Uzmanlardan Ramazan Bayramı nda beslenme önerileri
Uzmanlardan Ramazan Bayramı’nda beslenme önerileri
Lokman Hekim Van Hastanesi Diyetisyeni Funda Budak, Ramazan ayında dengeli beslenmenin önemine değinerek, vatandaşlara tavsiyelerde bulundu.
Ramazan ayında yaklaşık 16 saat oruçlu olunacağını belirten uzmanlar, sahura kalkmanın ve iftardan sonra spor yapmanın insan sağlığı açısından çok önemli olduğunu belirttiler. Oruç tutmanın İslam dininin farzlarından biri olduğunu belirten Lokman Hekim Van Hastanesi Diyetisyeni Funda Budak, bu farzı yerine getiren vatandaşların sağlığına da dikkat etmesi gerektiğini söyledi. Bir ay kadar süren bu sürede, beslenmenin daha çok dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Budak, “Uzun süreli açlık sonucu birden ve fazla yemek yemek, beraberinde bir çok sorunu da ortaya çıkaracaktır. Zira yapılan çalışmalar, açlık sonrası hızlı ve fazla yemek yemenin kalp krizi riskini arttırdığını göstermiştir. Çünkü uzun süren açlık sonrası metabolizma az enerji harcar. Vücut hareketlerinde yavaşlama oluşur ve bazal metabolizma hızı düşer. Bu nedenle Ramazan ayında doğru beslenme programı uygulanmazsa, kilo alma kaçınılmaz olur ki; oruç tutanların ortak sorunu “çok fazla yedim hazmedemiyorum" ya da "Ramazan süresince çok fazla kilo aldım" oluyor. Bu çerçevede Ramazan ayını küçük püf noktaları ile sorunsuz geçirmemiz mümkündür” dedi.
Genelde 5 ya da 6 öğün olan beslenme sayısının Ramazan ayında 2 ya da 3 öğüne düştüğünü belirten Budak, “Bunun sonucunda kişilerin beslenme şekilleri de değişmiş olur. Bu mübarek ayda öğünlerimiz 4 ya da 5 olacak şekilde düzenlenmelidir. Sahursuz bir Ramazan düşünülemez. Mutlaka sahura kalkılmalıdır. Zira açlık zamanı uzar ve bunun sonucunda hem kan şekerinde problemler oluşur hem de açlık hissinin daha çok artması ile iftarda tıka basa yeme durumu meydana gelir” ifadelerini kullandı.
Sahurda hafif bir kahvaltının en ideal beslenme olduğunu vurgulayan Budak, “Sahurda çay ya da süt, peynir, zeytin, domates, salatalık, birkaç ceviz içi, yumurta, kepekli ekmekten oluşan hafif bir kahvaltı, en ideal olanıdır. İftarda birden karın doyurmak sakıncalıdır. Mutlaka yemek araları verilmelidir. İftarı bir bardak su, yanında bir zeytin ya da hurma ile açtıktan sonra bir kase çorba içip 15 dakika kadar beklenilmelidir. Sonuçta tokluk merkezimiz bu süreç içerisinde uyarılacaktır. 15 dakika sonra ana yemek ( ızgara et, köfte, tavuk, kuru baklagil, etli ya da etsiz sebze yemekleri, pilav, makarna, erişte, salata, yoğurt, ayran, cacık gibi besinlerden oluşan yemekler daha idealdir. Bunlar küçük porsiyonlar halinde tüketilebilir. Ekmeğin mutlaka kepekli ekmek olmasına özen gösterilmelidir. Lif oranı zengin besinlerin tüketimi ile konstipasyon (kabızlık) problemi de önlenmiş olur. Yine midenin tıka basa doldurulmamasına özen gösterilmelidir.Yemekler iyi çiğnenerek yavaş yavaş yenmelidir. Bu öğünden sonra da bir buçuk saatlik bir öğün arası verilmelidir” diye konuştu.
Açıklamasında iftar sofralarının vazgeçilmezi olan tatlılara da değinen Budak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Baklava, şöbiyet, sargı burma, kadayıf gibi ağır hamur tatlıları yerine sütlaç, güllaç, komposto, puding , muhallebi gibi hafif tatlılar tercih edilmelidir. Tercihen bu tatlıların yapımında yapay tatlandırıcılardan faydalanılabilinir. Ana yemek tüketiminden bir bucuk saat geçtikten sonra üçüncü öğünümüz hafif bir sütlü tatlı ya da meyve yiyerek geçirilebilir.
Ramazan ayında su tüketimi de oldukça özen gösterilmesi gereken diğer bir durumdur. Gün içindeki su kaybını mutlaka sahurda ve iftar sonrası bol bol su içerek telafi etmek gerekir. Bunun yanında hipoglisemi ve diyabet hastalığı gibi uzun süre aç kalması sakıncalı olan hastalar, karaciğer yetmezliği, böbrek hastalığı, psikolojik bozukluklar, akli dengesizlikler, hipertansiyon, gelişme çağındaki çocuklar, gebe ve emziren annelerin oruç tutmaları risk teşkil ediyor.”