Dr. Mehmet Yavuz: “Terapi dededen değil senden başlar”
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, terapi ve aile dizimi ile ilgili, “Terapilerde modanın peşine düşmek, gereken derinliği zedeleyebilir” dedi.
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, terapi, aile dizimi ve bilinçaltına yönelik bilgiler aktardı. “Aile Dizimi, ancak diğer terapi türleri ile sorunları çözülememiş, çok az hayat hikayesinde derde derman olabilir” diyen Yavuz, “Ona da uzman terapistin karar vermesi daha doğru olacaktır. Bir kişi günlük hayatında yaşadığı sorunlar konusunda yapması gereken her şeyi yapıp tüm terapi süreçlerini takip ettiği halde sonuç alamadıysa, aile diziminden faydalanabilir. Sorunun muhtevasına göre çok az danışanda gerçekten Aile Dizimi tekniğinin gerekliliğinden söz edebiliriz. Bunun dışında, eğitimi ve deneyimi yeterli olmayan kişilerin, sandalyelere sıradan insanları oturtarak dizim yapmaları, çoğu zaman gerçek sorunları görmezden gelerek kafa karıştırmak gibi istenmeyen sonuçlar verebiliyor. Terapi gibi derinlik isteyen konularda, moda akımlara kapılmak faydadan çok zarar getirir. Diziler ile olduğundan farklı gösterilen ve yetkin olmayan kişiler tarafından uygulanmaya başlanan teknikler, aslında psikolojiden fayda görebilecek insanların hayatında kayıplar ile sonuçlanacaktır. Bir dizide medyum gibi bilgiler aktaran kişiler, aslında öğrenilebilir ve dolayısıyla öğretilebilir olan Aile Dizimi’ni, kahve falı düzeyine indirerek merak uyandırmaktadır. Ancak terapist açısından bilgi ve deneyim, danışan açısından da ciddiyet, derinlik, sabır isteyen süreçlerin bu gündelik merak ile örtüşüp örtüşmediğine dair derin şüphelerim var. Dolayısıyla Aile Dizimi’nin katkı sunduğu kişi ve süreçleri kabul ederek ama işe nereden başlanacağına klinik psikoloğun veya doktorun görüşlerine uyarak ilerlemek daha doğru olacaktır. Danışan bu noktada ’Ben de Aile Dizimi isterim’ demek yerine, ’Hayatımda bu alanda, şu tarz sorunlar yaşıyorum. Hayatımı yeniden dengeli hale nasıl getirebilirim?’ sorusu ile deneyimli, alanında bilgi sahibi uzman terapistlere yönelmelidir” şeklinde konuştu.
“Aile dizimi terapi tekniği, güncel bir dizinin ardından çok moda hale geldi” ifadelerini de kullanan Dr. Mehmet Yavuz, “Psikoloji ve psikiyatri bize kişinin günlük hayatta bozulan uyumunu yeniden temin etmeye yönelik pek çok teknik ve seçenek sunuyor. Hangisinin kullanılacağı, kişinin kendi hikayesine ve yaşadığı probleme göre değişir. Terapide ilk tercih, gidip 5 kuşak önceki atanıza bakmak değildir. Bugünkü popüler haliyle Aile Dizimi, danışanın kendi hayatının sorumluluğunu atalarına atıp sıyrılması haline dönüşmek üzere.. Bu, kişinin kendi yaşamına büyük bir farkındalık getirmesi gereken ve derinlik isteyen terapi sürecini yüzeyselleştirir ve bireyin seçimlerinin sorumluluğunu almasına engel olabilir” diye konuştu.
