Zemin değil, ihmaller yıkıyor

Zemin değil, ihmaller yıkıyor
İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerde enkaza dönen çok sayıda binanın proje, malzeme ve uygulama hataları nedeniyle yıkıldığını söyledi. Prof. Dr. Kozanoğlu, “Maalesef bilinçlenmiyoruz, kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçmiyoruz. Duvarı yıkıp cam takarsan, estetik görünsün diye binaya izinsiz eklemeler yaparsan, maliyet düşsün diye gerekli malzemeyi kullanmazsan, bina yeni de olsa depreme dayanmaz. Binanın yaşı değil, nasıl yapıldığı önemli; ayrıca zeminin kötü olması, yıkıma bahane olamaz” dedi. Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 şehrimizde büyük yıkıma yol açan 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem, binlerce kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı. Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketinde yeni binaların dahi çökmesi, özellikle inşaat aşamasında yapılan hataları ve yapı güvenliği konusunu yeniden gündeme getirdi. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, yıkılan binalarla ilgili dikkat çekici değerlendirmeler yaparak, şöyle konuştu: “Deprem, maalesef acı yüzünü yine gösterdi. Kaybettiğimiz binlerce vatandaşın acısı yüreğimizde. Deprem; bina yapımında yaptığımız yanlışları, ihmalleri maalesef affetmedi. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; zemine göre proje hazırlayıp doğru bir şekilde uygularsanız, binanız depreme dayanır. Zeminin kötü olması, binanın yıkılışına bahane olamaz. Günümüzde 15 katlı gemi yapıyoruz ve suyun üstüne koyuyoruz; çünkü suyu çok iyi biliyoruz. Binanın yapılışında 3 kilit nokta var. Bunlar; doğru proje, doğru malzeme, doğru işçilik. Bunlardan biri bile aksarsa, bina depremde hasar alabiliyor. Maalesef kötü alışkanlıklarımız da mevcut. ‘Duvar taşıyıcı değil’ diyerek zemin katları dükkan, market yapıyoruz. Duvarı kırıp cam takıyoruz. Bu durum binanın sistematiğini bozar, deprem anındaki dayanım gücünü azaltır. Binada yumuşak kat dediğimiz duruma yol açar. Yıkılan binalara bakınca bu noktada birçok ihmali görüyoruz.” ‘Yeni bina kolay kolay yıkılmaz’ algısının da bu depremde çöktüğünü belirten Prof. Dr. Kozanoğlu, “Halk arasında doğru bilinen ilk yanlış, düşük katlı binanın daha güvenli olduğu görüşü. Yok böyle bir şey. Böyle bir genelleme yapmamız mümkün değil. Deprem öyle bir frekansta gelir ki, yüksek katlı binaların hepsi ayakta kalırken düşük katlı binalar yıkılır. Bir diğer hata ise 20-25 yılı aşkın her binanın riskli olduğu görüşü. Bu da kesinlikle doğru değil. Bırakın 30 yılı, 100 sene dahi betonarme bina için çok eski değil. Eğer üretim sırasında doğru beton bakımı yaparsanız, binayı da zaten doğru zemin etüdü ve kaliteli malzeme ile inşa ederseniz, 100 yıllık bina dahi risk teşkil etmez. Bu depremde de eski olan birçok binanın ayakta durduğunu gördük. Projeyi tam olarak uygulamazsanız, betonu doğru dökmezseniz, bina genç de olsa sizi kurtarmıyor. Gördüğüm o ki binalardaki bitişik nizam hataları da yıkımlara neden oluyor. Artık ezberleri bırakıp gerçeğe odaklanmalıyız” diye konuştu. Prof. Dr. Kozanoğlu, şöyle devam etti: “Depremin oluşturacağı hasarları önlemek bizim elimizde. Bina yapımı ciddi, hayati bir iştir. Dünyanın en iyi deprem yönetmeliklerinden birine sahibiz; ama uygulamada hatalar yapılabiliyor. Artık bina yapımını önemsemeliyiz, yaptığımız hatalar canlarımızı yitirmemize neden oluyor. Bina güvenliği, can güvenliği demektir. Halkımızdaki bilinç düzeyini artırmalıyız; eğitimler vermeli, durumun önemini aktarmalıyız. ‘Kolonla oynayan, canıyla oynar’ diye söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Hala binalarda kolonların kesildiğini duyuyoruz. Artık bunlara son vermeliyiz.”