Yenidoğanda yoğun bakım sürecini uzmanı anlattı
Yenidoğanda yoğun bakım sürecini uzmanı anlattı
“Yenidoğan çetesi” operasyonu tüm Türkiye’yi sarsarken yenidoğanlarda yoğun bakım süreçlerine ilişkin bilgi veren Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Uzmanı Dr. Gülşen Acar, “Hastanenin fiziki alt yapısı ve teknolojik donanımının yeterli olması gerekir. Kuvözün ısısı, nemine kadar her bebeğin haftası, klinik tanısı, durumuna göre tedavi planı da değişiklik gösteriyor. Hem vicdani sorumluluğumuz gereği hem mesleki sorumluluk adına en az aileleri kadar titiz davranmaya çalışıyoruz çünkü bebekler bize bir emanet” dedi.
Yeni doğan çetesi operasyonu tüm Türkiye’yi sarsarken olay sonrası yenidoğanlarda yoğun bakım süreci de gündeme geldi. Dünya gözü açan bebeklerden kimi erken doğan kimi ise riskli gebelikler ya da doğum sırasında gelişen problemler nedeniyle yoğun bakıma alınarak tedavileri gerçekleştirilirken uzmanlar da bu sürece ilişkin bilgi verdi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan (Neonatoloji) Bölümü’nden Uzm. Dr. Gülşen Acar da yenidoğanda yoğun bakım işleyişine ilişkin konuştu. Uzm. Dr. Acar, ekiplerin miniklerin yaşama tutunması için 7/24 kesintisiz takip yaptıklarını, yüksek riskli bebeklere yönelik çeşitli tedaviler gerçekleştirdiklerini ve kimi bebeklerin "İzolasyon alanı" olarak adlandırılan noktalarda izlendiğini aktardı. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı. Dr. Burcu Bursal ise enfeksiyon süreçlerine ilişkin bilgi verirken dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
“Birçok branşın iş birliği ve teknolojik donanımla bebekleri takip ediyoruz”
Yenidoğan bebeklerde süreçlere yönelik konuşan Uzm. Dr. Gülşen Acar, “Yenidoğan yoğun bakım üniteleri, doğumdan sonra ilk 28 gündeki hasta bebeklerin tedavi edildiği hastanelerin en kritik ünitelerinden biridir. Biz yenidoğan bebeklerin özellikle de erken dönemde solunum problemlerini, enfeksiyonları, çok küçük doğmuş; prematüre bebekleri özel cihazlarla, özel tedavi yöntemleri ve özel bir ekiple takip ederek tedavilerini gerçekleştiriyoruz. 30 kuvöz, 12 yataklı yenidoğan servisi olmak üzere toplam 42 yatak kapasitesiyle yenidoğan yoğun bakım ünitemiz mevcut. Özellikle 3 ve 4’ncü düzey yenidoğan yoğun bakım kısmında çok riskli bebeklerin takibini yapmaktayız. Tabi ki bu riskli bebeklerin takibinin yapılması için hastanenin fiziki alt yapısı ve teknolojik donanımının yeterli olması gerekir, bu bir zorunluluktur. İleri düzeyde yenidoğan tedavi basamaklarını uygulayabilmekteyiz, bir ekip çalışması olarak yapıyoruz. Hastanemizde bulunan çocuk cerrahisi, kardiyoloji, beyin cerrahisi, göz hastalıkları, çocuk radyolojisi uzmanımız ve diğer ilgili birçok yan dalların iş birliğiyle ve tabi ki teknolojik donanımın bize verdiği avantajla birçok bebeğimize fayda sağlamayı amaçlıyoruz. Bunu sağladığımız zaman ekstra mutluluk ve gurur vermekte. Bebeğin daha doğumhaneden transportu esnasında bile o uygun ısı ve nem dengesi o andan itibaren sağlanmaya çalışılıyor” dedi.
“Bebeğin haftası, klinik tanısına göre tedavi değişiklik gösteriyor”
“Hemşire arkadaşlarımız da yenidoğan yoğun bakım ünitesinde çalışmadan önce çok ciddi eğitimlerden geçiyorlar” diyen Uzm. Dr. Acar, “O yüzden haftasına, bebeğin klinik durumuna göre hep dengeli bir şekilde bakım sağlanıyor. Bütün tedavileri de bebeğin özelinde veriyoruz. İhtiyacı ve gerektiği kadar vermeye özen gösteriyoruz. Kesintisiz, düzenli, oldukça muntazam bir destek sağlanabilmekte. İleri derecede prematüre olan, çok düşük doğum ağırlıklı bir bebeğin yaklaşımıyla 1’inci düzey yatırmış olduğumuz, yeni doğan sarılığı olan, daha stabil bir bebeğin yaklaşımı çok farklılık gösteriyor. Yatış anından itibaren ailelere de bebeğin klinik durumuna göre çok ayrıntılı bilgi veriyoruz. Kuvözün ısı, nemine kadar her bebeğin haftası, klinik tanısı, durumuna göre tedavi planı da değişiklik gösteriyor. Hem vicdani sorumluluğumuz gereği hem mesleki sorumluluk adına en az aileleri kadar titiz davranmaya çalışıyoruz çünkü bebekler bize bir emanet. Enfeksiyon riskine karşı bazen bazı sınırlamalar getiriyoruz, özellikle 3,4’üncü düzeyde yatan bebekler için ziyaret saatlerini daha sınırlı tutuyoruz, bunun bebeğin faydası için olduğunu ayrıntılı olarak ailelere aktarıyoruz, her gün düzenli olarak ailelere bilgi veriliyor. İş zaten daha hamilelik sürecinde başlıyor, kadın doğum takibinin düzenli yapılmasıyla beraber başlıyor, ailelerin bilinçli olması çok önemli” şeklinde konuştu.
“Yeni doğanlar çok hassas bir popülasyon”
Bebeklerde ateş, emme bozukluğu gibi durumlara yönelik konuşan Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı. Dr. Burcu Bursal, antibiyotik kullanımının zamanında ve uygun tanıda çok önemli işlevler gördüğünü belirtti. Gereksiz yere antibiyotik kullanılmaması gerektiğini aktaran Uzm. Dr. Bursal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Antibiyotikleri kullanmamız gereken zamanda gerekli, uygun tanılarda, uygun dozda ve sürede kullanmak çok önemli. Sağlık Bakanlığı’mızın da bu konuda çalışmaları var. Hastanemizde yenidoğan, çocuk yoğum bakım hepsiyle birlikte çok güzel bir iş birliği içindeyiz. Yenidoğanlar çok hassas bir popülasyon, bir enfeksiyonu olan yenidoğanı düzgün bir antibiyotikle tedavi etmezsek ciddi sonuçlara yol açabilir. Her türlü teknolojik aletimiz ve olanağımız, kültür laboratuvarımız mevcut. Yenidoğan emmiyorsa çok dikkatli olmak lazım, emme refkleksi çok önemli. Annenin bebeğin huzursuz olduğunu söylemesi, ateşinin olması, hastaneye başvurduğundaki fizik muayene bulguları çok çok önemli. Bir yenidoğanda emme bozukluğuna eşlik eden ateş varsa ya da vücudunda döküntüler varsa mutlaka bir hekime başvurmak gerekir. Hasta olduğunu düşündükleri bebekleri mutlaka hastaneye getirmeleri lazım. Antibiyotiklere başlamadan etkeni belirlemek için kültür dediğimiz tahliller alıyoruz, bizim için çok yol gösterici oluyor”