Türkiye nin ilk fitoterapi merkezi Hem üretime katkı sağlıyor hem şifa dağıtıyor

Türkiye’nin ilk fitoterapi merkezi: Hem üretime katkı sağlıyor hem şifa dağıtıyor
Dünyada bitkisel ürünlere yönelim gittikçe artarken Türkiye’nin ilk fitoterapi merkezi olarak ifade edilen Fitoterapi Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Kartal, “Türkiye’de şöyle bir eksik var; tıbbi aromatik bitki, mesela doğru papatya nereden alınacak bu belli değil. En kaliteli bitkileri bizden edinebilirler, en çok rağbet gören; bir defa kudret narı, çörek otu yağımız. Doğru dozda doğru bitkiyi kullanırsanız hastalıklarını tedavi edebilirsiniz yoksa zarar da verebilir. Yolların kenarında açıkta satılıyor, o bitkileri kesinlikle almasınlar” dedi. Tüm dünyada bitkisel tedavilere olan ilginin gün geçtikçe arttığı ifade ediliyor. Türkiye’nin YÖK tarafından onaylı ilk fitoterapi(bitkilerle tedavi) merkezi olarak ifade edilen 7 yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katıldığı törenle açılan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Fitoterapi Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi de bu alanda önemli çalışmalar yürütüyor. FİTOMER tedavi amaçlı bitkisel ürünlerin kullanımı ile ilgili araştırmalar, bitkisel ürünlerin standardizasyonu, kalite kontrolleri ve ruhsatlandırma gibi birçok alanda uzman desteği sağlıyor. Şifalı bitkilerin üretimine yönelik çalışmalar gerçekleştiren uzmanlar, Türkiye’nin bitki türü açısından çok zengin bir floraya sahip olduğuna dikkat çekiyor. Merkezde yürütülen çalışmalar neticesinde oluşturulan SİDERİMİX adlı karışım ise ISIF’22 Uluslararası Buluş Fuarı’nda Ar-Ge Buluş kategorisinde gümüş madalya kazandı. Fitoterapi Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Kartal ve Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülaçtı Topçu oluşumun soğuk algınlığı, geçmeyen öksürük gibi birçok duruma karşı fayda sağladığına dikkat çekerken ürünün yaygın kullanıma geçmesi için çalışmaların sürdüğünü belirtti. “Yolların kenarında açıkta satılıyor, o bitkileri kesinlikle almasınlar” Merkeze ve yapılan çalışmalara ilişkin bilgiler veren FİTOMER Müdürü Prof. Dr. Murat Kartal, “2015 yılından beri bitkisel endüstrinin gelişmesi için gerekli çalışmaları yapıyoruz. Analiz, kalite kontrol kısmımız var, burada endüstri ürünleri nasıl daha iyi hale getirebilir, kalite konusunda yetiştiricilere, ham madde üreticilerine, son ürün üreticilere yardımcı oluyoruz. Büyük bir projemiz var; bu proje gerçekleştirildiği anda Türkiye’nin bitkisel alandaki endüstrisine inanılmaz katkımız olacak. Badem, susam yağımız, çörek otu, kantaron, kudret narı yağımız bunlar bütün aşamalarda kalite kontrolü yapılmış yağlarımız, vatandaşlarımız bunları internetten de alabiliyorlar. Türkiye’de şöyle bir eksik var; tıbbi aromatik bitki mesela doğru papatya nereden alınacak bu belli değil. İhtiyaç olması durumunda en az bir kilogram olmak şartıyla her bitkiyi temin edip satabiliyoruz. Bizim çiftliklerle anlaşmalarımız var. En kaliteli, doğru bitkileri fitoterapi merkezinden edinebilirler. En çok rağbet gören; bir defa kudret narı, çörek otu yağımız bir numara. Çünkü biz bütün analizleri yapıyoruz. Çörek otu yağında timokinon denen bir madde var. Bu