AK Parti Sözcüsü Çelik’ten sokak köpeklerine ilişkin açıklama
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sokak hayvanları ile ilgili kanun teklifine gelen tepkilere ilişkin, “Arzu ettiğimiz şey bu manzaraları sokaklarımızda görmemektir. Ama bunun böyle bir katliam yasası gibi sunulması büyük bir haksızlıktır” dedi.
AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında devam ederken basın toplantısı gerçekleştirdi. Çelik, MKYK toplantısında Dış İlişkiler Başkanlığının tüm Avrupa’daki ve İran’daki seçimlerle ilgili kapsamlı bir sunum yaptığını ifade etti. Avrupa özelinde bakıldığında aşırı sağın yükselişte olduğunu ve Avrupa’daki demokrasilerin bir bakıma balansının bozulduğunu belirten Çelik, bu durumu yakından takip ettiklerini söyledi. Avrupa’da giderek merkez sağ ve merkez partilerde bir zayıflama görüldüğünü belirten Çelik, “Bu zayıflamanın neticesi olarak da demokratik reflekslerin ve demokratik kurumların güç kaybettiğini görmekten büyük bir endişe duyuyoruz. Bu çerçevede baktığımızda demokrasinin dünyanın her tarafında güçlü olmasını savunduğumuz gibi Avrupa’da da demokrasinin güçlü olması gerektiğini, aşırı akımlardan korunması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu bakımdan da tabii çeşitli partilerle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Demokratik değerlerin giderek kırılgan bir hale dönmesinde tabii ki bütün Avrupalı siyasetçilerin de kendilerini sorgulamaları gerekir. Pek çok meselede çifte standartlı davranışların aslında kitlelerin, demokrasinin, demokratik değerlerle mesafeli hale gelmesinde çok büyük bir payı vardır. Bunu Türkiye’yle ilgili çifte standartta görüyorsunuz. Gazze meselesinde görüyoruz. Aşırı sağcıların, faşistlerin Müslümanlara yönelik, göçmenlere yönelik tavırları karşısındaki pasifizmle görüyoruz. Ve sonuç olarak merkez sağ, merkez sol partiler erirken maalesef aşırı sağ partilerin yükselmesi gibi bir sonuç çıkıyor. Bugün Fransa’daki, Almanya’daki, Belçika’daki seçimler, Avrupa’nın tamamının genelinde siyasi tablonun nasıl şekillendiğiyle ilgili MKYK’mız kapsamlı bir değerlendirme yapıyor” diye konuştu.
Çelik, MKYK’da Adalet Bakanlığının da sunumu olduğunu ve Meclis çalışmalarının değerlendirildiğini aktardı. Birinci meselelerinin Gazze olduğunu vurgulayan Çelik, “İsrail’in daha önceden Filistinliler için güvenli bölge olarak ifade ettiği yerlere bile saldırısı söz konusu. En son Uluslararası Adalet Divanı işgal altındaki yerleşim yerlerinin gayrimeşru olduğunu ilan etmesine rağmen maalesef aynı vahşeti sürdürmeye devam ediyor. Tabii İsrail’in buradaki resmi söylemi Hamas’a karşı bir eylem gerçekleştirdiği, yapılan saldırılara karşı bir eylem gerçekleştirdiği şeklindeydi. Gelinen noktada herhangi bir şekilde bunun İsrail’in güvenliğini sağlamaya dönük değil, bütün bir bölge güvenliğini tehlikeye atacak şekilde saldırgan, provokatif, soykırımcı bir katliam siyaseti olduğu net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bunun neticesinde de iki devletli çözümün en insaflı, en hakkaniyetli çözüm olduğu noktasında herkes bir mutabakat içerisindedir ve pek çok devlet, İspanya’dan diğer devletlere kadar pek çok Avrupa devleti de Filistin Devleti’ni tanımıştır” dedi.
