Doç. Dr. Ahmet Özşimşek: Yoga eğitiminin, MS hastalarının üzerinde solunum fonksiyon kapasitelerini geliştirdiğini ispatladık
Doç. Dr. Ahmet Özşimşek: "Yoga eğitiminin, MS hastalarının üzerinde solunum fonksiyon kapasitelerini geliştirdiğini ispatladık"
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Özşimşek ve Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Efendi, 29 Mayıs Dünya MS Günü hakkında açıklamalarda bulundu. 427 MS hastasına 2 ay süreyle yoga eğitimi verdiğini açıklayan Doç. Dr. Ahmet Özşimşek, "Yoga eğitiminin, MS hastalarının üzerinde solunum fonksiyon kapasitelerini geliştirdiğini ve hastaların daha rahat, daha verimli nefes alabildiklerini ispatladık" dedi. Prof. Dr. Hüsnü Efendi ise MS hastalığının ortaya çıkış teorileri arasında psikolojik stres olduğuna dikkat çekerek, "Multipl skleroz tedavisi olmayan bir hastalık değildir. Gelişen yeni yöntemlerle MS hastalığının ilerlemesini yavaşlatan tedaviler mevcuttur" dedi.
Beyin ve omuriliği oluşturan sinirlerin ve merkezi sinir sistemine ait bir hastalık olan multipl skleroz (MS) hastalığının tedavisi ile ilgili Türkiye’de çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) bilim insanlarının da yer aldığı Türkiye’de 24 üniversite ve 45 bilim insanıyla birlikte 427 MS hastasının üzerinde yoga yöntemi kullanılarak, yeni bir tedavi yaklaşımı denendi. Dünyada yapılmış ilk ülke çalışması olan ve 427 hastayla 2 ay boyunca yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde yoganın MS hastalığı üzerinde olumlu sonuçları kanıtlandı.
"Yoganın MS hastalarının üzerindeki faydasını dünya üzerinde ispatladık"
MS hastalıklarının tedavisi araştırmalarında çalışma grubu içinde yer alan Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Özşimşek aynı zamanda Hindistan’da aldığı eğitimle yoga eğitmeni olup, yapılan bilimsel çalışmanın önemine değinerek şunları söyledi:
"Multipl skleroz (MS) beyin ve omuriliği oluşturan sinirlerin otoimmün olaylarla etkilendiği merkezi sinir sistemine ait bir hastalıktır. Ülkemizde 24 üniversite ve 45 hocamızla beraber 427 MS hastamızın üzerinde yeni bir tedavi yaklaşımına baktık. MS’in tedavisinde, medikal tedavilerinin yanında yoga eğitimlerini; MS çalışan ve MS hastalarını takip eden bir hekim olarak MS hastalarımıza haftada 2 gün olmak üzere 2 aylık bir yoga eğitimi verdim. Hastalarımızın bu süre zarfında bilinç, duygu durum ve solunum fonksiyon kapasitelerine bakarak değerlendirdik. Sonuçlar çok yüz güldürücü oldu."
Yoga eğitimi almanın; hastaların bilinç durumunda, karar verme becerilerinde, unutkanlığın azalması gibi semptomlarda etkili olduğunu hesapladıklarını belirten Doç. Dr. Ahmet Özşimşek, şu şekilde devam etti:
"Başka yaptığımız çalışmada yoga eğitiminin, MS hastalarının üzerinde solunum fonksiyon kapasitelerini geliştirdiğini (akciğer kapasitelerini) ve hastaların daha rahat, daha verimli nefes alabildiklerini ispatladık. Yaptığımız bu bilimsel çalışma ile yoganın MS hastalarının üzerindeki faydasını dünya üzerinde ispatlamış olduk."
"Dünya üzerinde ilk ülke çalışması"
Dünyada yapılmış ilk ülke çalışması olan ve tüm ülkeyi kapsayan bu çalışmanın; MS semptomunu iyileştirebileceğini ve stres azaltma, kaygı yönetimi ve genel refah için yeni beceriler edinmenin bir yolunu sunabileceğini belirten Doç. Dr. Ahmet Özşimşek, "13. Klinik Nöroimmünoloji Sempozyumu’nda tüm nöroloji hekimlerine bir sunum gerçekleştirerek bu verileri kendileriyle paylaştık. Alanya’dan 50, Türkiye’den 377 hastamızı aldığımız bu çalışma kapsamında projemiz devam edecektir. MS hastalarımızın kliniğimize başvurması halinde yeni yoga çalışmalarımız hastanemizde devam edecektir" ifadelerine yer verdi.
Prof. Dr. Hüsnü Efendi: "Kadınlarda daha sık görülüyor"
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüsnü Efendi ise multipl skleroz’u (MS) sıklıkla genç erişkinlerde görülen, merkezi sinir sistemini (beyin ve omurilik) etkileyen bulgularla seyreden, myelin denilen sinir hücresi kılıfı ve sinir hücrelerinde hasar oluşturan bir hastalık olarak tanımladı.
