Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan yurda dönüşü öncesinde Brüksel’deki temaslarına ilişkin değerlendirme
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan yurda dönüşü öncesinde Brüksel’deki temaslarına ilişkin değerlendirme
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin konulu toplantılara katılmak üzere geldiği Belçika’nın başkenti Brüksel’de, gerçekleştirdiği temaslar hususunda açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan toplumun Filistin davasına desteğinin giderek yükseldiğini ifade ederek, “Uluslararası toplumun Filistin davasına olan sempatisi ve desteği giderek yükselmekte. Bugün bu toplantılarda bunu gördük” şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin konulu toplantılara katılmak üzere Belçika’nın başkenti Brüksel’e geldi. Gerçekleştirdiği temaslarına istinaden açıklamalarda bulunan Bakan Fidan, “Asıl önemli olan Filistin’e sadece destek değil, özgürlük ve egemenliği de olan bir devlet vermektir” diyerek Filistin’in özgürlüğünün altını çizdi ve verdiği demeci şu şekilde sürdürdü: “Gün boyu Brüksel’de Filistin ile ilgili üç önemli toplantıya katıldık. Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile Filistin Temas Grubu’nun müşterek düzenlediği bu toplantılar gerçekten Filistin konusunda farkındalık yaratmak için yaptığımız çalışmalar açısından önemli bir toplantılar serisi oldu. Birinci toplantıda Filistin Yönetimi Başbakanı (Muhammed Mustafa) bir sunum yaptı bize. Özellikle Ramallah yönetiminin şu anda içinde bulunduğu mali, idari ve diğer krizleri bizlerle paylaştı. Bunlar zaten bildiğimiz konulardı. İsrail işgali nedeniyle sürekli yokluk ve zaruret içerisinde yaşayan Filistin yönetiminin sıkıntılarını bir kez daha rakamlarla ortaya koydu. Biz Türkiye olarak özellikle Filistin konusunda şunu söyledik pozisyon olarak: Oslo Anlaşmaları’ndan beri Filistin yönetimine verilen uluslararası desteği takdir etmekle beraber, asıl önemli olan Filistin’e sadece destek değil, özgürlük ve egemenliği de olan bir devlet vermektir. Filistin kendi devletini, kendi inisifiyatini el ele aldığı zaman, kendi ekonomisini de muhakkak ayağa kaldıracaktır. Bu bizim temel mesajımız. Kaldı ki Filistin’i sadece bir yönetim olarak bırakıp ondan egemenliği ve ekonomik inisiyatifi esirgediğiniz zaman; onun sadece yardımlara bağlı kalan, yardımlarla yaşayan bir siyasal entite olmasının, Filistin halkına da Filistin davasına da, Filistin yönetimine de, bölgeye de herhangi bir faydası yok. Bunun altını çizdik. Bu görüş tabii ki herkes tarafından genel kabul gören bir görüş. Filistin’in giderek devletleşme süreci, sadece çatışmaların önlenmesi açısından değil Filistin’in kendi ayakları üzerinde durması açısından da daha önemli bir husus haline geldi. İkinci toplantıda, daha stratejik bir gündem vardı: Filistin’in devletleşme sürecinde pratik olarak gerçekten neler yapılabilir? Çünkü şu anda hem Gazze’deki sorunu hem Ramallah’taki sorunu dünya iyi biliyor ama çözüm yolu olarak iki devleti çözümü kabul ettikten sonra, buradan yolumuza nasıl devam edeceğiz? Toplantıya katılan ülkelerle bu sorunun cevabı arandı. Özellikle son dört Avrupa ülkesinin Filistin’i devlet olarak tanıması, bu açıdan bizim için önemli bir merhale oldu. İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya’nın Filistin’i devlet olarak tanıması, böylece Filistin’i tanıyan devlet sayısının 150’ye çıkmış olması fevkalade önemli bir husus.”
Filistin’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından her durumda ve kesin olarak tanınmasının gerekliğini dile getiren Bakan Fidan, “Türkiye olarak bizim söylediğimiz şu: 150 ülkenin devlet olarak tanıdığı bir yapının, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından behemehal tanınması fevkalade önemlidir. Bu, uluslararası hukukun gereğidir ve insanlık vicdanının gereğidir. Uluslararası sistem zaten büyük bir kriz içerisinde. 150 ülkenin tanıdığı bir devlet Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde tek bir ülkenin oyuyla tekrar reddedilirse, bu krizin hepten derinleşmesini sağlayacak ve uluslararası sistemin toptan iflâsına yol açacak bir gerçeklikle karşı karşıya kalırız. Bunun altına da çizdik. Bundan sonra önemli olan, BM Güvenlik Konseyi tanımasa bile, 150 ülkenin bizim çağrımızla, Filistin’i tıpkı Türkiye’nin yaptığı gibi gerçek bir devlet muamelesi ile muhatap almasıdır. Büyükelçilik açmasından, karşılamaya, protokol işlemlerine, ekonomik yardımlara, ekonomik ilişkilere kadar… Filistin işgal altındadır, Filistin kendi ekonomik özgürlüğü kullanamıyor, siyasi özgürlüğünü egzersiz edemiyor… Ama bununla beraber, sembolik de olsa zaman zaman pratikte de olsa bizler, Filistin’e tam bir devlet gibi davranmalıyız ve sahip çıkmalıyız. 1967 sınırları insanların hafızalarından, resmi evraklardan asla gitmemelidir. Netahyahu yönetimi bütün dünyaya, 67 sınırlarının yok olduğu, sadece İsrail’in var olduğu bir gerçekliği pazarlamaya çalışıyor. Dünya, 7 Ekim’den sonra bu illüzyona, bu propagandaya, bu yalana artık bir ‘dur’ dedi. Artık, topluca, sistematik şekilde, yavaş yavaş, nitelikli olarak bir başkaldırı var. Biz Türkiye olarak müttefiklerle beraber, diğer ülkelerle beraber bu başkaldırının oldukça profesyonel, oldukça sistemli bir şekilde ilerletilmesi konusunda elimizden geleni yapıyoruz.” açıklamasını yaptı.
Dışişleri bakanı Hakan Fidan, bu hafta gerçekleşmesi planlanan İspanya ziyareti hususunda da, “Bu hafta Temas Grubu olarak İspanya’yı ziyaret edeceğiz. İspanya’yı tebrik edeceğiz. Orada İspanya ile beraber orada bütün dünyaya Filistin’in devletleşmesi hususunda anlamlı bir mesaj verme fırsatımız olacak. Türkiye olarak Filistin’in devletleşmesi Orta Doğu’ya barış gelmesi için elimizden gelen çabayı yılmadan usanmadan göstermeye devam edeceğiz.” ifadelerine yer verdi.