Korku dolu anlatan depremzede: 'O esnada malın, mülkün yalan olduğunu anladım'
Asrın felaketine uykusunda yakalanan 58 yaşındaki Abdullah Yılmaz, deprem anını anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. Yılmaz, deprem saatine yakın, görmediği birinin kendisini gelip dürterek uyandırdığını söyledi.
Korku dolu anlatan depremzede: 'O esnada malın, mülkün yalan olduğunu anladım' - Tıkla İzle
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki şiddetli depremlere Gaziantep'te yakalanan Abdullah Yılmaz, korku dolu anları gözyaşlarıyla anlattı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kardiyoloji servisinde tedavi gören ve deprem sonrası evi ağır hasar alan Yılmaz, ilk önce şiddetli bir sesin geldiğini ve ardından evin çok şiddetli sallandığını belirterek, “O esnada malın, mülkün yalan olduğunu anladım” dedi.
“Saat 04.15 gibi birisinin beni dürttüğünü hissettim”
Yılmaz, saat 04.15 gibi birisinin yanına gelip kendisini dürterek uyandırdığını belirterek, “Benim 3 çocuğum cezaevinde, onları ziyarete gittiğim için yoruldum ve erken yattım. Saat 04.15 gibi birisinin beni dürttüğünü hissettim. Çocuk dürtüyor sandım, kalkıp baktığımda etrafımda kimse yoktu diğer tarafa dönüp Kelime-i Şehadet getirip yattım ama tekrar dürtüldüğümü hissettim. Işığı yakmak için kalktım, tam ışığı yaktığım anda ‘gür gür gür gür' sesi geldi. O esnada çocuğum üzerime atladı sonra hanım ayaklarımdan tuttu düşerim diye. O esnada ev gidip gidip geldi. Biz 30 saniye kadar sallandık. O anda malın, mülkün yalan olduğunu anladım” dedi.
“Orada zenginle fakir aynı oldu”
Deprem sonrası zengin ile fakirin bir olduğunu ifade eden Yılmaz, “Dışarıya attık kendimizi. Dışarıda karla karışık yağmur yağıyor, soğuk var, fırtına var. Çocuklar tir tir titredi. Allah kimseye vermesin. İnsanlar küçüğünü bilmiyor, büyüğünü bilmiyor. Saygısızlık, merhametsizlik, her türlü pislik, dolandırıcılık var insanlarda. Hak ettin ki Allah verdi bunları sana. İnsanlara ‘ kendine gel' dedi. Kardeş kardeşe küs arkadaş arkadaşa küs, insanlar birbirine yardım etmiyor. Depremden sonra gittik camilerde sığındık, camiler de artçı depremlerden sonra sallanıyordu. Ben depremde her şeyin yalan olduğunu anladım. ‘Hani senin malın vardı? Hani tarlan vardı? Hani para için insanların kalbini kırıyordun? Hani servetin vardı? Ne oldu sana?' Bir bardak çorba için hepimiz sıraya girdik. Orada zenginle fakir aynı oldu” diye konuştu.