“Netanyahu’nun konuşması başlı başına bir ahlaki problemdir, bir siyasi problemdir”
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 24 Temmuz’da ABD Kongresi’nde konuşma yapacağını hatırlatan Çelik, “Hep beraber göreceğiz ki birçok kişi, bu kadar katliama imza atmış olan Netanyahu’yu konuşması sırasında ayakta alkışlayacak. Aslında orada yapılan her ayakta alkışlamanın insanlık değerleri üzerinde bir tepinme anlamına geldiğini, değerleri ayaklar altına almak anlamına geldiğini bütün dünya görecek. Netanyahu’nun konuşması başlı başına bir ahlaki problemdir, bir siyasi problemdir. Bir uluslararası değer problemidir. Ama bunun yanı sıra ona verilen her destek, her alkış, ayağa kalkarak ortaya koyulan her desteğin de insanlık değerlerini ayaklar altına almak olduğu nettir” ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi (Kıbrıs’ta) federal çözümün mümkün olmadığını artık bütün dünya görmektedir"
Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılını coşkuyla kutladıklarını hatırlatan Çelik, “Bir kere daha Yunan Savunma Bakanı’nın eş zamanlı olarak yaptığı açıklamalar Barış Harekatı’nın arkasındaki değerlere nasıl bundan sonra da güçlü bir şekilde sahip çıkmamız gerektiğini göstermektedir. Yunan Savunma Bakanı aynı saldırganlıkla geçmişteki söylemleri tekrar etmiştir. Bütün bunlar karşısında Barış Harekatı aslında Kıbrıs Türklerini koruduğu gibi oradaki Rumları da bu çetelerin elinden kurtaran bir sonuç doğurmuştur. Gelinen noktada Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi federal çözümün mümkün olmadığını artık bütün dünya görmektedir. Zaten Yunan Savunma Bakanı’nın açıklaması da federal çözüm yönünde herhangi bir iradelerinin olmadığını, bütün bir Kıbrıs’ı yutmak istediklerini göstermektedir. Ama bu hiçbir şekilde mümkün olmayacaktır” şeklinde konuştu.
“Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız şunu bilsinler ki üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, gündem ne kadar yoğun olursa olsun sürekli olarak onların konuları bizim gündemimizdedir ve takibimizdedir”
MYK ve MKYK’nın depremin her zaman konusu olduğunu aktaran Çelik, “11 ilimizi aynı anda vuran 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçti. Şimdiye kadar 76 binden fazla afet konutu hak sahiplerine teslim edildi. Cumhurbaşkanımız ifade ettiler, yıl sonuna kadar inşallah bu rakam 200 bini bulacak ve bir sonraki senenin sonunda da, 2025 senesi bitmeden inşallah tamamını vatandaşlarımıza teslim etmiş olacağız. Bu sebeple deprem bölgesindeki vatandaşlarımız şunu bilsinler ki üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, gündem ne kadar yoğun olursa olsun sürekli olarak onların konuları bizim gündemimizdedir ve takibimizdedir” dedi.
Ekonomik programın işleyişini siyaset kurumu olarak takip ettiklerini ifade eden Çelik, “Geçtiğimiz günlerde bir kredi derecelendirme kuruluşunun notumuzu iki kademe birden artırması, pozitif olarak koruması, enflasyon ve iç talepte ılımlılaşma başlamasıyla gelecek aylarda ve 2025’te enflasyonist baskıların azalacağına dair tespitler, programın doğru bir şekilde işlediğini göstermektedir. Bizim bu programa olan siyasi desteğimiz en güçlü şekilde devam ederken, şunun da bilinmesini isteriz ki programın hayata geçmesiyle, programın mevzii kazanmasıyla birlikte vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeme, emeklimizin, işçimizin, asgari ücretlimizin yanında daha çok bulunma, daha çok onlarla ilgili olarak değil, daha ileri adımlara imza atma şeklindeki yaklaşımımız Orta Vadeli Program’ın ilerlemesine bağlı olarak muhakkak suretle gündemimizdeki en baş yerini korumaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.
Ağustos ayı içerisinde AK Parti’nin kuruluş yıl dönümünü kutlayacaklarını ifade eden Çelik, “Türkiye’de her türlü vesayete karşı sivil siyasetin üstünlüğünü savunmak üzere Cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlanmasını gerçekleştirmek üzere ilerici ve devrimci adımlara imza attığımız bunca yıldan sonra halen aynı ruhu koruyarak Türkiye’yi daha ileriye taşımak şeklinde bu kuruluş yıl dönümümüzde de ahtimizi tazeleyeceğiz. Vatandaşlarımızla tekrar buluşacağız ve geleceğe daha büyük bir güçle bakacağız. Partimiz kurulduğunda ’Partimizi millet kurdu, tabelasını biz astık’ demiştik. Aynı ilerici, aynı vatandaş yanlısı, aynı millet odaklı siyaset, sivil siyasetin üstünlüğü, cumhuriyetin değerlerinin korunması, demokrasinin güçlenmesi şeklindeki irademiz aynı şekilde devam edecektir” açıklamalarında bulundu.