“Kişinin aile büyükleri hakkında bilgi sahibi olması, çoğu zaman yeterlidir”
Dr. Yavuz, kişinin aile büyükleri hikayelerine dair ise, “Vaka örneklerine baktığımızda, hiç aile dizimi yapılmadan normal terapi süreçleri ile çoğu kişinin hayatını ve ilişkilerini düzenlemekte oldukça başarılı sonuçlar aldığını görüyoruz. Aynı zamanda işe aile dizimi ile başlayıp oradan hiç fayda görememiş, boş yere ihtiyacı olan çözümleri geciktirmiş ve durduk yerde kafası karışmış danışanlarımız da var. Ataların hayatımızdaki önemini kabul ediyoruz ama hayatta olmayan büyüklerimizin hikayelerini deşip sorumluluğu onlara yüklemek, geçmişi onurlandırmak değildir. Bunu yapmak yerine evinizde aileniz ile iletişim kurmayı deneyebilirsiniz. Daha önce aile hikayesini hiç öğrenmemiş kişilerin, kendi soyağaçlarını çıkartıp bir düzeyde kişiliklerini ve yaşamlarını etkileyen önemli olaylar hakkında bilgi sahibi olmaları faydalıdır. Yaşayan kişilerden, öğrenebileceğiniz kadarını sorup öğrenin. Ardından yaşayan ve ölmüş büyüklerinize saygılarını, şükranlarını sunabilirsiniz. Bu, manevi bir temastır. Böylece pratik bir şekilde kendi geçmişinizi onurlandırmanız mümkün olacaktır. Ancak daha ileri gidip sürekli geçmişi deşmenin ne atalara ne de günlük hayatın güzelleşmesine bir katkısı yok” cümlelerine yer verdi.
Dr. Yavuz, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Aile Dizimi, uzun yıllardır ülkemizde tanınan bir drama tekniği. Türkiye’de bu tekniği tanıtıp adını koyan Psikoterapist Bert Hellinger’den ders almış ve binlerce kişi ile çalışmış az sayıda ama değerli klinik psikologlar var. Bert Hellinger, bir ailenin dizilişinden o ailenin sorunlarını çıkartabildiğini fark etmiş. Tekniğin çarpıcı tarafı, aile üyeleri arasında kuşaklar boyunca etkili olan görünmez bağlardan söz etmesi. Bir misyoner olarak farklı ülkeleri gezen Bert Hellinger, bir Zulu Kabilesi’ni ziyareti sırasında asırlardır gerçekleştirilen, Afrika’da yaygın olan bir merasime şahit olup bunu kliniğinde kullanmaya başlamış. Aile Dizimi konusunda kitapları ve ders notları da uzun yıllardır ülkemizde yayınlanmış olan Hellinger, açtığı dramaları kitaplarında anlatır. Bu kitaplarda fark edebileceğiniz noktalar, hem terapist hem de sıradan okuyucu açısından oldukça ilginçtir çünkü aynı şeyler yaşanan ailelerde benzer sonuçlar olduğunu görürsünüz. Örneğin kürtaj, evlat edinme, eşinden başka biriyle ilişki yaşama, askerlikten kaçma, üzeri örtülen bir öldürme vakası, göç, yanarak ya da boğularak ölme, ortaklıkta birinin hakkını yeme, iflas Çok sayıda ailenin hikayesini dizdiğinizde, böylesi olaylar yaşanan ailelerde, atadan sonra gelen kuşakların birbirine benzer sorunlarla uğraştığını gözlemleyebilirsiniz. Anlayacağınız hiçbir şey gizli kalmaz! Bir zaman başkalarının hakkını yediğinizde, eşinizi bir kenara atıp sevgilinizi gizlediğinizde, birilerinin ölümüne sebep olduğunuzda o gün için o konu gizli kalsa bile bir zaman gelir mutlaka ortaya çıkmak ister. Aynı şekilde ailedeki büyük yeminler, ’Ah’lar, beddular da sonraki kuşakları etkiler. Parantez içinde bir noktayı da vurgulamak istiyorum. Dini eğitime sahip olan Bert Hellinger, günümüzün modern beklentilerinden çok farklı yaklaşımlar sergiler. Özellikle kürtajın oluşturduğu sorunları vurgulaması kimilerine şaşırtıcı gelecektir. Evlilik dışı ilişkilere yaklaşımı da çarpıcıdır. Diyelim ki bir adam, evli olduğu halde yıllarca başka bir hanımla beraber