Zeytinburnun’da alev alev yanan tarihi fırının restorasyonunun yüzde 95’i tamamlandı
Zeytinburnun’da alev alev yanan tarihi fırının restorasyonunun yüzde 95’i tamamlandı
Zeytinburnu’nda 2022 yılının Eylül ayında alev alev yanan tarihi fırının restorasyonunun yüzde 95’i tamamlandı. Harabeye dönen fırın, ekmek satışıyla halka hizmet vermeye başladı. Misafirlerini kafe bölümünde ağırlamak için tefrişleri ve iç dizaynı devam eden tarihi fırın havadan görüntülendi.
Zeytinburnu’nda 2022 yılının Eylül ayında çıkan yangında ağır hasar gören Tarihi Merkezefendi Fırını kullanılamaz hale gelmişti. Harabeye dönen Osmanlı dönemi yapısı tarihi fırın Zeytinburnu Belediyesi tarafından 2015 yılında restore edilerek halka hizmete açılmıştı. Çıkan yangınla küle dönen fırın için belediye 8 ay önce restorasyona başlamıştı. Aslına uygun olarak planlaması yapılan fırının restorasyonunun yüzde 95’i tamamlandı. Tarihi fırında ekmek satışı yapılmaya başlanırken misafirleri kafe bölümünde ağırlamak için tefrişler ve iç dizayn hazırlıkları devam ediyor. Küllerinden yeniden doğan tarihi yapının son hali havadan görüntülendi.
“Geçmişteki yapı taşlarını yeniden kullanarak aslında küllerinden doğmasını sağladık”
Merkezefendi fırının tarihini ve restorasyon sürecini anlatan Restorasyon Uzmanı Olcay Aydemir, “Bildiğiniz üzere fırınımız 2022 Eylül ayında bir yangın geçirdi. Bu yangınla birlikte yapımız yeniden yapıldı. Restorasyon literatüründe rekonstrüksiyon diyoruz. Yeniden bir yapım sürecine girildi ancak bu süreçte geçmişteki yapı taşlarını yeniden kullanarak aslında küllerinden doğmasını sağladık. Yaklaşık 8 ay sonra yapımıza nihayet kavuştuk. Zeytinburnu Merkezefendi Fırını aslında bu bölgede özgünlüğünü korumuş iki fırından bir tanesidir. Biliyorsunuz Osmanlı döneminde çok fazla fırınlar vardı. İşte imaret fırınları, askeri fırınlar, saray fırınları bir de halka hizmet eden fırınlar bulunuyordu. Bu anlamda bizim için çok kıymetli çünkü özgün mimarisiyle birlikte biz geleneksel buğdayımızla yeniden ekmek üretiyoruz. Koruma sürecinde biz özgün işlevini devam etmesini çok önemsiyoruz. Bu anlamda da bizim için çok kıymetli. 19. Yüzyılda ekmek önemli, devlet bu konuya çok önem veriyor. Hakikaten temel gıdalarımızdan bir tanesi dolayısıyla geçmişten günümüze hem o geleneksel ekmeğimizi üretmek hem de mimarisiyle İstanbullulara hizmet etmekten çok mutluluk duyuyoruz. Tabii ki yangın yapılar için çok önemli bu da bizim için önemli bir parametreydi. Dolayısıyla bugün küllerinden doğan yapımız da biraz depreme dönük yani ahşap malzemeyi biraz daha azalttık. Çünkü daha önce malzemelerimiz ve katlarımız ahşaptı bunu da Koruma Kurulu ile birlikte karar vererek volta döşemeye dönüştürüp biraz daha yangın risklerini azaltmak istedik. Bir tek değişikliğimiz bu oldu onun dışında bütün özgün mimarisiyle bugün bizimle buluştu. Fırınımızda artık ekmek üretim aşamasına geldik yüzde 95’i bitti. Misafir ağırlamak için tefrişlerimiz ve iç dizaynımız devam ediyor. Yakın gelecekte burada misafirlerimizi de ağırlamaya başlayacağız ama ekmek satışımız başladı. Bütün bu koruma sürecinde ekmek üretimimizin başlamasıyla birlikte yapımızın yüzde 95’i tamamlandı” dedi.
“Endüstriyel maya yerine kullandığımız ekşi maya 130 yıldan bu yana kendini yeniliyor”
Ekmeklerin yapılışına ilişkin bilgi veren ve fırında satışını yaptıkları ürünleri aktaran Zeytinburnu Belediyesi Tarihi Merkezefendi Fırını ustası Umut Bayram, “Burada size kısaca yaptığımız ekmeklerden bahsedeceğim. Eylül ayında talihsiz bir kaza yaşamıştık. Kurban Bayramı’nda aktif olarak çalışmaya ve ürünlerimizi çıkarmaya başladık. Burada has buğday ekmeği, zerdeçallı has buğday ekmeği ve antik siyez ekmeği yapıyoruz. Has buğday ekmeğimizde 3 çeşit un var. Organik çavdar, buğday ve beyaz un kullanıyoruz. Hiçbir ekmeğimizde endüstriyel maya kullanmıyoruz. Yaklaşık 16 saat soğuk fermantasyon sürecimiz var. Ekmeğimizde endüstriyel maya yerine kullandığımız ekşi maya 130 yıldan bu yana kendini yenileyerek gelen bir mayadır. Sürekli olarak o mayayı kullanıyoruz. Bir de zerdeçallı has buğday ekmeğimiz var. Bunda da yine beyaz un, organik tam buğday ve çavdar unu kullanıyoruz. İçinde bir de zerdeçal var. Bir diğer ekmeğimiz olan antik siyez ekmeğidir. 12 bin yıllık ata tohumundan üretiyoruz. Bunda kesinlikle beyaz un yok. Tamamen siyez buğdayından yapıyoruz. Bu ekmeklerimizin buğdaylarının yağ ve şeker oranları düşük olduğu için kolesterol ve şeker hastalıklarının iyileşmesinde fayda sağlar. Denge de tutar. Onun haricinde yaptığımız kuru pastalarımız var. Tereyağlı, tahin pekmez, toz fındık ve cevizden üretiliyor. Yine yanında tereyağlı kuru pastamız var. İstanbul simidi, çatalı ve tereyağlı poğaçalarımız bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.