Dünyaca ünlü Türk şairi Şehriyar’ın öğrencisi sanatını Eskişehir’de devam ettiriyor
Dünyaca ünlü Türk şairi Şehriyar’ın öğrencisi sanatını Eskişehir’de devam ettiriyor
Dünyaca ünlü Türk şairi Muhammed Hüseyin Şehriyar’ın üç öğrencisinden birisi olan Alireza Pourbozorg Vafi, yaşamını Eskişehir’de sürdürüyor. Eskişehir’de 17 adet kitap bastıran Vafi, “Ben 24 saat evdeyim, bunun 22 saati odada otururum ve yazarım. Sadece 2 saat gezerim yürürüm" dedi.
İran Azerilerinden olan ve yaklaşık 80 dile çevrilen ‘Heyder Baba’ya Selam’ eseriyle bilinen Şair Muhammed Hüseyin Şehriyar’ın öğrencilerinden Alireza Pourbozorg Vafi, 12 yıldır yaşamını Eskişehir’de sürdürüyor. Gününün neredeyse tamamını evde geçiren ve hayatını yazarlığa adayan Vafi, Türkiye’ye gelmeden önce İran’da 100 adet kitap bastırdığını söyledi. Pek çok şairle ve yazarla tanıştığı Eskişehir’de de tam 17 eser çıkarttığını ifade eden Vafi, müzisyen Huşeng Azeroğlu’nun ‘Şehriyar’ın diyarından size selam getirmişem’ parçasının popülerliğine de ayrı bir parantez açtı. Türkiye’ye ilk geldiğinde maddi sorunlar yaşadığını ve ilk kitaplarını bazı kişilerden yardım alarak bastırdığını aktaran Vafi, kitap satışlarından kazandığı para ile ilerleyen dönemlerde yeni kitaplar çıkartmayı düşünüyor.
“Şehriyar, Türk dünyasındaki Fuzuli, Nesimi ve Nazım Hikmet gibi çok bilinir”
Alireza Pourbozorg Vafi, Türkiye’nin kendisi için bir dil vatanı olduğunu belirtti. Burada hiç gariplik çekmediğini dile getiren Vafi, "Türkiye’de her zaman şairlerle, yazarlarla ve güzel insanlarla sohbetim oldu. Derneklere giderim, bu şekilde güzelce yaşarım. Şairim, yazarım. 100 adet İran’da, 17 adet de Eskişehir’de kitap bastırdım. Ben üstat Şehriyar’ın öğrencisiyim. Şehriyar, Türk dünyasındaki Fuzuli, Nesimi ve Nazım Hikmet gibi çok bilinir. Onun bir tane Heyder Baba’sı vardır, 84 dile çevrildi. Şiir seven herkes Şehriyar’ın bu Heyder Baba’sını bilir. Ben 20 yıl onun öğrencisiydim” dedi.
“2’nci kitabımdan kazandığım parayla Eskişehir’de bugüne kadar 17 adet kitap bastırdım”
Eskişehir’de kitap bastırırken nasıl bir süreçten geçtiğini anlatan Vafi, “Sedat Yurtseven, Allah rahmet eylesin. O bana dedi ki, ‘Sen bu kitabı burada yazmışsın, Almanya’da bastırmışsın. Türkiye’de bastırmayacak mısın?’ Ben de ekmek paramın bile olmadığını söyledim. O da ’Hallederiz’ dedi. Sonra kitabı bastırdık, Yurtseven hocaya söyledim. Baskıya gitmemi istedi ve ben yine paramın olmadığını belirttim. Yurtseven, ‘Senden kim para istiyor? Para verme, git baskıya’ dedi. Baskı bir hafta sonra kitabı hazırladı ve verdi. Ondan sonra İbrahim Yaşar hocam bir imza günü yaptı. Kitapların hepsini sattık. Paralarımı bir poşete koydum ve üstat Yurtseven’in huzuruna giderek söyledim. O da gidip yeni bir kitap bastırmamı istedi. Sonra 2’nci kitabı bastırdım ve o parayla ben Eskişehir’de bugüne kadar 17 adet kitap bastırdım” şeklinde konuştu.
“Huşeng Azeroğlu’nun hocamla ilgili o parçası dünyaya yayıldı”
‘Şehriyar’ın diyarından size selam getirmişem’ parçasıyla bilinen müzisyen Huşeng Azeroğlu’na da ayrı bir parantez açan Vafi, şunları söyledi:
“Memleketimde onunla aynı mahallede yaşıyorduk. O bir zamanlar kafelerde şiir okurdu. Sonra Bakü’ye gitti ve orada ‘Şehriyar’ın diyarından size selam getirmişem’ parçasını okudu. Bu dünyaya yayıldı. Şimdi Türkiye’de de çoğu çalgıcı onu okuyor.”
“Ben 24 saat evdeyim, bunun 22 saati odada otururum ve yazarım”
İran’ın Şehriyar’ın hayatıyla ilgili bir film yaptığını ancak çok kötü olduğunu ifade eden Alireza Pourbozorg Vafi, hocası hakkında yeni ve daha iyi bir film yapılması gerektiğini düşündüğünü sözlerine ekledi. Şehriyar’ın talebesi olarak kendisinin ve ünlü şairin kızlarının da yapılan çalışmayı beğenmediğini söyleyen Vafi, “Ben 24 saat evdeyim, bunun 22 saati odada otururum ve yazarım. Sadece 2 saat gezerim yürürüm. Benim işim yazmaktır ve kitaplarım hazır” diyerek sözlerini bitirdi.
“Onun Şehriyar’ın öğrencisi olduğunu öğrenince ister istemez bir hayranlık besledik”
Vafi’nin bir kitabını Türkçeye çevirme konusunda yardımcı olan Mahmut Çalışkan, “Ali Vafi ağabeyle 2015 yılında tanıştık. Biz burada Eskişehir’de bir kitap kafe işletiyorduk. Ali ağabeyimiz oraya gelmişti, ilk başta aracılar vesilesiyle orada görüşmüştük. Geldiğinde kendisinin İran Tebriz Türkü olduğunu söyledi. Zaten aynı milletteniz ve aynı dili konuşuyoruz ama kültürler farklı. Şehriyar’ın öğrencisi olduğunu belirtti. Ben Şehriyar’ı lise yıllarından beri bilen ve okuyan bir insanım. Öyle olunca kendisine ister istemez bir hayranlık besledik. Onun beraberinde şu ayrıntıya da parantez açmak lazım, Şehriyar’ın yetiştirdiği sadece 3 tane öğrencisi var. Ali Vafi bu 3 öğrenciden birisi, yani 4’üncüsü yok. İran’da Türkçe şiir söyleyemediği ve bunu neşredemediği için Türkiye’ye iltica etmek zorunda kalmış. Burada şu an bile çok büyük zahmetlere göğüs germek mecburiyetinde kalıyor. Bunca meşakkatin ve yokluğun arasında hala bütün inancıyla, bütün gücüyle yazmaya, insanlara bir şey aktarmaya, sanatını icra etmeye ve insanlığa yön vermeye devam ediyor” dedi.