olmuş ama bunu ailesinden gizlemiş. Hatta o kişiden çocuk sahibi olmuş. Bu kadın ve çocuk, mutlaka o ailenin dizimine katılmak ister; sonraki kuşakların kabulünü ve saygısını bekler. Böyle baktığınızda, özellikle ailede sonraki kuşaklardan saklanan sırlar, üzeri örtülmüş konular varsa, aile dizimi ya da en azından aile içinde bu konunun saygı ile konuşulması şeklinde gündeme getirilmesi, günlük hayattaki huzura olumlu etki edecektir. Modern zamanlarda bazıları ruhsal çalışmalara yeterince değer verilmiyor. Oysa ki genellikle bilinçaltında bastırılmış halde duran, geçmişin tozu pası arasında iyi seçilemeyen olaylar, mutlaka kişinin bilincine çıkmak isterler. Ayrıca büyük resme baktığınızda atanızın yaptığı bir haksızlıktan ötürü günlük hayatınızda huzurunuzun kaçabileceğini bilmek, hayatın görünmeyen ama tıkır tıkır işleyen kuralları hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlar. Bu gerçekten önemli bir bilgidir. Bizim kültürümüzde bu çok iyi bilindiği halde, gerçekte bir din adamı olan Bert Hellinger üzerinden yeniden hatırlanması, umalım ki her birimizi yeniden aklıselim davranmaya yöneltsin.”
“Psikodrama yapmak için 5 yıl eğitim gerekir”
Aile Dizimi’nin, grup terapisini andırdığını belirten Dr. Yavuz, "Kişinin ailesindeki (yaşayan veya ölmüş) üyeleri temsil eden sandalyelere rastgele insanlar oturur ve ailedeki bir üyeyi temsil ederler. Bu temsil sırasında günlük hayatta fark edilmeyen bazı detaylar ortaya çıkabilir. Kişinin içsel duygusu dışarı vurulduğunda genellikle daha önce bilinmeyenler ortaya dökülmektedir. Bir sandalyeye oturan ve genellikle temsil ettiği aile üyesi ile daha önce hiç tanışmamış bir kişinin söylediklerine şahit olmak, kimileri için inanması zor bir aşamadır. Ancak böyle bir dizilim açtığınızda, gerçekten de sandalyeye kim oturursa otursun, aynı kanallığı yapabildiğini gözlemlersiniz. Beş kuşak önce ölmüş birini nasıl söze dökersiniz? Aslında bu tarz çalışmalar, zamandan mekandan bağımsız bir şekilde gerçekleştirilir. Bu, ’Alan okuması’nın bir tılsımıdır ve gereken deneyime sahip olmayan kişilerin bu tarz önemli dizilimleri gerçekleştirmesi, danışanın kafasını karıştırabilir. Genellikle ağlamalar, pişmanlıklar, öfkeler ortalığa saçılır. Konunun bu kadar mahremiyet gerektirmesi çok önemli bir noktadır. Bu tarz dramalar yapmak, objektiflik, bilgi ve tecrübe ister. Oldukça mahremdir ve kesinlikle önüne gelenin yapabileceği bir iş değildi. Aslına bakılırsa anne karnında olduğumuzdan itibaren dış dünyada bütün olan bitenler bilinçaltımıza yüklenir. Sonra bebeklikten çocukluğa ve ergenliğe kadar bu devam eder. Özellikle bebeklik ve çocukluk döneminde dedelerimiz, ninelerimiz velhasıl tüm aile büyükleri ile alakalı anlatılanlar bilinçaltımıza yüklenir ama bunların büyük bir çoğunluğundan haberimiz olmaz. İşte birçok psikolojik rahatsızlıkları derinliğine anlayabilmek için uzun uzadıya yapılan terapi teknikleri, işte bu bilinçaltımıza yüklenmiş ve çatışma oluşturan meseleleri aşikar edip onarmaya yöneliktir. Dolayısıyla anne karnında olduğumuzdan beri bilinçaltımızda yüklenmiş olan bilgiler derya denizdir. İşte ulaşılabilecek bilgilerin sadece bilinçaltımızda bulunanlarla sınırlı olduğunu ve olayın 5 nesil 7 nesil ötesine uzanabilmesinin çok zor hatta imkansız olduğunu düşünmekteyim. Tabii ki konunun kozmik-kuantumsal boyutunu ileri sürerek benim gibi düşünmeyenler de olabilir. Onlara da saygılıyım” dedi.
