Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Ege bizim için kilit bölge
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: “Ege bizim için kilit bölge”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ege’nin Türkiye için kilit bir bölge olduğunu belirterek, "(Yunanistan) Attıkları her adımın farkında olduğumuzdan da rahatsız oldular. Bu silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal ettikleri, bu adalara da bazılarını getirdiler bunu de tespit ettik. Bunun peşini tabii bırakmayacağız. Yunanistan Ankara Büyükelçisini bakanlığımıza çağırdık. Gerekli protestoları yaptık. Bundan sonra da adımlarımızı buna göre atacağız” dedi.
AK Parti Genel Merkezi’nin ‘2023’e Doğru Şehir Buluşmaları’ çerçevesinde Muğla’nın 13 ilçesinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 13 milletvekili ve 6 MKYK üyesinin katılımıyla eş zamanlı programlar düzenleniyor. Program nedeniyle Muğla’ya gelen Bakan Çavuşoğlu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde açıklamalarda bulundu. Bakan Çavuşoğlu, “Ege’deki haklarımızın korunmasında, Ege bizim içi kilit bir bölge. Ülkemizin ayı zamanda turizm lokomotifi olan ilerimizden birisi. Türkiye markasına verdiği destek için teşekkür ediyorum. Dünyanın her bölgesinde güçlü bir Türkiye var. Hem doğu ve hem batı ile iyi diyalog kurabilen bir
Türkiye var artık. Rusya-Ukrayna savaşı 7 aydır devam ediyor. Küresel sistemin bu soruna çözüm üretemediğini herkes kabul ediyor. Kriz dönemlerinde bazı aktörler var. Cumhurbaşkanımız bu aktörlerin başında geliyor ve sürekli olarak çözüm arayışı içinde. Bu sorunlarla uğraşırken ülkemize de hizmet etme noktasında büyük çabalar sarf ediyoruz. Türkiye’nin her bir köşesine hizmetlerimiz yayıldı. Medeniyet bize bırakılan en büyük emanet. Seydikemer Devlet Hastanesi 2023 yılında hizmete açılacak. Sağlık alanında yaptığımız hizmetler ortada. Halkımıza verdiğimiz sağlık hizmetlerinin yanında Muğla’nın sağlık turizmine canlılık getirecek ve ülke ekonomisine katkı sunacak. Ülkemizin son yılda tarım, turizm, askeri, sanayi gibi atılımları yeni Türkiye’yi ortaya getirdi. Kendi potansiyelini ortaya koydu. 20 yıllık iktidarımızın tek amacı ülkemizi daha ileri götürmek” dedi.
"Yunanistan tezlerini çürüten mektuplarımızı görünce zıvanadan çıktı"
Yunanistan’ın AB’nin arkasına sığınmasının sorunları çözmediğine vurgu yapan Bakan Çavuşoğlu, “Biz de NATO üyesiyiz. Biz olur vermeseydik Yunanistan NATO’ya üye olamazdı. Yunanistan arkamda, yanımda o var, bu var gibi söylemlerin arkasına sığınırsa kendini aldatır. Yarın geçmişte olduğu gibi bugün kendisine gaz verenleri yanında bulamaz. Biz komşuyuz. Yan yana olan iki ülkeyiz. Sorunlarımız var, bunları çözmek içi diplomasiyi ön plana çıkardık. Cumhurbaşkanımız 14 Mart’ta Miçotakis’i misafir etti. Diplomatik yollardan sorunlarımızı çözelim dedi. Üçüncü tarafları aramıza sokmayalım dedik. Ama Yunanistan 15 gün sonra tam tersine davrandı. Burada uluslararası hukuktan yana olması lazım. Anlaşmalar varsa bu anlaşmalara uymak gerekir. Yunanistan’ın sonuçta AB’nin arkasına sığınması sorunları çözmez. Biz mektupları gönderiyoruz. Yunanistan siyasi demagoji yapıyor. Zayıf ve cılız cevaplar sunuyor. Yunanistan tezlerini çürüten mektuplarımızı görünce zıvanadan çıktı. AB maalesef yüzde yüz haksız olduğu halde yanında durmaya çalışıyor. Oysa biz sorunlar için Kıbrıs’ta, Ege’de çözümler ve öneriler ortaya koyuyoruz” dedi.
Kıbrıs sorunu
Kıbrıs Rum Kesimi’ne silah yardımı hakkında da konuşan Bakan Çavuşoğlu, “Bu konu Milli Güvenlik Kurulunda değerlendirildi. Bu noktaya nasıl geldik. Biz Kıbrıs konuşanda garantör ülkeyiz. KKTC’nin de haklarını savunmak zorundayız garantör ülke olarak. Oradaki Türk kardeşlerimizi korumak bizim hakkımız. 1960’lar, 1974’ler konuşuluyor ama o günler geçti artık. Her zaman KKTC’nin haklarını koruyacağız. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne yönelik silah ambargoları var. Bunların sebeplerinden birisi Rum tarafının kara para aklamada en önde gelen yerlerden birisi olması. Burada ABD’nin yıllardır bir denge politikası vardı. Bu politikadan 2 yıldır uzaklaştı. Bu konuda biz uyardık. ABD bir karar aldı. Biz gerekli tedbirleri aldık. Biz de ilaveten buraya takviye yapacağız silah anlamında, asker anlamında. Biz de bu karara somut anlamda cevap vereceğiz. Bunlar teknik korular. Milli Savunma Bakanlığımız bu konuda değerlendirmelerini yapıyor. Ama ABD’nin bu kararına somut bir tepki vermemiz gerekiyor. Artık Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını göstermemiz gerekiyor” dedi.
