Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun CİMER e Deprem Acil butonu ekleyerek, bu felaketten etkilenen vatandaşlarımızın taleplerini devlete çok daha hızlı iletebilmesini temin etmek üzere bir kanal daha açtık
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: "CİMER’e ’Deprem Acil’ butonu ekleyerek, bu felaketten etkilenen vatandaşlarımızın taleplerini devlete çok daha hızlı iletebilmesini temin etmek üzere bir kanal daha açtık"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Başkanlığımız çatısı altında hizmet sunan CİMER’e ‘Deprem Acil’ butonu ekleyerek, bu felaketten etkilenen vatandaşlarımızın taleplerini devlete çok daha hızlı iletebilmesini temin etmek üzere bir kanal daha açtık” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığında düzenlenen ‘Doğal Afetlerde Uluslararası İşbirliği ve Dayanışma Paneli’’ne katıldı. Altun, burada yaptığı konuşmada Türkiye’nin 6 Şubat’ta büyük bir felaket yaşadığını hatırlattı. Dünya tarihinin en büyük afetlerinden biri olduğunu belirten Altun, "Peş peşe meydana gelen bu yıkıcı depremlerin şiddeti, etki alanının genişliği, can kayıpları ve yıkımların büyüklüğü düşünüldüğünde, bu afet ‘asrın felaketi’ olarak nitelendirildi. 11 ilimizde ve 62 ilçemizde ağır yıkımlara yol açan bu felakette 313 binden fazla bina ve 893 binin üzerinde bağımsız bölüm ya yıkıldı ya da acil yıkılacak, ağır hasarlı ve orta hasarlı olarak kullanılamaz hale geldi. Bu yıkımlarda ne yazık ki 50 binden fazla insanımız kaybettik. Bir kez daha kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. İnsanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan bu olağanüstü afet, hiç kuşkusuz olağanüstü bir müdahale gerektiriyordu. Devlet olarak depremin ilk anlarından itibaren hızlı ve etkin bir koordinasyonla deprem bölgesindeki insanlarımızın yanında olduk. Cumhurbaşkanımız en başından bu yana afet sonrasındaki müdahale ve yardım faaliyetlerini bizzat koordine etti. Tüm kurumlarımız bütün imkân ve kapasiteleriyle deprem bölgesindeki insanlarımızın yanında oldu. Başta AFAD, Silahlı Kuvvetler, Türk Kızılay ve sağlık personelimiz olmak üzere kamu kurumlarımız ile sivil toplum kuruluşlarımız ve milletimiz tam manasıyla bir seferberlik durumuna geçti. Halkımız her bir ferdiyle deprem bölgesindeki kardeşlerinin yardımına koştu, varını yoğunu seferber etti. Afetin ilk anlarından itibaren Türkiye Afet Müdahale Planı’nı devreye soktuk. Bölgede hazır bulunan arama-kurtarma personelleri, depremi yaşamış olmalarına rağmen derhal müdahaleye başladı. Ayrıca yurdun dört bir yanından arama-kurtarma personellerimiz bölgeye akın etti. Toplamda 35 bin 250 arama kurtarma personeli bölgede görev yaptı. Tüm arama-kurtarma ekiplerinin üstün gayretleriyle 100 binden fazla kardeşimiz hamdolsun enkazdan kurtarabildik" diye konuştu.
