AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: Irak’taki ve Suriye’deki bütün uzantılarla terör örgütü silah bırakmalıdır

28 Şubat 2025 18:47

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: "Irak’taki ve Suriye’deki bütün uzantılarla terör örgütü silah bırakmalıdır"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik:  Irak’taki ve Suriye’deki bütün uzantılarla terör örgütü silah bırakmalıdır 
?v=1
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İmralı’dan gelen "silah bırak" çağrısına ilişkin, "PKK-YPG-SGD hangi adla olursa olsun Irak’taki ve Suriye’deki bütün unsurları ve bütün uzantılarla terör örgütü silah bırakmalıdır ve kendi kendisini feshetmelidir. Burada devletin nitelikleri ile ilgili bir pazarlık söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin devletinin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir al-ver süreci kesinlikle söz konusu değildir" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul İl Başkanlığı binasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamasında Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakan olduğu dönemde imzasının bulunduğu 28 Şubat dönemine ilişkin yasakların kaldırıldığı belgeyi de gösterdi.
Konuşmasının başında 28 Şubat Darbesi’nin 28. yıl dönümüne ilişkin konuşan Çelik, "Bugün, Türk siyasi tarihinin karanlık tarihlerinden birinin 28 Şubat’ın yıldönümü. 28 Şubat’ın bir kere daha hafızamızı tazeliyoruz. Milletimiz değerlerine düşmanlık eden her türlü girişimi tarihin çöplüğüne gitmesinin mukadder olduğunun altını çiziyoruz. Bu belge Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakan olarak imzasını taşıyor. Verdiği o büyük mücadelenin sonunda Sayın Cumhurbaşkanımız, başbakan olarak 28 Şubat’ı hayata geçiren bütün genelge, talimatlar, eylem planı, tüm o karanlık belgeleri büyük mücadelenin arkasından bu imzayla bertaraf etmiştir. Bu imza Başbakan olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası. Ama bu imza aynı zamanda milletimizin demokrasi mücadelesinin mührü" dedi.

"Bugün geldiğimiz noktada artık Terörsüz Türkiye hedefine ulaşma zamanı olduğunu ifade ediyoruz"
İmralı’dan gelen "silah bırak" çağrısı üzerine konuşan Ömer Çelik, "Dünden itibaren beri gündemdeki konu PKK terör örgütünün silahları bırakması, feshedilmesi, lağvedilmesiyle ilgili gündem. Sayın Cumhurbaşkanımızın, başbakan olduğu dönemden itibaren milletimizin üzerindeki yasakların kalkması, milletimizin üzerine kurulmuş vesayet tuzaklarının ortadan kaldırılması, vatandaşlarımızın kimliklerinin, hak ve hürriyetlerinin baskı altına alınması karşısında ortaya koyduğu iradenin sembol niteliğinde konuşmaları vardır. Bundan bir tanesi 12 Ağustos 2005’te Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Diyarbakır’da yapılan bir konuşmadır. Sayın Cumhurbaşkanımız Başkan olarak 12 Ağustos 2005’te Diyarbakır’da yaptığı konuşmada ’Türkiye ne kadar İstanbul ise ne kadar Konya ise Samsun ve Erzurum ise o kadar Diyarbakır’dır. Bu ülkenin her yerinin, her renginin, her sesinin, her kokusunun farklı bir lezzeti vardır. Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur" diye ifade etmişlerdir. Bu son derece tarihi bir konuşmadır. Burada Kürt sorunu bu milletin bir parçası değil hepsinin sorunudur ifadesi son derece önemli ve stratejik bir ifadedir. Bu ifade meseleyi sadece bir etnik mesele olarak ele almamakta, meselelerin çözümünün Türkiye’nin bütününü ilgilendiren bir demokrasi meselesi olduğunu ifade etmektedir. Bu ifadeden sonra Sayın Cumhurbaşkanı Kürt sorunu benim sorunumdur demiştir. Yasakların kaldırılması için büyük bir mücadele vermiştir. Aynı iradeyi başörtüsü meselesi sadece bir kesimin değil bu milletin tamamının sorunudur diyerek göstermiştir. Alevi canlarımızın karşı karşıya olduğu yasaklar karşısında da bu sadece bir kesimin sorunu değil tüm Türkiye’nin sorunudur diyerek bakmıştır. Türkiye meselelerinin çözümü için ortaya koyduğu irade genel demokratikleşme perspektifi, hukuk devletinin niteliklerinin yükselmesi, vesayet süreçlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bugün geldiğimiz noktada artık Terörsüz Türkiye hedefine ulaşma zamanı olduğunu ifade ediyoruz" dedi.

