaz yardımıyla mesela yeni nesil telefonlar ile topluyoruz. Daha sonra bu seslerin sinyallerini Fast Fourier programı ile bir desene dönüştürüyoruz. Oluşan desenleri ise teknolojik cihazımıza öğretiyoruz. Daha sonra ise bu desenleri titreşim yolu ile başka bir cihaza, mesela bir bileklik olabilir, iletiyoruz. Bu sayede her desenden gelen titreşim aslında bir nesne anlamına geliyor. Bilekliği takan bireylerimiz bu sayede gelen titreşimler sayesinde nesnelerin ne olduğunu bilmiş oluyorlar. Buradaki tek amacımız ise bir gün hepimizin engelli olabileceğinin farkında olarak engelsiz bir yaşam için katkıda bulunabilmektir” şeklinde konuştu.