Uluslararası Medya Enformasyon Derneği, ‘Medyada nefret söylemi araştırması sonucunu yayımladı

Uluslararası Medya Enformasyon Derneği, ‘Medyada nefret söylemi’ araştırması sonucunu yayımladı
Uluslararası Medya Enformasyon Derneği, ‘Medyada nefret söylemi’ kamuoyu araştırmasının sonuçlarını yayımladı. Uluslararası Medya Enformasyon Derneği, ‘Medyada nefret söylemi’ kamuoyu araştırması gerçekleştirdi. Yapılan araştırmaların sonuçlarını yayımlayan Uluslararası Medya Enformasyon Derneği, nefret söylemi belirli bir kişi veya gruba yöneltilmiş olumsuz yazı ve yorumlar olduğu belirtildi. Nefret söylemi; kişileri ya da toplulukları düşmanca hedef alabilen ve toplumsal barışı bozabilecek düzeyde bir söylem türü olduğu açıklanan araştırmada şu ifadelere yer verildi: “Toplumda insanları ayrıştırıcı davranışlar, etnik kimliği, dini inancı, konuştuğu dili ve ekonomik durumu gibi özellikleri üzerinden yabancılaşmaya ve nefrete dönüşmektedir. Günümüzde gelişen teknoloji ile beraber haberlerin topluma ulaşma hızı artmış ve medyanın toplumu etkilemesi daha da kolaylaşmıştır. Artık sanal ve dijital bir dünya var. Bu dünyada kullanıcılar gördükleri her şeye tepki vermeye başladı. Medyanın haberleri yansıtma şekli, olaylar karşısında bireylerin tepkilerini ve bakış açılarını şekillendirmektedir. Bir kimseye, bir şeye duyulan olumsuz duygu olarak bilinen nefret; medyada nefret söylemi adı altında herhangi bir kişi tarafından üretilebilmekte ve kimi zaman nefret suçunun işlenmesinde ilk kritik aşama olabilmektedir. Araştırma sonuçları ile her birey için yaşanılabilir, özgür, demokratik ve kaostan uzak bir toplum inşa edebilmek adına nefret söylemiyle mücadelenin bütün toplumun ortak sorunu olduğu görülmektedir. Yeni medyanın son yıllarda hayatımıza girmesiyle birlikte ifade özgürlüğü ile nefret söylemi arasında bulunan ince çizgi giderek aşılmaya başlanmıştır“. Dünyada ve Türkiye’de, medyada yer bulan nefret söylemlerinin fiziksel saldırı, cinayet gibi birçok alanda nefret suçuyla sonuçlanan örneklerini görmek mümkün olduğu belirtilen araştırmada, “En iyi medya ortamında her şeyden önce aktif şekilde dolaşan nefret söyleminin ortaya çıkış nedenlerinin ve koşullarının araştırılması; yeni medya kullanıcıları da dahil herkese nefret söylemiyle ilgili farkındalık kazandırılması gerekmektedir. Çalışmamızda ulaştığımız 605 kişinin verdiği cevaplara göre medyada nefret söylemi hakkında çoğunlukla bireylerin bir fikri vardır. Bireyler, haber bültenlerini takip etmekte ve televizyonun hem insan ilişkilerinde etkisi olduğunu hem de algılarımızı değiştirdiğini ve deneyimlerimizi düzenlediğini düşünmektedir. Nefret söylemlerinin fikir özgürlüğüyle ilişkisi olmadığı ve toplumsal barış açısından güvenlik tehdidi oluşturduğu sonucuna da varılmıştır. Araştırmamıza göre nefret söylemi birçok ülkenin de ortak sorunu haline gelmiştir. Anket sonuçlarına bakıldığında etnik kimliği hedef alan içeriklerin medyada çok fazla yer aldığı görülmektedir. Kişilerin kimliğini hedef alan bu içerikler, ötekileştirme temelli söylemlerdir. Etnik kökene dayalı ve ırkçı söylem sadece bizim ülkemizde değil birçok ülkede de sorun olarak görülmektedir. Bu söylemler; eşit hak ve özgürlüğe aykırı olup, toplumsal barışı engellemektedir. Medyada Nefret Söylemi odaklı sistematik medya izleme çalışması kapsamında, tüm ulusal gazeteler ve yerel gazeteler önceden belirlenen anahtar kelimeler üzerinden taranmalı ve bu anahtar kelimeleri içeren haber ve köşe yazılarında nefret söylemi içeren bilgiler ve yazılar tespit edilmelidir” denildi.