"Irak’taki ve Suriye’deki bütün unsurları ve bütün uzantılarla terör örgütü silah bırakmalıdır ve kendi kendisini feshetmelidir"
Hedefin terörsüz Türkiye olduğunu söyleyen Çelik, "Cumhurbaşkanımızın iç cephe güçlendirme çağrısından sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, bütün Ortadoğu’da başlayan karanlık süreçlere karşı, yeni bir bütün bu dalgayı göğüsleyecek ve bölgede kardeşliği artıracak Türkiye’nin içinde de iç cepheyi güçlendirecek yeni bir mesaj, yeni bir davet, yeni bir çağrı olarak ortaya çıkmıştır. Bunun esası terörsüz Türkiye hedefine ulaşmaktır. Türkiye Yüzyılı’nda ortaya konulan başlangıç iradesinden bir tanesi budur. Bu çerçevede terör örgütünün silahları bırakması ve terör örgütünün tamamen feshedilmesi esastır. Türkiye jeopolitik gerçeklerine uygun bölge değerlerine uygun bir kardeşlik siyasetini bir çağrı olarak bir irade olarak ortaya koymuştur. Bu çerçevede PKK-YPG-SGD hangi adla olursa olsun Irak’taki ve Suriye’deki bütün unsurları ve bütün uzantılarla terör örgütü silah bırakmalıdır ve kendi kendisini feshetmelidir. Dünden beri bir tartışma yapılıyor. Türkiye’nin çağrısını birileri sadece Irak meselesiyle bağlantılı olarak indirgemeci bir yaklaşımla ele almaya çalışıyorlar. Hayır terör örgütü dediğimizde Irak’taki ve Suriye’deki tüm unsurlarıyla PKK-YPG-SGD hangi adla olursa olsun bu terör örgütünün bütün unsurlarıyla tasfiyesinin esas olduğunu ifade ediyoruz. Etnik kimlik olarak kendisini Türk olarak adlandıran Kürt olarak adlandıran Arap olarak adlandıran, mezhebi olarak Alevi, Sünni olarak adlandıran vatandaşlarımızın olması demokrasi içerisinde doğaldır. Adlarımızın farklı olması doğaldır ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ortaya çıkan çağrı bu iradenin ürünüdür. Adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadının Türkiye Cumhuriyeti olduğunun iradesini vatandaşlarımız arasında da bir kere daha pekiştirmek üzere ortaya koyulmuştur" diye konuştu.

"Burada devletin nitelikleri ile ilgili bir pazarlık söz konusu değildir"
Bölgede birilerinin terör örgütleri vasıtasıyla Kürt, Arap ve Türkmenler üzerinde birtakım emperyalist projeleri hayata geçirmek üzere birtakım baskılar oluşturduğunu ve onları terör örgütlerinin kucağına doğru ittiğini net bir şekilde gördüklerinin altını çizen Çelik, "Şunu net bir şekilde söylüyoruz; hiçbir emperyalist projenin terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirilmesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti müsaade etmeyecektir. Burada şimdiye kadar bu terör devletçiklerini kurmakla ilgili projelere karşı Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı gibi harekatlarla, Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ iradesini ortaya koyduk. Bu irade en güçlü şekilde ayaktadır. Burada şunu da görüyoruz; yakın bölgemizde, komşularımızın olduğu topraklarda Kürt, Arap ve Türkmen kardeşlerimize silah çeken birisi olursa ya da onları terör örgütlerinin kucağına atarlarsa karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni bulacaktır. Kürt kardeşlerimize silah çekenler karşısında bizleri bulacaktır. Kürt kardeşlerimizin refahı ve güveni Türkiye Cumhuriyeti’nin garantisi altındadır. O sebepler Irak ve Suriye’de Kürt, Arap ve Türkmen, Alevi, Sünni gibi hangi mezhepler olursa olsun, bütün unsurlar için bir kardeşlik siyaseti Türkiye Cumhuriyeti tarafından yürürlüktedir. Bu iradenin arkasında Türkiye Cumhuriyeti’nin binlerce yıllık devlet aklı, tarih bilinci ve coğrafya şuuru vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet