Otonom silah sistemi güç dengelerini bozuyor

Otonom silah sistemi güç dengelerini bozuyor
Anadolu Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Gökhan Güneysu, otonom silah sisteminin uluslararası camiada meydana getirebileceği temel risk faktörlerini hukuksal açıdan değerlendirerek, “Yakın gelecekte bu mekanizmayı üreten ve üretemeyen devletler arasında teknolojik ve siyasi bir güç farkı oluşacaktır” diyerek öngörüde bulundu. Prof. Dr. Güneysu, son dönemde gelişen otonom silah teknolojisini hukuksal açıdan değerlendirdi. Savaş hukuku alanında yaptığı araştırmalarla ülkenin önde gelen isimlerinden biri olan Prof. Güneysu, hem otonominin yakın gelecekteki durumuna dair çeşitli ön görülerde bulundu hem de oluşabilecek risk faktörlerine dikkat çekti. Otonom silah sisteminin artık çok tehlikeli boyutlara ulaştığını söyleyen Güneysu, “Türkiye Cumhuriyeti adına bir karar alıcı olsaydım kesinlikle otonom silah teknolojisini desteklerdim. Çünkü bunu üreten devletler ile üretemeyenler arasında teknolojik ve siyasi bir güç farkı oluşacaktır” şeklinde konuştu. “ABD, Çin ve Rusya sistemin ilerlemesi için çalışmalar yürütüyor” Otonom mekanizmasının tanımını yapan Prof. Güneysu, “Çalıştırıldıktan sonra insan girdisi olmadan ve kritik askeri fonksiyonları kendisi icra eden mekanizmaya otonom silah sistemleri denir. Bu sistemi üretebilen devlet sayısı şu an çok az, fakat bunların üzerine geliştirme projeleri uygulayanlarsa giderek artıyor. ABD başta olmak üzere Çin ve Rusya gibi söz sahibi devletler, bu teknolojisinin ilerlemesi adına yoğun çalışmalar yürütüyor. Açıkçası onlar, sistemin yasaklanmasından ziyade hukuki bir zemine oturtma düşüncesindeler” dedi. “Otonom silah teknolojisi gerçeği gelecekte daha baskın olacaktır” Prof. Güneysu, otonom silah sisteminden dolayı bir takım risklerin oluşabileceğinin altını çizerek, konu ile alakalı olarak sözlerine şöyle devam etti: “Otonomi, uluslararası barış ve siyasi açısından bir takım riskler teşkil ediyor. Otonom silah sistemine sahip olup savaş açan hükümetler başka bir devletle karşılaştıklarında, kendi vatandaşları ölmeyecek. Yani sadece bilgisayarlar ve robotlar çarpıştığı için siyasal riskler düşecektir. Bundan dolayı ülkeler daha çok savaşacak ve teknoloji ölçek ekonomisinden ucuzladıkça insanlık açısından yeni bir tehlike doğacaktır. Diğer bir risk ise savaş veya silahlı bir çatışma esnasında otonom silah sistemi kullanılırsa mutlaka sorumluların cezalandırılması gerekiyor. Fakat bu sistem bağlamında sorumluyu bulmak çok zor oluyor. Şöyle düşünün; ben bir askeri personelim ve silah sistemini uçuşa başlattım. O da gidip sivil birine karşı askeri bir harekât düzenledi. Kaideye göre burada ne bir sorumsuzluk ne de ihmalkârlık var. Dolayısıyla ben, cezai sürece dâhil olmuyorum. Bazı hükümetlerin, sistemi desteklemesindeki neden budur. ‘Benim personelim sorumlu değildir’ deyip işin içinden çıkıyorlar. Bu teknoloji artık günümüzün gerçeğidir. Gelecekte ise daha baskın olacaktır. Açıkçası bu gerçeğin farkına varan robotisler, siyaset bilimciler, insanlar hakları aktivistleri ve çeşitli sivil toplum örgütleri üretimin yasaklanması taraftarıdır. Devletlere baktığımızda üç ayrı yaklaşım görüyoruz. Büyük devletler üretimin devam etmesi yönünde, nispeten orta ve küçük devletlerse yasaklanmasından yana tavır sergiliyor. Bir de orta yolcular var ki, siyasi deklarasyonlarla otonomi kullanılsın fakat politik ilkelere dayandırılsın istiyorlar.” “Hukuka uygun olarak çalıştırıldığı için bir sorun oluşturmuyor” Güneysu, “Medya tanıtımlarından gördüğüm kadarıyla Kargu’nun sadece seyrüsefer özelliğine sahip. Yani yolunu otonomla bulabiliyor ama kritik askeri fonksiyonlar içerisine seyrüsefer sayılmıyor. Eğer otonomi dâhilinde bir kişiye veya mekâna saldırı hedefleniyorsa, o zaman otonomi silah teknolojisinden bahsediyoruzdur. Kaldı ki bu sistemler hukuka uygun olarak çalıştırıldığı için şimdilik bir sorun oluşturmuyor” şeklinde konuştu.