Çevrenin korunması, canlıların hakkının gözetilmesi bir ahlak meselesi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, çevrenin korunması, canlıların hakkının gözetilmesinin her şeyden önce bir ahlak ve etik meselesi olduğunu ifade ederek "Günümüzde artan tüketim ve kentleşme bir taraftan daha çok atık oluşmasına yol açarken, bir taraftan da alternatif hammadde olan bu atıkların değerlendirilmek yerine gömülerek bertaraf edilmektedir." diye belirtti.
Eskişehir Türk Ocağı’nın 1988 yılından bu yana aralıksız olarak sürdürdüğü “Perşembe Sohbetleri”ne bu hafta Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar konuk oldu. Birpınar, çevre ve iklim değişikliği konularının tek boyutlu ve taraflı olmadığının altını çizdiği konuşmasında bir bilim insanı, bürokrat ve siyasetçi olarak edindiği bilgi ve tecrübeyi Eskişehir Türk Ocağı tarihi konağını dolduran geniş bir dinleyici kitlesiyle paylaştı.
“Çocukların geleceği ne olacak?”
Birpınar, konuşmasına çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğinin nasıl olacağından, onları nasıl bir dünyanın beklediğinden bahsederek başladı. Atalarımızın çevreyle dost bir hayat sürdüğünü, bu sayede yaşanabilir bir ülke miras bıraktıklarına değinen Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, babaanne ve dedesinin şahit olduğu uygulamaların ileri birer çevrecilik örneği olduğunu dile getirdi. Birpınar, 2003-2011 döneminde İstanbul Çevre ve Orman İl Müdürü olarak görev yaptığı süre zarfında toprağa gömülen zehirli varillerin tespitini, bu üzücü hadisenin aynı zamanda çevresel zararların Türk Ceza Kanunu’nda karşılık bulmasına ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun güncellenerek günün ihtiyaçlarına cevap verebilir hale getirilmesi noktasında da mihenk taşı olduğunu vurguladı.
"Hem kaynak israfı, hem de ilave çevresel kirlilik her geçen gün artıyor"
Çevrenin korunması, canlıların hakkının gözetilmesinin her şeyden önce bir ahlak ve etik meselesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, eskiden köylerde bugünlerde sıkça dile getirilen sıfır atık uygulamalarının bilfiil uygulandığı, ancak günümüzde artan tüketim ve kentleşmenin bir taraftan daha çok atık oluşmasına yol açtığı, bir taraftan da alternatif hammadde olan bu atıkların değerlendirilmek yerine gömülerek bertaraf edildiğini, böylelikle hem kaynak israfının hem de ilave çevresel kirliliğinin her geçen gün artışını örneklerle aktardı.
"Batılılar çevre ve iklim değişikliği konularında masum değil"
Türkiye’nin küresel iklim değişikliği noktasında tarihî sorumluluğunun binde 7 gibi oldukça düşük bir değer olduğunu, gelişmiş ülkelerin sanayileşme süreçlerinde insanları ve emeği sömürdükleri gibi havayı, suyu ve toprağı umarsızca kirlettiklerini dile getiren Birpınar, Batılıların çevre ve iklim değişikliği konularında masum olmadıklarını kendilerinin de açıkça itiraf ettiklerini belirtti.
"İklim değişikliğinin küresel boyuttaki etkileri"
Birpınar, uluslararası iklim değişikliği müzakere süreçlerine değinen Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’, Çerçeve Sözleşmeye taraf ülkelerin belirli faktörler baz alınarak dört ana grupta toplanabileceğini ifade etti. Bunlardan ilkinin sanayileşmiş/gelişmiş ülkeler olduklarını, onların kendi hatalarını itiraf ederek aynı yanlışlarla çevrenin kirletilmemesi gerektiği üzerinde durduğunu; ikincisinin gelişmekte olan devletlerden oluştuğunu; üçüncü grubun fosil yakıt kaynaklarına sahip ve bunları işletmek suretiyle varlığını büyüten devletlerin oluşturduğunu, son grubun ise az gelişmiş ada devletlerinin ki iklim değişikliğine yol açan etmenlere katkısı hemen hemen yok olmasına karşın iklim değişikliğinin tetiklediği hadiselerden en çok etkilenen ülke grubu olduğunu dile getirerek iklim değişikliğinin küresel boyuttaki etkilerini birtakım örneklerle anlattı.