aklının devlet aklının, tarih bilincinin ve coğrafya şuurunun ortaya koyduğu şey, bütün karanlık ve soykırımcı siyasetçilere bütün kara propagandaya karşı ayakla tutmakla ilgilidir. Dolayısıyla şöyle bir konu da dile getiriliyor; devlet bir pazarlık sürecine girer mi? Bir kere daha ifade ettik ki; burada devletin nitelikleri ile ilgili bir pazarlık söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin devletinin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir al-ver süreci kesinlikle söz konusu değildir. Devletlerin terörle mücadele konusunda sert güç unsurları ve yumuşak güç unsurları vardır. Sert güç unsurları olarak Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı, polisimiz, jandarmamız ve bütün güvenlik birimlerimiz Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasisini korumak, vatandaşlarımızın hayatını korumak ve hukuk devletini korumak için en yüksek iradeyle mücadele etmektedir. Yumuşak güç unsurları arasından da terör örgütü mensuplarına sık sık zaten silah bırakma çağrısı yapılmaktadır. Bunu defalarca ekranlarda görmüşsünüzdür. Bir terör örgütü mensubuyla çatışmaya girildiğinde kendisine silah bırakma ve teslim olma çağrısı yapılır. Burada hukukun imkanları içinde ortaya koyulan bir kabiliyettir. Bugün dünden itibaren gündemde olan İmralı’dan yapılan terör örgütünün silah bırakması, kendisini feshetme çağrısı Türkiye Cumhuriyeti’nin bu iradesi çerçevesinde bu sonucun doğması, terörsüz Türkiye hedefi merceğinden değerlendirilmektedir. Burada devletimizin binlerce yıllık devlet aklı, milletimizin tarihi tecrübesi ve özgüveni bu sürecin merceğini oluşturmaktadır" diye konuştu.

"Demokrasi ve siyaset bütün sorunların çözümüdür, çözümünün adresidir"
Bütün sürecin devlet kurumları tarafından takip edileceğini belirten Çelik, "Nitekim bütün bu süreç Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla devlet kurumları tarafından Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere bu sürecin nasıl evirileceği hassas bir şekilde takip edilecektir. Burada bir kere daha belirtmek isterim ki; ortaya çıkan bütün gelişmelere bakış açımız Sayın Cumhurbaşkanımızın her vesileyle 12 Ağustos 2005’te Diyarbakır’da da ve Türkiye’nin her tarafında olmak üzere bütün siyasi hayatı boyunca ifade ettiği gibi bütün gelişmeleri değerlendirme konusundaki bakış açımızın esası ‘tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet’ esasında olacaktır. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet ilkesi dışında bize yakıştırmaya çalışılan bütün unsurların hepsi bunu yakıştırmaya çalışanların sadece siyasi yalanından ibaret olarak kalacaktır. Biz bu meseleye Türkiye’nin içerisinde iç cepheyi güçlendirelim derken de bütün kardeşlerimizle, Alevisi, Sünnisi, Türk’ü, Kürt’ü Arap’ı ile birlikte bu meseleye bir kardeşlik, yüksek standartlı bir demokrasinin ortaya koyduğu bir vatandaşlık bilinci ve tarih boyunca var olmuş ve bundan sonra da olmaya devam edecek kaderdaşlık çerçevesinde olacağız. geçmişimiz birdir, bugünümüz birdir, geleceğimiz birdir, geleceğimiz bir ve beraberdir diyoruz. Bu çerçevede terör gayri meşrudur. Demokrasi ve siyaset bütün sorunların çözümüdür. Çözümünün adresidir. Şimdiye kadar siyasi hayatımıza başladığımızdan beri sivil siyasetin üstünlüğünü ve yüksek standartlı demokrasi ile ilgili bütün reformları yaparak sürekli olarak bu bilinci korumaya devam ettik. Dolayısıyla hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih bilincini, devlet aklının ve coğrafya şuurunun dışarıda