Ekmeğini herkesin basıp geçtiği taşları işleyerek kazanıyor

Ekmeğini herkesin basıp geçtiği taşları işleyerek kazanıyor
Antalya’da yaşayan 63 yaşındaki İsmail Seyrek, doğadan topladığı taşları işleyerek sanat eserine dönüştürüyor. Taşları saksı haline getiren Seyrek, “Yaptığımız bu işin dünyada milyonlarca takipçisi var. Gübre dahil olmak üzere hiçbir sentetik malzeme kullanmıyorum” dedi. Antalya’da yaşayan 63 yaşındaki bir çocuk babası İsmail Seyrek, 9 yıl önce İstanbul’dan Antalya’ya taşındı. Seyrek, İstanbul’da doğaya duyduğu ilgi ve hobiler doğrultusunda Antalya’da kendisine ait küçük bir atölye kurarak taşları işlemeye başladı. Bunun için yol ve inşaat çalışmalarının bulunduğu alanlardan taşlar toplayan Seyrek, bunları saksıya dönüştürdü. Seyrek, işlediği taşların içerisinde Antalya’nın doğasına uygun bitkiler dikerek, süs bitkisi olarak evlerin vitrinlerinde yer almasını sağlıyor. "Herkesin üzerinden basıp geçtiği bu taşları toplayarak işliyorum" İsmail Seyrek, “9 yıl önce İstanbul’dan Antalya’ya peyzaj ile ilgili görüşmeler yapmaya geldim. Orada başka meslekler yapıyordum ama bir yandan da hobi olarak doğaya ilgi duyuyordum. Antalya’nın doğası beni etkiledi ve kalmaya karar verdim. Antalya’nın falez taşının özelliklerini araştırdım. Daha sonra bunları bir tasarım yaptım ve arkasından bitkilere ilgi duyarak onları da araştırdım. Kendine has bir ağaç topluluğu var. Bunları süs bitkisi olarak herkesin görebileceği şekilde taşla birleştirdim. Burada sermaye, yatırım falan yok. El emeği ile araştırarak ve bilgi edinerek gerçekleştirdim. Antalya’da araziler genellikle bu taştan oluşur. Her taş parçasında onlarca bitki yetişir, taş da bir yaşam kaynağıdır. Bu taş şehrin her yerinde var. Herkesin üzerinden basıp geçtiği bu taşları toplayarak işliyorum. Doğayı insanların yakınına getiriyorum hem ağaçlar için hem de taşlar için bir korumadır. Ben inşaat alanında önce ağaçları ve taşları kurtartıyorum” dedi. "Yaptığımız bu işin dünyada milyonlarca takipçisi var" Şu anda çalıştığı taşları iş makinelerinin altından topladığını belirten Seyrek, “Keşke bunlar koruma altında tutulsa ne güzel olur. 200 yıl sonra bu taşlar belki olmayacak. Biz satarken alan kişinin korumasını istiyoruz, bitkilerin kurutulmasını istemiyoruz. Bu taşı bugüne kadar kimse eline alarak işlememiş. Ben bu işin patentini de aldım. Ekmeğimizi çıkarıp ötesine geçmiyoruz. Biz bu doğanın bir parçasıyız. Yaptığımız bu işin dünyada milyonlarca takipçisi var. Brezilya’dan Japonya’ya kadar ilgi duyanlar var. Arayarak durumumu soruyorlar. Bu taşların yok olup gitmesinin bir şekilde önlenmesi lazım. Fuara katıldım, orada da çok ilgi gördü. Bu çalışmada ben sermeye harcamadım, doğaya yöneldim. Hiçbir sentetik gübre de dahil malzeme kullanmıyorum. Ne kullanıyorsam doğanın kendisini kullanıyorum. Doğayı bozmadan, kendi var olduğu değerler ile korumaya çalışıyorum” açıklamasını yaptı.