"Bunun katliam yasası gibi sunulması haksızlık"
Bir gazetecinin "Sahipsiz hayvanlara ilişkin ötanazi ifadesi kaldırıldı. Fakat muhalefetle uzlaşma sağlanamadı. Sizce muhalefet ne istiyor? CHP’de bir il başkanı ’Tarihi bir direnişe hazır olsunlar, iki ağaç kesildi diye sokakları nasıl gümbür gümbür titrettiysek can dostlarımıza dokunurlarsa aynı şekilde mücadelemizi vereceğiz’ dedi" sorusu üzerine Çelik, şunları söyledi:
"Ötanazi ifadesinin düzeltilmesi ve veterinerlik yasasına atıf yapılmasına ilişkin düzenleme söz konusu. İnsanımızın canını yakan bir olay var. Sokakta bir durum var. Bunun katliam yasası gibi sunulması haksızlık. Canlılara da saygı göstermemiz gerekiyor. Ortada bir problem yokta biz bununla ilgili yasal düzenleme yapıyor değiliz. İnsanımızın canını yakan bir mesele var. Çocuklar saldırıya uğruyor, yaşlılar saldırıya uğruyor, sokaklarda bir durum var. İnsan bu kainatta tek başına yaşamıyor, doğada bir sürü varlıkla beraber yaşıyor. Bitkilerle beraber yaşıyoruz, hayvanlarla beraber yaşıyoruz. Tabii ki bu dünyayı, kainatı paylaştığımız bütün canlılara da hürmet ve saygı göstermek durumundayız. Buradaki temel amaç bakın tekrar dün de bir görüntü gerçekleşti. Bir hanımefendiye sokak köpeği saldırısı söz konusu oldu. Ondan evvel biliyorsunuz birçok çocukla ilgili bu saldırılar söz konusu oldu. Arzu ettiğimiz şey bu manzaraları sokaklarımızda görmemektir. Ama bunun bir katliam yasası gibi sunulması büyük bir haksızlıktır ve meseleyi çözümsüzlüğe doğru götürmektir. O yasada bir sürü kademelendirme koyulmuş. O kademelendirme çerçevesinde sahiplendirmeden tutun da, barınaklara alınmasına kadar bir sürü mekanizma var. Büyük bir eylem planı var. En sonunda herhangi bir şekilde hastalık yayma tehlikesi olan ya da salgın, saldırganlaşmış hayvanlarla ilgili olarak bu düzenleme söz konusu. Esasında bu insanımızı, çocuklarımızı, yaşlı insanlarımızı koruma konusunda yüksek bir irade, bir kararlılık olduğu gibi, aynı zamanda da bu hayatı paylaştığımız hayvanları koruma konusunda da bir iradedir. Onu böyle bir ucundan tutup başka yerlere doğru götürmenin bir şeyi yoktur. Net bir tutum takınmalıyız. Sokaklarda çocuklarımızın, yaşlı insanların saldırıya uğramasını hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Bizim siyasetimizin temelindeki değerlerin esası bütün var oluşa saygı, bütün varlıklara bir merhametle yaklaşma şeklindedir. Herhangi bir şekilde bu değerlerden vazgeçtiğimizi de kimse iddia etmesin. Sonuçta bahsettiğiniz o kelimenin değiştirilmesi, veteriner kanununa atıf yapılması da gördüğünüz gibi bizim burada ortak akılla bir meseleyi çözmek istediğimizi net bir şekilde gösteriyor. Bir mutabakat oluşturmak istediğimizi net bir şekilde gösteriyor. Burada aslında hem insanımızı koruyan, çocukları, kadınları, yaşlıları koruyan işe imza attığımız gibi, aynı zamanda da bu hayvanları güvensiz ortamlarda koruyan bir düzenlemeye imza atıyoruz. Netice itibarıyla sokaklarımızın güvenli hale gelmesidir arzumuz. Bu yasanın da amacı budur.”