"40 valimiz ve 160 mülki idare amirimiz de deprem yaşayan illerde görev aldı"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından bakanların deprem bölgesinde vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması için görevlendiğini ifade eden Altun, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"40 valimiz ve 160 mülki idare amirimiz de deprem yaşayan illerde görev aldı. Bölgede ihtiyaç duyulan beslenme, barınma, sağlık, güvenlik, psikososyal destek, hasar tespit ve altyapı gibi birçok hizmeti yürütmek amacıyla yaklaşık 275 bin personel hızla bölgedeki çalışmalara dâhil oldu. Bu süreçte Türk Hava Yolları ve Silahlı Kuvvetlerimiz de tesis ettikleri hava koridoru ile yurt içi ve yurt dışından personellerin ve malzemelerin ulaştırılması ve afetzede vatandaşlarımızın bölgeden tahliye edilmesi noktasında çok önemli bir görev icra etti. Silahlı Kuvvetlerimiz diğer taraftan bölgeye tahsis ettiği gemilerle de hem sağlık hizmeti verdi hem de vatandaşlarımızın bölgeden tahliyesinde önemli bir rol oynadı. Cumhurbaşkanlığı uçakları da bölgeye arama-kurtarma ve sağlık ekiplerinin intikalini yaparken, bölgeden yaralı vatandaşlarımızın taşınmasını gerçekleştirdi. Hava yolu, deniz yolu, demir yolu ve kara yoluyla toplamda 1,5 milyondan fazla vatandaşımızın deprem bölgesinden tahliyesini koordine ettik. Deprem yaşayan illerde hızlı bir şekilde kurduğumuz çadır ve konteyner kentler ile tahsis ettiğimiz tesislerde 3 milyona yakın vatandaşımızı barındırıyoruz. Devletimiz bir yandan geçici barınma imkânlarını sosyal donatılarıyla beraber sağlarken, diğer yandan da yaraları sarmaya ve kalıcı konutların inşasına girişti, temelleri atmaya başladı. İnşallah 319 bini bir yıl içinde olmak üzere toplamda 650 bini konutun yapımını tamamlayacağız ve vatandaşlarımızı daha sağlam, daha dayanıklı evlere kavuşturacağız. Sürecin en başından bu yana kamu kurumlarımızdan sivil toplum kuruluşlarımıza ve gönüllülere, devlet ve millet olarak el ele vererek asrın felaketi karşısında asrın dayanışmasını ortaya koyduk."
"Türk devletleri, arama-kurtarmadan insani yardıma, maddi manevi tüm imkanlarıyla Türkiye’nin yanında oldu"
Ekonomik krizler, savaşlar, salgınlar, kıtlık, iklim krizi, doğal afetler gibi tek bir ülkenin sınırlarını aşan ciddi risklerle karşı karşıya olunduğunu söyleyen Altun, “Bu sorunlar, tek bir ülkeye ya da bölgeye mahsus gibi gürünse de zamanla etki alanı genişleterek küresel bir sorun haline gelme potansiyelleri barındırıyor. İşte bu sebeple bu sorunların çözümünde uluslararası dayanışma ve iş birliği büyük önem taşıyor. Hiç kuşkusuz, bu tür sınama zamanlarında gösterilen dayanışma, devletler ve halklar tarafından her zaman minnettarlıkla karşılanır. Bu dayanışma, ortak bir insanlık bilinci geliştirilmesinde ve uzun vadede barış ve güvenliğin korunmasında bir motivasyon işlevi görebilir. Nasıl ki ülkemiz gerek tarih boyunca gerekse küresel salgın zamanında dünyanın çeşitli yerlerinde ortaya çıkan sorunlarda dayanışma ve yardımlaşmadan kaçınmamış ve insani yardım konusunda yoğun çabalar sergilemişse bugün de asrın felaketine karşı diğer devletler ve halklar tarafından yalnız bırakılmamış ve güçlü bir destek görmüştür. Yaşanan felaketin büyüklüğü nedeniyle yaptığımız uluslararası çağrıya istinaden farklı ülkelerden ekipler de ülkemize gelerek arama-kurtarma çalışmalarına destek verdi. Dünya genelinde ülke liderleri, uluslararası kurum ve kuruluşlar da ülkemize taziye ve desteklerini ilettiler. 90 ülkeden 11 bin 500’e yakın arama-kurtarma personeli de çalışmalara katkı sunmuştur. Bunun yanında sahra hastaneleri ve sağlık personelleriyle, kara, hava ve deniz yoluyla ulaştırılan desteklerle dost ülkeler bu süreçte Türkiye’nin yanında yer aldı. Ülkemizin bu süreçte en büyük desteği Azerbaycan başta olmak üzere Türk dünyasındaki kardeşlerinden gördüğünü belirtmek gerekir. Türk devletleri, arama-kurtarmadan insani yardıma, maddi manevi tüm imkanlarıyla Türkiye’nin yanında oldu. Bu desteğin dışında Türkiye ile dayanışma sergilemek amacıyla 16 Mart’ta Ankara’da toplanan Türk Devletleri Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi de ‘Afet ve Acil Durum Yönetimi ve İnsani Yardım’ temasıyla gerçekleştirildi. Bu zirvede Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında doğal afetlere hazırlık ve bunlara müdahale noktasında ikili ve çok taraflı iş birliği ve koordinasyon mekanizmasına dair önemli adımlar atıldı. Bu mekanizmanın çok daha geniş bir kapsamda uygulamaya alınmasının afet yönetimi konusunda önemli fırsatlar sunacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.