Ege’de 12 adaların silahlandırılması
Ege’de 12 adaların silahlandırılmasıyla ilgili soru üzerine Bakan Çavuşoğlu, “Silahsızlandırılmış adalardan bahsediyorum. Yunanistan’ın ihlal ettiği adalar. 1923 Lozan Antlaşması ile Yunanistan’a verildi bunların bir kısmı. Biz bu anlaşmanın tarafıyız. Bir kısım da 1947 Paris Barış Anlaşması ile verildi. Biz o anlaşmanın tarafı değiliz ama Türkiye’nin taraf olup olmaması da önemli değil. Bu anlaşmalar niçin imzalanmış? Barışı tesis etmek için imzalandı. Barışın şartları olarak Yunanistan’a ‘bu adalar tamam sana verdik, senin. Ama bunları silahlandıramazsın.’ Yunanistan bu adaları 1960’larda silahlandırmaya başladı. Önce inkar etti, sonra Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra ‘Bize tehdit var, o yüzden silahlandırıyoruz’ dedi. Tabii bu statü ihlali o günlerde başladı. Biz bu silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal eden Yunanistan’ı bu adımlarına karşı BM’ye bir mektup yazdık. Dedik ki, ‘Bu alınan adalar bu şartlarda verildi, anlaşmalar da ortada. Dolayısı ile Yunanistan bu ihlalden vazgeçmezse bu adaların egemenliği tartışılır.’ Yunanistan hukuki bir cevap vermek yerine ’Türkiye bizim egemenliğimizi ihlal ediyor, tehdit ediyor’ demeye başladı. Oysa anlaşmalar var. Anlaşmayı ihlal eden Yunanistan. 8 ay sonra bir cevap yazdı. Biz tabii bir cevap daha yazdık. Yunanistan’ın iki cevabı oldu. İkisi de zayıf, cılız, siyasi demagojiden ibaret. Hukuki yönü çok zayıf. Biz en son geçtiğimiz günlerde üçüncü bir mektubumuzu hukukçular ile oturduk, Yunanistan’ın içine düştüğü komik durumu anlatırken yine hukuki argümanlarımızı bir kere daha güçlü bir şekilde ortaya koyduk. Yunanistan’ı da esasen zıvanadan çıkaran bu, delirten bu. Türkiye soğukkanlı hukuki argümanları ortaya koyuyor ve bu anlaşmalara ne kadar bağlı olduğunu, mesela Yunanistan diyor ki, ’47 Paris Barış Anlaşması’na Türkiye taraf değil.’ Türkiye’nin taraf olup olmaması değil, o zaman sana verilmiş, İtalyanlar vermiş ama şart koşmuş. İmza atmışsın. Kime karşı silahlandırıyorsun bunu. Türkiye’ye karşı silahlanıyorsun. Silahlandırmayacaksın. Barışın korunması için bu şart. Bu şartı bozuyorsan, Türkiye’nin de eli kolu bağlı olarak beklemesi mümkün değil. Dedeağaç ve diğer bölgelerde ABD’nin sığınak yapması, değişik bahaneler, efendim Rusya imiş, oraymış buraymış vesaire ama görüntüler öyle değil. En son Yunanistan’a verilen zırhlı araçları da bizim uçaklarımız tespit etti. Bundan da çok rahatsız oldular. Attıkları her adımın farkında olduğumuzdan da rahatsız oldular. Bu silahsızlandırılmış adaların statüsünü ihlal ettikleri, bu adalara da bazılarını getirdiler bunu de tespit ettik. Bunun peşini tabii bırakmayacağız. Yunanistan Ankara Büyükelçisini bakanlığımıza çağırdık. Gerekli protestoları yaptık. Bundan sonra da adımlarımızı buna göre atacağız” dedi.
"Adaların statüsü 60’lı yıllardan itibaren ihlal edilmiş”
Mavi Vatan’ın uluslararası anlaşmalara geçmiş durumuna hükümetlerin uymamalarına ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, “Dış politika milli bir politikadır. Dış politikayı içerideki kısır çekişmelere kurban etmemek lazım. Türkiye’nin milli menfaatlerini bir siyasete ya da çekişmeye kurban etmemek lazım. Adalarla ilgili önceden muhalefet milletvekilleri de gündeme getiriyordu, şimdi getirmiyorlar. Neden getirmiyorlar? Çünkü biz onlara gerçekleri belgelerle, arşivlerle gösterdik. Ne yapıyorlardı? ‘AK Parti hükümetleri döneminde şu oldu bu oldu.’ Bizim cevabımız gayet net. Biz AK Parti iktidarları ya da Cumhur İttifakı temize çıksın diye ülkemize zarar verecek açıklamalardan da imtina ediyoruz. Yani muhalefeti kötülemek için AK Parti’yi temize çıkarmak için ülkemizin menfaatlerine zararlı ise adım atmaktan biz imtina ederiz. Cumhurbaşkanımız da, biz de öyle. Ama bizim cevabımız net. 1996 Kardak krizinden sonra hukuki ve fiziki statüsünde herhangi bir değişiklik olmamıştır. En son zırhlı araç. Zaten adaların statüsü 60’lı yıllardan itibaren ihlal edilmiş. Bu bir mazeret değil ama yani ilaveten bu zırhlı araçları gönderdiler. Onu saymazsak, 96 Kardak krizinden sonra böyle bir statünün ihlali olmamıştır. Dolayısıyla AK Parti’yi kötülemek için kara propaganda yapmaya gerek yok. Burada temize çıkarırsak bir tek AK Parti ve Cumhur İttifakı temize çıkar. 96’dan AK Parti hükümetlerine kadar olan hükümetlere de edecek bir sözüm yok” dedi.