“Türkiye’nin sokakları güvenli hale gelecektir”
Şiddete başvurmamak koşuluyla vatandaşların demokratik protesto hakkına yüksek bir saygıyla yaklaştıklarını, ilgili herhangi bir eleştirileri olmayacağını belirten Çelik, “Ama sizin de bahsettiğiniz konuyla ilgili haberin tamamına bakarsak Türkiye’nin geçmişte yaşadığı birtakım kötü günlere, birtakım kötü uygulamalara atıf yaparaktan bir hak savunusu içinde olduğunu iddia etmek yanlıştır. Ayrıca şunu da söylemek isterim. Hayvan hakları mücadelesi tarih boyunca hümanizmin genişletilmesiyle, hümanizme eklenen insan sevgisinin daha da büyümesiyle ortaya çıkan bir mücadeledir. Tutup da bunu yakarız, yıkarız, şöyle yaparız gibi bir meseleye sokmak aslında bu mücadeleyi verenlere de, hem insanlara saygısızlık hem de hayvan hakları savunucularına saygısızlıktır. Türkiye’nin sokakları güvenli hale gelecektir” değerlendirmesinde bulundu.
ABD Başkanı Biden’ın seçimlerden çekilmesine ilişkin soru üzerine Çelik, “Amerikan demokrasisiyle de ilgiliyiz. Bu çerçevede baktığımızda, bu suikast girişimi meselesi son derece tehlikelidir. Siyasetin şiddeti topyekûn dışlaması gerekir. Daha sonra iddia edilen zaaflardan bahsedilmesi, tabii ki ciddiyetle soruşturulmalıdır. Amerika’daki demokratik işleyişle ilgili ortaya çıkacak zaaflar bütün dünyayı etkileyecektir. Tabii ki Amerikan Kongresi’nin Netanyahu’yu davet etmesine itirazımız var. Amerikan demokrasisi açısından da bir zaaftır bu. Amerikan halkının iradesine saygılıyız. Hükümet, kabine ve parti olarak hangisi seçilirse seçilsin, hangi argümanlarla, dosyalarla çalışacağımıza dair hazırlığımız tamdır. Belçika, Almanya, İngiltere’yi de yakından takip ediyoruz. Önümüzdeki birkaç ay Amerikan seçimleri olacak. Biz de yakından takip edeceğiz” dedi.
“Tarihi olarak geç kalmış bir açıklama”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ’Kürtler ben eşit hissetmiyorum diyorsa onlar hissedene kadar hep birlikte mücadele edeceğiz’ sözlerine ilişkin soru üzerine Çelik, “Sayın Özel’in bu cümlenin altını doldurması gerekir. Tarihi olarak geç kalmış bir açıklama. Geçmiş zamanlardaki yanlış uygulamaları, AK Parti’nin yaptığı reformlar, düzenlemeler, Anayasal vatandaşlık temelinde bütün yurttaşlarımızın kendi kimlikleri konusunda eşit hak ve hürriyetlere sahip olması, bütün vatandaşlarımıza yansıyacak şekilde düzenlenmesi için büyük adımlar attık. TRT’de kanal açıldı, Kültür Bakanlığı temel eserleri bastı. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’nde silah bıraktırılması için güçlü bir irade ortaya konuldu. Sayın Cumhurbaşkanımız ’Silahları koysunlar ve ülkeyi terk etsinler’ diye büyük bir irade koydu. Mecliste benim de başıma geldi. Biz Kürt vatandaşlarımıza dönük eşit olmayan uygulamaları ortadan kaldırırken, karşımızda CHP vardı. Hatta konuşmaları yaptırmamak için CHP çıkıyordu, onların aktörleri en sert açıklamalar yapıyordu. Sayın Özgür Özel’in açıklaması, Kılıçdaroğlu’nun ’Başörtüsü sorununu çözeceğiz’ dediği gibi tarihi olarak anakronik olmuş. Demokratik reform süreci ucu açık bir süreçtir. Yüce Meclis zaten çalışma yapıyor. Ama özel olarak bu açıklamayı yaptığınızda kullandığınız söylem marjinal yaklaşım haline geliyor” ifadelerini kullandı.
“Olgunlaşması gereken bir süreç”
Suriye ile normalleşme adımlarına ilişkin yd Çelik, “Putin’in de iradesi söz konusu başından beri. Türkiye bunu değerlendiriyor. Dosya üzerinde çalışma devam ediyor. Şu saatte, şu ay içinde olacak diye bir şey yok. İstihbarat kurumlarının olgunlaştırdığı dosya. siyasi bir dosya haline gelip Dışişleri Bakanlarının trafiği başladıktan sonra olgunlaştıracağı çerçeve Cumhurbaşkanımıza ve Suriye devlet başkanına sunulur. Olgunlaşması gereken bir süreç. Dosya olgunlaşmaya devam ediyor” açıklamalarında bulundu.
Yaklaşık 3 saat süren MKYK toplantısı sona erdi.
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.