MS hastalığının beyin ve omuriliği etkilediği için çok farklı nörolojik belirtilere yol açabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Hüsnü Efendi, "MS hastalarının çoğunda ataklar ve düzelmelerle, küçük bir grupta ise sürekli olarak ilerleyici belirtilerle seyretmektedir. Ataklar sonrası belirtiler özellikle başlangıç döneminde büyük ölçüde düzelme gösterse de ilerleyen yıllarda bazı belirtiler kalıcı hale gelebilir. Ataklar genellikle saatler içinde ortaya çıkan, 24 saatten uzun süren, ateşin ve enfeksiyonun eşlik etmediği yeni nörolojik belirtilerdir. MS’e bağlı yakınmalar ’MS atağı’ sırasında ortaya çıkıp daha sonra iyileşebileceği gibi bir kısmı uzun dönemde kalıcı olabilmektedir. MS, görme bulanıklığı, çift görme, görüntünün kayması gibi görme bozuklukları, bir kolda bacakta ya da her iki bacakta güçsüzlük, yürümede dengesizlik, bir veya iki elde titreme, uyuşma, idrar kaçırma ya da yapamama gibi belirtilerle kendini gösterebilir" diye konuştu.
Kadınlarda daha sık görülüyor
Multipl sklerozun genelde 20-40 yaşları arasında başladığını ve kadınlarda daha sık görülen bir hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hüsnü Efendi, hastalığın alevlenme ve düzelmelerle seyrine devam ettiğini açıkladı. Prof. Dr. Efendi, şu şekilde devam etti:
"Bazı hastalarda başlangıçtan itibaren, bazılarında ise hastalık başlangıcından yıllar sonra ilerleyici nörolojik bulgular ortaya çıkabilir. MS birçok hastalığı taklit edebilir ve bu nedenle ayırıcı tanı birçok farklı incelemeyi gerektirebilir. Tanıda ve ayırıcı tanıda MRG (manyetik rezonans görüntüleme) ve beyin omurilik sıvısının (BOS) incelenmesi yararlı yöntemlerdir. Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte multipl skleroz ve immunoloji alanındaki bilimsel araştırmalar ’multipl skleroz’un ortaya çıkış nedeni, oluş mekanizmaları, tanısı ve tedavisi konusunda her geçen gün daha yeni bilimsel verilere ulaşmamızı sağlamaktadır. MS hastalığında temel neden vücudun immun sisteminin kendi yapı ve hücrelerine saldırı yapmasıdır. Genetik yatkınlık dışında MS hastalığının ortaya çıkışında enfeksiyonlar, D vitamini düşüklüğü, sigara gibi çevresel faktörler tetikleyici olabilir. Özelikle sigaranın hastalığın ortaya çıkışında, hastalık seyrinde ve tedavi yanıtında olumsuz etkisini gösteren kanıtlar giderek artmaktadır. D vitamini eksikliği de benzer özellikler nedeniyle önemlidir."
"MS çaresiz bir hastalık değil"
MS hastalığı ile ilgili yaygın bilinen yanlışların hasta ve hasta yakınlarının hayat konforlarını etkilediğini vurgulayan Prof. Dr. Hüsnü Efendi, MS’e dair düzeltilmesi gereken yanlışları şu şekilde açıkladı:
"Multipl skleroz bulaşıcı bir hastalık değildir. Ailesel yatkınlık bazı hastalarda tanımlansa da yalnızca genetik geçişli bir hastalık olduğunu söyleyemeyiz. MS çocuk sahibi olmayı engellemez. Multipl skleroz öldürücü bir hastalık değildir. Hastalığın ortaya çıkış teorileri arasında çevresel faktörler başlığında psikolojik stres var. Multipl skleroz tedavisi olmayan bir hastalık değildir. Gelişen yeni yöntemlerle MS hastalığının ilerlemesini yavaşlatan tedaviler mevcuttur. MS hastaları toplumun diğer bireyleri gibi çalışıp, üreterek, aile kurarak olağan hayatlarına devam edebilmektedir."
"MS tedavisinde başarı, iyi bir ekip çalışmasına bağlı"
Multipl skleroz hastalığında tedavi seçeneklerinin arttığının altını çizen Prof. Dr. Hüsnü Efendi, konuşmasını şu şekilde tamamladı:
"Tedaviler ne kadar gelişse de etkin sonuç alabilmek için hasta ve nöroloji uzmanı arasında sıkı bir iş birliği vazgeçilmezdir. Bununla birlikte sosyal, ailesel ve toplumsal destekler de tedavi başarısına önemli katkı vermektedir. Dünyada 1993 yılından önce MS hastalığının ilerlemesini yavaşlatan onaylanmış bir tedavi bulunmazken günümüzde MS tanısı ve tedavisi ilgili yeni ve önemli gelişmeler yaşanıyor. Erken tanı ve uygulanan doğru tedavi yöntemleri kullanıldığında hastaların çoğu normal hayatına devam edebiliyor. Yapılan araştırmalar ve yeni bilimsel gelişmeler ışığında artık MS çaresizlik ve ümitsizliğe yol açan, tedavisi olmayan bir hastalık olmaktan çıkmıştır."