“İklim değişikliği bir kalkınma ve güvenlik meselesidir”
Alıcı ortamlar olan hava, su ve topraktan müteşekkil çevrenin korunması çerçevesinde uygulamaların yaygınlaştığını, özellikle de temiz enerjinin elde edilmesi yönündeki çabaların her geçen gün arttığını vurgulayan Birpınar, 1992 yılındaki imzalanan Çerçeve Sözleşmeye imza atan Türkiye’nin konuyu her boyutuyla ele almadığından birtakım zaruretler içine düştüğünü bunun ancak 2004 yılından sonra bir kısmının düzeltilebildiğini konuşmasında dile getirdi. İklim değişikliğinin çok taraflı ve boyutlu bir konu olduğu üzerinde duran Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’a, iklim göçlerini işaret ederek “İklim değişikliği bir kalkınma ve güvenlik meselesidir” dedi.
"Vahşi kapitalist politikalar çevreye büyük zarar veriyor"
Birpınar, iklim değişikliğinin salt bir çevresel sorun olmanın ötesinde finansal, sosyal, sağlık, ulaşım, gıda gibi çok boyutlu etkilerinin olduğunu belirtti. Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Yüce Yaradan’ın kurduğu düzenin ve işleyen sistemin dünyayı yaşanabilir hale getirdiğini söyleyen Birpınar, tüketim odaklı insan merkezli (egosantrik) vahşi kapitalist politikaların çevreye büyük zarar verdiğini, bunun bütün düzeni alt üst etme gibi bir tehlikesinin olduğunu, sera etkisiyle ısınan dünyada karasal buzulların erime hızının arttığını, Grönland gibi buzul alanlara yağmur yağışı, normalin 40-45 C üzerinde ölçülen sıcaklık değerlerinin iklim değişikliğinin pek aşina olmadığımız hadiseleri karşımıza çıkardığını ve IPCC Raporlarına göre de ilerleyen süreçte bu tür hadiselerin artarak devam edeceğine değindi.
"Temiz üretim, sıfır atık uygulamaları, bilinçli tüketim ve üretim ile ağaçlandırma önemli"
Nüfus artışı, alışkanlık değişimlerinin yol açtığı bireysel tüketimdeki artış, ormansızlaşma gibi nedenlerin sera gazı salımını artırdığını, buna mukabil yutak alanların kirletildiği veya yok edildiğini ifade eden Birpınar, temiz üretim, sıfır atık uygulamaları, bilinçli tüketim ve üretim ile ağaçlandırma gibi aksiyonların önemine değinen Birpınar ayrıca dünyada ilk sıfır atık kasabası olma yolunda ilerleyen Japonya’nın Kamikatsu kasabası uygulamaları üzerinden de örnekler vererek konuya dikkat çekti. Bununla birlikte, lineer ekonomiden döngüsel ekonomiye geçiş yoluyla israfın önlenmesinin öneminin altını çizen Birpınar, “Çok al-az kullan-dönüştürmeden at” zincirinin büyük çevre felaketlerinin sebeplerinden biri olduğu üzerinde durdu.
İlgiyle takip edilen konuşmasının sonunda Birpınar, Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal’a ve Ocak Yönetimi’ne teşekkür etti.
Konuşmanın ardından hediyelerini ve Eskişehir Türk Ocağı’nın “Şükran Beratı”nı takdim için söz alan Prof. Dr. Nedim Ünal, böyle etkileyici ve önemli bir konu hakkında muhtevalı bilgiler aktaran, tecrübelerini samimi bir dille anlatan Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’a, Ocak Yönetimi ve Eskişehir Türk Ocağı’nda bu sohbeti dinleyenler adına minnet ve şükranları dile getirdi.
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.