İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kenani İran nükleer müzakere sürecine bağlı kalmaya devam edecek
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kenani: "İran nükleer müzakere sürecine bağlı kalmaya devam edecek"
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, "İran olarak nükleer müzakere sürecine bağlı kalmaya devam edeceğiz. İran içişlerini ilgilendiren konuların bir baskı aracı olarak kullanılmaya çalışılmasını kınıyoruz" dedi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, İran’ın başkenti Tahran’da düzenlediği haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin konuştu. Kenani, ABD ile nükleer anlaşmada Washington yönetiminin izlediği politikanın süreci zorlaştırdığını ve İran’ın buna karşılık taahhütlerine bağlı kaldığını söyleyerek, "Nükleer anlaşma sürecini ABD’nin izlediği politikalardaki çelişkiler ve taahhütlerine bağlı kalmaması zorlaştırdı. Buna karşılık bizim nükleer anlaşma konusunda duruşumuz net ve açık. En başından itibaren anlaşmada taahhütlerimize bağlı kaldık. ABD’li yetkililer, İran’ın baskı ve tehdit altında müzakere etmeye ve taviz vermeye istekli olmadığını, anlaşmanın kendi mantığına sahip olduğunu ve İran’ın müzakerelerdeki pozisyonunun tamamen açık olduğunu biliyor" dedi.
Batıyı ve ABD’yi ikiyüzlü olmakla suçlayan Kenani, "ABD’nin önceliği nükleer anlaşma değil ve farklı konulara yoğunlaşıyor. Batılı ortaklarımıza tavsiyemiz onların da ABD’ye teslim olmamaları yönünde. İran olarak nükleer müzakere sürecine bağlı kalmaya devam edeceğiz. ABD ve batılı müttefiklerin nükleer anlaşmaya duyduğu ihtiyaç İran’dan az değil” ifadelerini kullandı.
“İran içişlerinin baskı aracı olarak kullanılmasını kınıyoruz”
İran’da devam eden gösteriler nedeniyle Tahran’ın BM kadın komisyonu üyeliğinden çıkartılmasına ilişkin girişime tepki gösteren Kenani, insan hakları ve kadın konusunun bir siyasi baskı aracı olarak kullanılmaya çalışıldığını söyleyerek, "İran içişlerini ilgilendiren konuların bir baskı aracı olarak kullanılmaya çalışılmasını kınıyoruz” dedi.
Kenani ayrıca insan hakları konusunun BM tarafından siyasi bir baskı aracı olarak kullanılmasının uluslararası insan hakları gelişimine katkı sunmadığını ve kabul edilebilir olmadığını söyledi.