Akademisyen böyle uyardı, iklim krizi 28 yıl içerisinde Bangladeş’i sular altında bırakabilir
Zonguldak’ta iklim Değişikliği ve Sıfır Atık Zirvesi’nde konuşan Doç. Dr. Kadir Özdemir, son 20 yılda iklim değişikliğiyle birlikte 7 bin 500 büyük doğal afet gerçekleştiğine dikkat çekti. Özdemir, “2050 yılına kadar deniz seviyesinde beklenen yükselme gerçekleşirse Bangladeş kıyılarının yüzde 17’si sular altında kalabilir. Bu da 20 milyondan fazla insanın göç etmesi anlamına gelmektedir” dedi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde “İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Zirvesi” gerçekleştirildi. Zirvede küresel ısınma ve dünyayı tehdit eden iklim krizinin önemine vurgu yapıldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sıfır Atık Koordinatörü Doç. Dr. Kadir Özdemir; yaşanan krizlerin çözümünün bireylerin farkındalık ve sorumluluk sahibi olmasıyla gerçekleşebileceğinin altını çizdi.
Son 20 yılda 7 bin 500 büyük doğal afetlerin yaşandığını, Türkiye’de de denizlerdeki müsilaj ve orman yangınlarının meydana geldiğine vurgu yapan Özdemir, “2020 yılı ülkemizde de sıcaklık rekorlarının kırıldığı bir yıl oldu” diye konuştu.
İklim krizinin küresel ekonomiye etkisinin 3 trilyon dolar olduğunu açıklayan Özdemir, gelecek 28 yıl içerisinde Bangladeş kıyılarının yüzde 17’sinin sular altında kalabileceğine dikkat çekti. Özdemir, bu durumun 20 milyondan fazla insanın göç etmesi anlamına geldiğinin altını çizen Özdemir şöyle dedi:
“Çevremizi ve doğamızı tehdit eden krizlerin çözümü birey olarak farkındalık ve sorumluluk sahibi olmamıza bağlıdır. Küresel ısınma, iklim değişikliği sadece bizim yaşamını değil bütün ekosistemi olumsuz etkilemekte ve tabiatın dengesini bozmaktadır. Bu sorun başta su kaynaklarımız olmak üzere tarım, gıda, enerji gibi temel alanlarda küresel krizin en önemli sebebi haline gelmiştir. Ülkemizde de meydana gelen orman yangınlarından sellere iklim değişikliğinin en can yakıcı sonuçları ile daha sık karşılaşır olduk. Bazen iklim değişikliği bazen iklim krizi ifadeleriyle karşımıza çıkan bu küresel sorun artık değişiklik kelimesi karşılamıyor. Yaşadığımız başlı başına bir krizdir. BM verilerine göre son 20 yılda 7 bin 500 büyük doğal afet gerçekleşti. Bir milyon insan hayatını kaybetti. Küresel ekonomiye etkisi de 3 trilyon dolar. 2020 yılı ülkemizde de sıcaklık rekorlarının kırıldığı bir yıl oldu. Bu krizden su kaynaklarımız da etkilendi. Denizlerimizde müsilajlar yaşandı. Yapılan araştırmalar sonucunda 2050 yılına kadar deniz seviyesinde beklenen yükselme gerçekleşirse Bangladeş kıyılarının yüzde 17’si sular altında kalabilir. Bu da 20 milyondan fazla insanın göç etmesi anlamına gelmektedir.”
“Olumsuz durumu tersine çevirmek hepimizin görevi”
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, tüm canlıların yaşamını tehlikeye atan bu olumsuz durumun belli başlı kurum ve kuruluşlarla değil birey olarak herkesin görevi ve sorumluluğunda olduğunu kaydetti.