"Türkiye dünyanın neresinde bir felaket yaşansa her zaman yardıma ilk koşan ülke olmuştur"
"Türkiye, diğer ülkelerin arama-kurtarma ekiplerinden ayni desteklerine, sahra hastanelerinden taziye ve destek mesajlarına, o zor gününde kendisine uzatılan eli hiçbir zaman unutmayacaktır" diye konuşan Altun, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Afet dayanışmasının öneminin ortaya çıktığı bu dönem, ayrıca bu mekanizmaların eksiklerinin giderilmesi, daha etkili çalışır bir hale getirilmesi için bir fırsat olarak da değerlendirilmelidir. Zira küresel alanda belirsizliklerin giderek arttığı bir dönemde bu mekanizmaların salgınlar, afetler ve savaşlar sebebiyle her zamankinden daha fazla işler hale getirilmesi gerekiyor. Herkes şu gerçeği çok açık bir şekilde teslim edecektir; Türkiye dünyanın neresinde bir felaket yaşansa her zaman yardıma ilk koşan ülke olmuştur. Daha önce yaşanan küresel krizler ve felaketler karşısında milletimizin dünyanın dört bir yanına uzattığı yardım eline, sergilediği dayanışma ve cömertliğe karşı bugün büyük bir vefa gösterildiğini gördük. Felaketin ilk anlarından bu yana canla başla mücadele veren başta arama-kurtarma görevlileri olmak üzere, resmi ya da gönüllü olarak faaliyet gösteren herkese minnettarlığımızı ifade etmek istiyorum. Aynı şekilde bu afet karşısında ülkemize dayanışma ve destek gösteren tüm dost ülkelere teşekkür ediyoruz. Hem yıkıcı şiddetteki depremlerin peş peşe yaşanmasına hem de ağır kış şartlarının çalışmaları zorlaştırmasına rağmen, devletimiz asrın felaketinde müdahale ve koordinasyon konusunda hamdolsun başarılı bir sınav verdi. Bölgedeki insanlarımız devletin varlığını ve şefkat elini ilk andan itibaren hissetti."
"Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak tüm kurumlarımızla birlikte bu süreçte üzerimize düşen görevi yerine getirmeye gayret ettik"
Sürecin başından beri hem kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini temin ettiklerini diğer taraftan da dezenformasyon girişimleriyle mücadele ettiklerini vurgulayan Altun, “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak tüm kurumlarımızla birlikte bu süreçte üzerimize düşen görevi yerine getirmeye gayret ettik, gayret ediyoruz. Sürecin başından bu yana bir taraftan kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini temin ediyoruz, diğer taraftan ne yazık ki böyle bir ortamda bile maruz kaldığımız dezenformasyon girişimleriyle mücadele ediyoruz. Bu süreçte dezenformasyonun doğruda can ve mal güvenliğine dahi nasıl zararlar verebileceğini de gördüğümüz onlarca vaka ile karşılaştık. Böylesi hayati bir anda dahi Başkanlık olarak enerjimizin ve kapasitemizin önemli bir bölümünü dezenformasyonla mücadeleye sarf etmek zorunda kaldık. Ancak biz ne zaman dezenformasyonla etkin şekilde mücadele versek, ulusal ve uluslararası kamuoyunu doğru, şeffaf, güvenilir şekilde ve zamanında bilgilendirsek bundan rahatsız olan dahili ve harici sesler hemen yükselmeye başlıyor. Çünkü biz yalanlarla mücadele ettikçe, onlar istedikleri dümeni çeviremiyorlar. Kumpasları kuramıyor, kitleleri istedikleri gibi manipüle edemiyorlar. Bunu yapamayınca da foyalarını ortaya çıkaran kişileri ve kurumları karalamaya, itibarsızlaştırmaya girişiyorlar. Hedef gösterme ve tehdit etme noktasına kadar vardırdıkları bu habis tutumu, dün bir kez daha şahsıma yönelik olarak ortaya koydular” ifadelerini kullandı.