olmadan o çörek otu yağının size faydalı olması mümkün değil. Türkiye’nin her yöresinden analiz için geliyorlar. Bitkisel ilaç hammaddesi üretebileceğimiz bir alanımız var. Türkiye’de aslında başka bir üniversitede yok. Bitkilerden ham maddeleri elde edip bu hammaddeleri kozmetik, gıda takviyesi endüstrisine satıyoruz. Yakında ilaç endüstrisine satmayı başaracağız. Bizim ürünleri alıp kendi eczanelerinde satanlar var. Doğru dozda doğru bitkiyi kullanırsanız hastalıklarını tedavi edebilirsiniz. Doğru ürünü kullanmazsanız sağlığınıza fayda etmeyebilir, zarar da verebilir. Yolların kenarında açıkta satılıyor o bitkileri kesinlikle almasınlar, toz giriyor bir takım böcek girebilir. Paketlenmiş ürünler daha doğru ürünler" ifadelerini kullandı. “Soğuk algınlığında, geçmeyen öksürükte başarılı bir ürün oluşturduk" Ödül alan karışımla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kartal: "Bir şurup haline dönüştürdük, soğuk algınlığında özellikle geçmeyen öksürükte, kuru öksürükte başarılı bir ürün oluşturduk ve bu da ödül aldı. Bundan sonraki aşama; bu ürünün geleneksel bitkisel tıbbi ürün dediğimiz bitkisel ilaca dönüştürülmesi, bunun çalışmalarına başladık. Kış gelirken bağışıklığımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Özellikle covid sürecinde de buna çok dikkat ettik. Soğuk algınlığına yakalanmamak, virüslerden korunmak için bir defa zerdeçalı çok iyi kullanmamız lazım. Kekik önemli bağışıklığımızı güçlendiren, sindirim sistemimizi düzenleyen bir bitki, kekik çayını kış döneminde günde 2-3 defa içmemiz lazım. Mürver meyvesini balla karıştırıp tüketmek sağlığımızı koruyabilir. Uzmanlara, hekiminize, eczacınıza danışmadan herhangi bir bitkisel gıda takviyesi, ilacı kullanmamak gerekiyor. Emine Erdoğan hanımefendi açmıştı bu merkezi hala destekleri devam ediyor” diye konuştu. “4 ekstrenin karışımı, soğuk algınlığına yönelik" Bitkisel ürün kullanımının dikkat edilmesi gereken bir nokta olduğuna dikkat çeken Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülaçtı Topçu, “YÖK tarafından onaylı ilk fitoterapi merkezi Türkiye’de bu bakımdan çok önemli. Hem bir eğitim hem hizmet yönü hem de doktorlarımıza fitoterapi eğitim veren Sağlık Bakanlığı onaylı ilk fitoterapi merkezi. İyi laboratuvar koşullarına göre hazırlanmamış ürün sağlığa zararlıdır tabi ki dolayısıyla GMP (İyi Üretim Uygulamaları) kurallarına uygun ürün hazırlıyoruz. Danışanlar, ürün, bir ekstre, bir sabit yağ ya da uçucu yağ yapılmasını istiyorsa onları hazırlıyoruz. Avrupa standartlarında ürün hazırlıyoruz. Bazen firmalar kendileri hazırlıyor, ürünleri bize gönderiliyor. Biz eksiklerini anlatıyoruz. Geçen sene de zeytinyağıyla ilgili bir ödül almıştık. Bu sene de yine SİDERİMİX ürünümüzle ödül aldık, bu da bir karışım. 4 ekstrenin karışımı, soğuk algınlığına yönelik hatta 2 yaşından büyük çocuklar dahil kullanabiliyor. Hem boğazı yumuşatıcı, soğuk algınlıklarında öksürük kesici özellikleriyle kayda değer bir fitoterapatik ürün. Burada gümüş madalya aldık. Dağdan, bayırdan toplanan ürünlerle halka sunulan bir formülasyon tehlikeli. Çünkü bu toplanırken her şeyle, farklı otlarla ya da bir bitkinin farklı türleriyle karışmış olabiliyor. Tarladan başlayan bir titizlik lazım” dedi.