kaldığını düşünmesin. Hem ülkemizin içerisinde iç cepheyi güçlendirme hem bölgemize dönük olarak terörsüz bir ortamın ortaya çıkmasına dönük irademiz bu şekildedir. Bu vesileyle muhalefet partilerden gelen birtakım eleştiriler de maalesef son derece kalitesiz ve içeriksiz eleştirilerdir. Bütün bu sürecin İsrail’in ve Amerika’nın söyledikleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini söylemeleri gerçekten bir tarih bilinci yoksunluğudur. Bir coğrafya şuuru yoksunluğudur. Devletimizin aklına ve milletimizin özgüvenine dönük bilgisizliklerinin bir tezahürüdür. Yine bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel çıkmış, Cumhur İttifakı içerisinde bir kesimin öne çıktığını, diğer kesimin bütün olanları izleyerek sürece dahil olmaya çalıştığını ifade etmiştir. Bir de üstüne eklemiş, ‘süreç şeffaf bir şekilde yönetilmiyor, bazı kişiler tarafından yapılan çalışmalar var. Bunlar milletten saklanıyor’ diyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın en temel mesajı; bütün bu çerçeve içerisinde dün de bir vesileyle ifade ettiler Cumhur İttifakı bir ve bütündür. Cumhur İttifakı içerisinde çatlak yoktur. Bu çerçevede hem iç cephenin güçlendirilmesi hem terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması, Türkiye Yüzyılı prensipleri açısından ele alınmaktadır. Hiçbir şeffaf olmayan süreç yoktur. Maalesef Sayın Özgür Özel, Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta heyetini hedef alırken, ‘duydum, birileri bana söyledi’ diyerek konuşuyor. Muhtemelen partisindeki bazı emekli askerlerin dedikodularını bilgi diye ortaya koyuyor. Dış politika ile ilgili konuşurken, yine ‘duydum, bana böyle söylendi’ diyerek konuşuyor. Muhtemelen partisindeki bazı emekli diplomatların söylemlerini dış politika stratejisi zannediyor. Bu meselede de şeffaf olmayan süreçler devam ettiriliyor, işte bir AYM üyesi, 1 yıldan beri çalışıyor gibisinden birtakım sözler söylemesi, yine aynı çizgiyi ve savunmayı devam ettirdiğini göstermektedir. Kendisi Cumhur İttifakı içerisinde bir çatlak olduğunu ifade ediyor, bunların hepsi boştur. Hala bölgede olan önemli olayları, aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin içerisinde ortaya koyulan iradeyi anlamadıklarını gösterir" diye konuştu.
Konuşmasında birlik ve beraberliğe vurgu yapan Çelik, "Cumhurbaşkanımızın iç cephe güçlendirme çağrısından sonra sayın Devlet Bahçeli’nin bölgedeki bütün şer şebekelerinin yol ayrımını alt üst edecek çağrı yapması, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu terörsüz Türkiye Yüzyılı iradesi bütün bunların cevabıdır. Kardeşliğimizi pekiştireceğiz. Kaderdaşlığımızı güçlendireceğiz. Vatandaşlığımızı yüksek standartlarla ilerletmeye devam edeceğiz. Devlet Kurumlarımız bölgedeki gelişmeleri takip ederek sürecin nereye evirildiğini net bir şekilde göreceklerdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları bu şekildedir. Biz bu hedefler doğrultusunda tek vatan, tek millet, tek devlet ve tek bayrak ilkesi doğrultusunda bütün bu sürecin değerlendirmelerini yapacağız parti olarak. Bizde süreci takip etmeye devam edeceğiz. Türk ile Kürdün arasına, Arap’la Türkmen’in arasına, Alevi ve Suninin arasına hiçbir şer şebekesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz. Adlarımız farklı olabilir soyadımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye Cumhuriyeti çok yaşasın diyoruz" dedi.
Etiketler :
Yorumlar (0)
Hava Durumu
+7
°
C
H: +
L: +
Konya
Çarşamba, 04 Aralık
7 Günlük Hava Tahmini
Pe Cu Ct Pz Pt Sa
+ + + + + +10°
-2° -1° + +