Selahattin Demirtaş’ın kendisini hedef göstermesine ilişkin konuşan Altun, “6-8 Ekim olaylarında masumları katlettiren eli kanlı PKK destekçisi, bizi fütursuzca tehdit ederek sırtını dayadığı terör örgütüne hedef gösterdi. Onlar şantajla çöktükleri masalarda kendilerine verilen vaatlerden aldıkları güçle küstahça saldırıya geçiyor olabilirler. Ama buradan PKK’sından FETÖ’süne tüm terör örgütlerine ve onların sözcülerine bir kez daha seslenmek istiyorum. Sizinle mücadelemiz ayrı kararlılıkla sürecek. Sizin kirli oyunlarınızı bir bir bozacağız. Hiçbirimiz sizden korkmuyoruz. O alçak tehditlerinizle bizi yıldıramayacaksınız. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın vurguladığı gibi, ‘Başaramayacaksınız.’ Terörist başını özgürleştirme, onun heykelini dikme ve bölücülük hevesleriniz kursağınızda kalacak. Güvendiğiniz o yuvarlak masalar, yaptığınız planlar millet iradesiyle yerle yeksan olacak. Uçsuz bucaksız yalanlarınız, sistematik dezenformasyonlarınız, kara propagandalarınız elinizde patlayacak. Sizin ne Cumhurbaşkanımızı ne de onun dava arkadaşlarını ne de bu büyük milleti sindirmeye gücünüz yeter. Sırtınızı yasladığınız teröristleri nasıl inlerine gömüyorsak, yalanlarınıza, manipülasyonlarınıza, kara propagandalarınıza da asla geçit vermeyeceğiz. Yalanlara tevessül etmekten vazgeçmediğiniz müddetçe, karşınızda doğruyu, hakikati, bizi bulmaya devam edeceksiniz" ifadelerine yer verdi.
"Deprem Acil butonu ve çağrı merkezimiz aracılığıyla bugüne kadar vatandaşlarımızdan 1 milyon 700 bine yakın başvuru aldık"
Başkanlığın çatısı altında hizmet sunan CİMER’e ‘Deprem Acil’ butonu eklendiğini belirten Altun, "Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak bir taraftan dezenformasyonla mücadele ederken, kamuoyunu bilgilendirirken; öte yandan ‘Türkiye Tek Yürek’, ‘Asrın Dayanışması’ ve ‘Seninleyiz Türkiye’ gibi iletişim kampanyalarıyla ulusal ve uluslararası ölçekte dayanışmayı ve duyarlılığı artırmayı da hedefledik. Ayrıca Başkanlığımız çatısı altında hizmet sunan CİMER’e ‘Deprem Acil’ butonu ekleyerek, bu felaketten etkilenen vatandaşlarımızın taleplerini devlete çok daha hızlı iletebilmesini temin etmek üzere bir kanal daha açtık. ‘Deprem Acil’ butonu ve çağrı merkezimiz aracılığıyla bugüne kadar vatandaşlarımızdan 1 milyon 700 bine yakın başvuru aldık. Tüm başvurular depremin ilk anından itibaren 7/24 büyük bir titizlikle incelendi, devletimiz tüm kurumlarıyla koordinasyon içinde hızlı ve etkin bir şekilde çözüme kavuşturuldu. Bu başvurular içinde milletimizin fedakarlığını, birlik ve beraberliğini, dayanışmasını ortaya koyduğu çok sayıda mesaj da vardı. Biz tüm bu adımları da dayanışma ekosisteminin bir parçası olarak değerlendiriyoruz. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği üzere, deprem sonrası sergilediğimiz asrın dayanışmasını, ülkemizi afetlere karşı hazırlıklı ve dayanıklı hale getirme sürecinde de ortaya koyacağız. Türkiye, bugün afet yönetimi ve dayanışma konusunda da dünyaya örnek bir noktadadır. Düzenlediğimiz bu panelde de dünyanın herhangi bir yerinde ortaya çıkabilecek olası doğal afet veya insani krizlerde yardımlaşma, dayanışma ve iş birliği mekanizmalarına ilişkin hususları ele alacağız. Ben bu panelin afetlere hazırlık ve müdahale noktasında uluslararası iş birliği ve dayanışmaya katkı sunmasını diliyorum" diye konuştu.