Deprem sonrası çocukların okula uyum süreci
Deprem sonrası çocukların okula uyum süreci
Bölgede 6 Şubat’ta meydana gelen depremin ardından felaketin yaralarının sarılması amacıyla çalışmalar sürdürülürken, Gaziantep’in de aralarında bulunduğu illerin bir bölümünde 13 Mart Pazartesi günü ders zili yeniden çalacak.
SANKO Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikoloğu Gizem Başkılıç Turan, bu dönemde öğrencilerin uyum ve odaklanma sürecine öncelik ve özellikle yoğunlaşmak gerektiğini söyledi. Bölgedeki her yaştan her kesimi çok derinden etkileyen depremin öncelikle hayatta kalma ve sağlıklı olmayı akla getirdiğini anımsatan Turan, bu nedenle müfredatı yetiştirmenin ikinci derecede önem taşıması gerektiğine dikkat çekti.
Turan, “Çocuklarımız en az yetişkinler kadar depremin yıkıcı psikolojik etkilerine maruz kaldı. Kitlesel afet dönemlerinde akut stres tepkisi gösteren çocuklar için ilk süreçte psikososyal ilk yardım, sonrasında ise normal hayata dönüş ve eski rutinleri yakalama ile ilgili planlamalar yapılmalı” dedi.
“Okul yönetiminin çocuğa yaklaşımı çok önemli”
Zamanın neredeyse tamamını okulda geçiren çocukların, okulun hem akademik hem de sosyal beceriler bütünlüğünden yararlanarak geliştirici bir rutin oluşturduklarını kaydeden Turan, şöyle konuştu: “Deprem sonrasında okula dönen ya da deprem nedeni ile nakil olan öğrencilerin okuldaki rutin faaliyetleri için kurumun öğrenciyi nasıl karşılayacağı, çocuklar ile nasıl iletişim kuracağı ve okul yönetiminin ne tür bir yaklaşımda bulunacağı çok önem taşımaktadır.”
Öncelikle okulda ekip çalışmasının herkesi güvende ve güçlü hissettirecek şekilde aktif hale getirilmesi gerektiğinin altını çizen Turan, şu önerilerde bulundu: “Öğrencilerin okuldaki ihtiyaç ve taleplerinden kimlerin sorumlu olacağı netleştirilmeli, gerektiğinde birbirleri ile iş birliği içerisinde olmalıdırlar. Misafir öğrencilerin okula uyum sürecinde onlara destek olacak kişi ile tanıştırılması önemlidir. Okulda kim ne açıdan ne kadar etkilenmiş tespitlerinin yapılması takip edilecek öğrencinin gereksinimlerinin belirlenmesi noktasında destekleyici olacaktır. Okula yeni başlıyor gibi değil, mümkün olduğunca eski okulundan devamlılık sağlayacak şekilde hizmet verilmelidir. Okulun Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümlerinde görev yapan öğretmenlerin yapacağı bireysel görüşmelerde çocuğun okula başlamak için hazır oluşu, onun için bu durumun ne açıdan kolay ne açıdan zor olduğu, hayatını kolaylaştıracak ve onu güvende hissettirecek alanlar ile ilgili soru içerikleri üzerinden ilerlenebilir. Çocukların depremle ilgili nelere şahit olduğunu bilmediğimizden sınıftaki ilk karşılaşmada ülkemizde bir deprem olduğunu ve çalışmaların devam ettiğini vurgulamak, öğrenciler ile bilgi alma ve bilgi verme üzerinden bir konuşma başlatmak iyi olabilir. Burada üzgün değilmiş gibi davranmak, umut kırıcı ifadeler kullanmak yerine ‘yaşananlardan dolayı üzgünüm’ demeniz yeterli olacaktır. Velilerin sürece uyumunu kontrol etmek için iletişimde kalmak, dayanışma ve mevcut düzeni korumak ön planda tutulmalıdır.”
“Müfredatı yetiştirmek ikinci derecede önemli olmalı”
Bu dönemde öğrencilerin derslere odaklanması zor olabileceğinden müfredatı yetiştirmenin ikinci derecede önemli olması gerektiği görüşünü yineleyen Turan, sözlerini şöyle tamamladı: “Mümkün olduğunca çocuğa seçenek sunulmalı ve kontrol duygusu güçlendirilmelidir. Öğrencileri dinlemeye hazır olunmalı fakat zorlayıcı olunmamalıdır. Toplu ortamlarda soru sorulmamalı, özel konuşmak isteyenler ile teneffüs zamanları tercih edilmelidir. Okullarda konaklama, gıda, tedavi vb. güçlükler ile karşılaşıldığında doğru yerlere yönlendirilmeli ve uzmandan destek istenmelidir.”