KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu: “Kıbrıs Türkü’nün son süreçlerde en büyük derdi Avrupa Birliği”

KKTC Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu: “Kıbrıs Türkü’nün son süreçlerde en büyük derdi Avrupa Birliği”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türkü’nün son süreçlerdeki en büyük derdinin Avrupa Birliği olduğunu belirterek, “Son derece tehlikeli bir rol oynuyorlar. Bir kere Avrupa Birliği iddia edildiği gibi tarafsız bir örgüt değil. Avrupa Birliği kendi ifadeleriyle de biz Kıbrıs’tan yanayız diyor. Tabii Kıbrıs dediği Rum tarafı. Avrupa Birliği Kıbrıs sorunun halledilmesine yönelik tarafsız bir örgüt olmaktan çıkmıştır soruna taraf bir örgüttür. Ama bu örgüt maalesef hala daha aramızda bazı kesimler için uğruna ölünecek Leyla’dır. Avrupa Birliği denince akan sular durur” dedi. Bir dizi ziyaret için dün Trabzon’a gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) düzenlenen “20 Temmuz Mutlu Barış Harekatı’nın 50. yılında Uluslararası Hukuk Bağlamında Kıbrıs” konferansına katıldı. Konferansa Ertuğruloğlu’nun yanı sıra Trabzon Valisi Aziz Yıldırım, KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Konferansa konuşan KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs meselesinin temel nedeninin Türkiye’nin Kıbrıs’tan çıkartılması oyunu olduğunu söyledi. Ertuğruloğlu, “Batı dünyasının derdi Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarmak. Türkiye’nin Kıbrıs adasında etkili olması söz sahibi olması Batı dünyasının hazmedebildiği bir realite değildir. Ne yapıp edip Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkarma Türkiye’yi tek nefes alabildiği güneyde de kilitleme. Türkiye’yi belki bu dünyanın en hassas coğrafyasında ezik büzük işgal altına alınmış yine Avrupa’nın dünyanın hasta adamı pozisyonuna indirgemek. Bütün oyun budur. Bu oyunu oynarken de batı ülkeleri Avrupa Birliği bizim üzerimizde siz Türkiye’den farklısınız oyununu oynuyor. Siz Kıbrıs Türkü, Türkiye Türklüğünden farklısınız bu psikolojik savaş teknikleri oynanıyor bizim üzerimizde. Türkiye’de de bir başka şekli oynanıyor. Sanki Kıbrıs’ı verse Türkiye kurtulacak. Kıbrıs’ı veren Türkiye hiçbir davasında ayakta duracak hale gelmez. O kadar önemli bir coğrafya ki dolayısıyla biz ulusal davanın savunuculuğunu yapıyoruz dediğinizde Türk ulusunun ulusal çıkarlarına hürmet etme adına mücadele verdiğimizi kast ediyoruz. Türk ulusu için Kıbrıs adasının önemi Doğu Akdeniz’deki Türk ulusunun hak, hukuk ve çıkar güvenliğine tehdit teşkil etmeyecek bir adayı oluşturma. Adadaki Türk halkının misyonu budur. Dolayısıyla bizim içimizde Türkiye dışlansın diye uğraş veren şaşkınlar ne de ana vatanda kangurumuz olmuştur verin kurtulalım diyen şaşkınlar. Bütün bunlar yanlış yoldaki arkadaşlarımız. Kıbrıs Türkü’nün son süreçlerde en büyük derdi de Avrupa Birliği. Son derece tehlikeli bir rol oynuyorlar. Bir kere Avrupa Birliği iddia edildiği gibi tarafsız bir örgüt değil. Avrupa Birliği kendi ifadeleriyle de biz Kıbrıs’tan yanayız diyor. Tabi Kıbrıs dediği Rum tarafı . Avrupa Birliği Kıbrıs sorunun halledilmesine yönelik tarafsız bir örgüt olmaktan çıkmıştır soruna taraf bir örgüttür. Ama bu örgüt maalesef hala daha aramızda bazı kesimler için uğruna ölünecek Leyla’dır. Avrupa Birliği denince akan sular durur” şeklinde konuştu. “Müzakereler olsa olsa iki komşu devletin komşular olarak nasıl ilişkiler içerisinde olacağını belirlemek için olabilir” “Kıbrıs Türk ve Rum’un ortak adasıdır” diyen Ertuğruloğlu, “Biz Kıbrıs meselesine sadece İngiliz, Amerikan, Fransız, Rusla mücadele ederek götürmüyoruz. Kendi içimizde de bu unsurların etki altına aldıkları kendi insanlarımızla da mücadele ediyoruz. Ama ne isterse olsun şu da çok net şekilde bilinmesi gerekir bu ada ne tarihinde hiçbir zaman Helen adası olmuştur, ne de bundan sonra en ufak bir şekilde Helen adası olma olasılığı vardır. 74 barış harekatıyla bu adanın Enosise (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması) giden yolu megali ideanın gerçekleştirilmesi ebediyen ortadan kaldırılmıştır. Türkiye Türk askeri sadece Türk askeri değil Türkiye bütün yönleriyle adada mevcuttur ve olmaya da devam edecektir, olması gerekir çünkü o ada Türk adasıdır. 300 küsur sene Osmanlının parçası olmuş bir addan bahsediyoruz. Türk ulusu olarak bu ada Kıbrıs Türkü’nün ve Kıbrıs Rum’umun ortak adasıdır dediğimizde büyük özveri gösterdiğimizi bilmemiz gerekir. Şimdi çok rahatlıkla şunu da diyebilirdik Kıbrıs tümüyle Türk adasıdır. Rumlarda bize tarihi toplumdur. Bunu demiş olsaydık bunun tarihi bir gerçeklik boyutu var. Ama Türk ulusu olmanın verdiği büyüklükte de hoşgörüyle de diyoruz ki bütün bizlere yapılan haksızlığa rağmen ada Kıbrıs Türk ve Rum’un ortak adasıdır. Bu adada ortaklığı da denedik. Ama o ortaklığın başına da ne geldiğini gördük. Bundan ders çıkarmadan bugün halen daha birileri Kıbrıs Türkü ve Rum’unu yeni müzakerelerle yeni bir ortaklık kurmasını arzu ediyorsa hayal görüyor. Yok böyle bir dünya, bitti. Bundan sonra iki taraf arasında değer müzakere olursa toprak bütünlüğü ve tek egemenliği olacak bir ortaklık devleti kurmak için olmayacaktır. Bu müzakereler olsa olsa iki komşu devletin komşular olarak nasıl ilişkiler içerisinde olacağını belirlemek için olabilir. Rum bunu niye kabul etsin diyeceksiniz. Haklısınız. Ben kabul edeceğini beklediğim için söylemiyorum. Ben ortaya koyduğumuz politikayı izah etmeye çalışıyorum” ifadelerini kullandı.