İnsanoğlunun kontrolsüz ve duyarsız faaliyetlerinin ileri boyutlara ulaşmasıyla iklimin de küresel çapta olumsuz değişimler geçirmesine neden olduğuna vurgu yapan Rektör Özölçer şöyle dedi:
“Günümüzde etkilerini küresel ölçekte hissettiren iklim değişikliği, dünyanın önemli gündem maddelerinden birisi haline gelmiş ve bu durum, çevreci politikaların geliştirilmesini zaruri kılmıştır. Fosil yakıtların tüketilmesi, arazi kullanımında yapılan değişiklikler, ormansızlaşma ve sanayi faaliyetlerindeki yoğunlaşmaya bağlı olarak dünyanın ortalama yüzey sıcaklığında artış meydana gelmeye ve iklim beklenmeyen değişimlere uğramaya başlamıştır. İnsanoğlunun kontrolsüz, duyarsız ve ileri boyutlara ulaşan faaliyetleri, iklimin de küresel çapta olumsuz değişimler geçirmesine; kuraklık, sel, buzulların erimesi ve deniz suyundaki asit oranı artışı gibi aşırı hava ve doğa olaylarının meydana gelmesine neden olmuştur. Tüm canlıların yaşamını tehlikeye atan ve etkilerini doğrudan ya da dolaylı olarak gösteren bu olumsuz durumu tersine çevirmek ise yalnızca çevreci kurum ve kuruluşların değil, bir birey olarak hepimizin görevi ve sorumluluğundadır. Bu noktada çevre bilinci kazanmak ve kazandırmakla işe başlamak gerekir. Çünkü çevre bilincinin gelişmediği bireylerden oluşan bir toplumda alınan önlemlerin ve çevreci politikaların işler hale gelmesi ve meyvelerini vermesi de söz konusu olmayacaktır.”
“Tanık olduğumuz doğa ve hava olayları, virüs kaynaklı hastalıkların sayısında artışları birer örnek”
Tüm dünyada yaşanan doğa ve hava olaylarının yanı sıra tahmin edilemeyen mevsim değişiklikleri, çölleşme, virüs kaynaklı hastalıkların sayısındaki artışlara dikkat çeken Rektör Özölçer, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bizzat yaşadığımız ve ulus ötesinde de tanık olduğumuz çeşitli doğa ve hava olayları, iklim değişikliğinin gelecekteki olumsuz yansımalarıyla daha sık karşılaşacağımıza dair öngörüleri kanıtlar niteliktedir. Tahmin edilemeyen mevsim değişiklikleri, çölleşme, virüs kaynaklı hastalıkların sayısındaki artış, doğal kaynakların yetersiz hale gelmeye başlaması ve daha sayamadığımız pek çok örnek, hepimizin bu konuda sorumluluk üstlenerek, az - çok demeden önlemler almamız ve yaşam tarzımızda değişiklikler yapmamız gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır. Ülkemizde ve dünyada iklim değişikliğinin etkileriyle mücadelede pek çok girişim gerçekleşmekte ve çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların ortak yönlerinden biri ise çevreyle ilişkimizde bizlere düşen sorumluluğu hatırlatmaları ve doğal kaynakların kullanımına dair bilinç gelişimine önemli bir yer ayırmalarıdır. Bizleri bilinçli tüketiciler haline getirerek küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini tersine çevirmeye çalışan girişimlerin odaklandığı başlıca konular ise sıfır atık, geri dönüşüm ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımıdır. Son yıllarda özellikle sıfır atık ile ilgili geliştirilen politikaların sayısı artmış, bu politikaların uygulanabilmesi ve sürdürülebilir hale getirilmesi amacıyla da kitle iletişim araçları üzerinden paylaşılan enformasyonlar yoğunluk kazanmıştır.”
“Ülkemizde 20 yıl içerisinde birçok gelişme yaşandı, atık konusunda daha bilinçliyiz”
Zonguldak Vali Yardımcısı Yıldırım Uçar da kırsal kesimden şehirlere göçle birlikte yaşanan çevre kirliliğine dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kırsal kesimden şehre göçler sonrası tabi şehirde yaşamaya başlayınca doğal olarak toplu bir arada yaşayan çevreyi biraz kirletmeye başladılar. Çöp ortaya çıkıyor, üretim arttı, kanalizasyonlar ihtiyaç doğdu. Gibi çevre kirliliği ile ilgili sorunlar ortaya çıktı. Dolayısıyla çevre duyarlılığı birden gelişmedi. Ülkemizde de bu 20 yıl içerisinde birçok gelişme oldu. O zaman çöpleri rastgele çöp bidonuna atıyorduk. Evsel atık, plastik, kağıt diye ayırmıyorduk. O zaman bütün bu temizlik işlerini belediyelerimiz ve temizlik görevlileri tarafından yapılıyordu. Bütün yük onların sırtındaydı. Zaman içerisinde onlar da taşıyamaz hale geldi. Zaten taşıyacakları da bir yük değildi. Özellikle Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın kurulmasıyla artık devletin de kontrolünde bilinçli şekilde yapılması gerektiği ortaya çıktıktan sonra artık bakın gençlerimiz atık konusunda daha bilinçliler, biz vatandaş olarak daha bilinçliyiz.”
Zirve, çevre başlıklı oturumlarla devam edecek.
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.