Sağlık personeli depremde ağlayan komutanı unutamıyor
Sağlık personeli depremde ağlayan komutanı unutamıyor
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yardım için bölgeye koşan Niğdeli sağlıkçılar, yaşadıklarını unutamıyor.
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yoğun bakım hemşiresi ve UMKE gönüllüsü olan Sevgi Gökçegöz, Kahramanmaraş merkezli depremlerin şimdiye kadar gördüğü en büyük afet olduğunu söyledi. Geceki depremin ardından sabah bölgeye ilk giden ekiplerden birinde yer aldığını ifade eden Gökçegöz, ilk gün AFAD ve itfaiye gibi çalıştıklarını söyledi. Gökçegöz, ikinci depreme Kahramanmaraş’ta araçla hareket halindeyken yakalandıklarını aktararak, sağlam kalan binaların da yıkıldığını söyledi.
"Boynumu öyle bir sıkıyor ki, bırakmıyor"
Enkazda çalıştıkları 2 veya 3. gün arkadaşıyla dinlenmek için mola vermeyi planladıklarını anlatan Gökçegöz, "Bir bardak su içelim ağzımızın kuruluğu gitsin sonra devam edelim dedik. Su içmeye diye indik, 2 asker geldi yalvararak bizi zorla yukarı çıkarttı. Çok küçük bir delik açmışlar. Ama o deliğe sadece bir bayan sığabiliyor. Üzerimizdeki montları, her şeyi çıkarttık. Sürüne sürüne enkazdan içeri girdim. 3 yaşında bir çocuk, boynuma sarıldı. Bir şekilde çıktık dışarı. Arkadaşlara çocuğu vermeye çalışıyorum, zorluyorum. Çocuk o kadar korkmuş, tedirgin olmuş, boynumu öyle bir sıkıyor ki bırakmıyor. ’Anneni alacağım, beni bırak, tekrar seni alacağım’ dedim. Onu hiçbir zaman unutamıyorum. Sonra annesini de aldık. İkisi de çok şükür iyiydiler" dedi.
Asker hüngür hüngür ağladı
Acil tıp doktoru Mustafa Özçelik ise, UMKE ekibi olarak önemli görevler yaptıklarını dile getirerek, "Üçüncü gündü sanırım, bir enkaz alanında askeri personellerle çalışıyorduk ve o ekibin rütbeli bir komutanı vardı. Orada enkazdan vefat eden iki çocuk cenazesi çıkardık. Onu teslim ettikten sonra komutanımız ’Hocam bir iki dakika arabaya geçebilir miyiz?’ dedi. Kendisi de bayağı yapılı biriydi. Ben de bir rahatsızlığı var zannettim. Arabaya geçtik ve o kadar şey görmüş insan hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ardından hemen gözlerini sildi, ’Kusura bakmayın hocam, askerlerimizin beni böyle görmesini istemiyorum’ dedi. Sonra çalışmaya devam ettik" ifadelerini kullandı.
"Annesinin öldüğünü söyleyemedik, bayıldığını söyledik"
ATT personeli Mehmet Akif Taşel, ikinci depreme bir anne ve kızını kurtarmaya çalışırken enkaz altında yakalandıklarını belirterek, "Kıza önce annesinin vefat ettiğini söylemedik. ’Annen bayıldı, ilaç verdik, uyuyor’ dedik. Kız üstündeki molozu kaldırdıktan sonra annesinin cenazesini gördü ve ağlamaya başladı. Onu sakinleştirmeye çalıştık. Çıkaracağım sırada ’Akif abi annemin bilekliğini bana verir misin?’ dedi. Annesinin cenazesinden bilekliğini çıkardım, Sıla’ya taktım. Daha sonra Sıla’yı çıkardık. Gerekli tıbbi müdahalesini yapıp sivil araçla hastaneye gönderdik. Amcasına Sıla’yı yanına alabileceğini söyledim. Onlar ’Biz bakabiliriz. Allah razı olsun’ dedi. Bu olay beni çok etkiledi. Allah milletimize inşallah bunun tekrarını yaşatmasın. Çok zor bir durum. Eşim 3. çocuğumuza hamile ve düşük riski var. Hiç düşünmeden gittim deprem bölgesine. Oradaki çocuk cenazelerini, bebek cenazelerini çıkarmak insanı mental olarak daha çok vuran bir durum" diye konuştu.