“Aile Dizimi yaptığını iddia edenlerin çoğu bu eğitimleri almıyor”
Psikolojide, pek çok farklı tekniğin olduğunu dile getiren Nörolog Dr. Yavuz, “Bugün Aile Dizimi yaptığını iddia edenlerin çoğu bu eğitimleri almadığı için, kime hangi terapinin uygun olduğunu iyi tespit edemezler. Örneğin ’Psikodrama’da sembollerle rol vererek problemleri ortaya çıkartmaya ve farkındalık oluşturmaya çalışılır. Bir psikolog psikodrama terapisi için 5 yıl eğitim almak zorundadır. Sonuç olarak psikodrama yetkin klinik psikologlar tarafından gerçekleştirildiği için daha güvenlidir. Peki, psikodrama gibi etkin ve bilimsel bir yöntem varken neden Aile Dizimi terapisi bu kadar popüler hale geldi? Bir dizinin gerçekten uzaklaşıp dizilim açmayı bir medyum bağlantısı gibi göstererek konuyu kahve sohbetlerine taşımasının ötesinde eğitimli, eğitimsiz, deneyimli, deneyimsiz pek çok kişinin Aile Dizimi yapmaya niyetlenmesinin de bu terapi trendinde rol oynadığını düşünüyorum. Ne yazık ki herkes bu terapiyi yapmaya heves ediyor. Kendisine ’Aile Dizimi Uzmanı’, ’Şifacı’, ’Kozmik Enerji Uzmanı’, ’Yaşam Koçu’, ’İlişki Koçu’ diye unvan bulanlar, aslında işinin ehli tarafından yapıldığında fayda getirebilecek bu değerli tekniğin hayal kırıklığı oluşturmasına sebep olmaktalar. Bize bu güne kadar terapi için gelen danışanlarımız arasında, ’Aile Dizimi aldım, hiçbir fayda sağlamadı’ diyen kişiler var. Oysa bir terapistin pek çok teknik hakkında bilgisi olması gerekir. Kimin neye ihtiyacı varsa onu uygulamalısınız. Ortalıkta danışmanlık verenlerin çoğu klinik psikolog olmadığı için bunu ölçüp biçecek donanıma sahip değiller. Dolayısıyla ne biliyorlarsa onu satmaya çalışarak, belirli bir kesim açısından vakit, nakit ve enerji kaybına yol açıyorlar. En önemlisi de insanların kendileri üzerinde çalışmak konusundaki heveslerinin kırılması. Bu, oldukça önemlidir. Çoğu kişi, gidip sorunlarını anlatmak ve çözmeye çalışmak konusunda hevesini zor toparlar. Adım attığında başarılı olursa, devam eder. Başarılı olamazsa hevesi kırılır. Dolayısıyla herkese iyi öğrendiği, bildiği işi yapmasını tavsiye ediyorum. Uzun lafın kısası, Aile Dizimi, psikologlar veya doktorlar tarafından uygulanabilecek bir yöntemdir. Ayrıca tekniğe saygı duysak bile, bu kadar parlatılıp abartılmasını da doğru bulmuyoruz. Önemli bir konu daha var. Diyelim ki aile dizimi ile rahatsızlığı belirlediniz ve kişinin problemli yanını keşfettiniz. Peki kişiyi nasıl onaracaksınız? Kişi kendini yıllardır rahatsız eden gerçeğin ortaya çıkmasından her zaman mutlu olmayabilir bazen de bu gerçek tam bir kaosa, kargaşaya dönüşebilir. Bazı gerçekleri kişinin öğrenmesi mi yoksa öğrenmemesi mi gerekiyor? Buna yetkin terapist karar vermelidir. Nitekim bilinçaltındaki ağır travmatik hikaye ile kişinin henüz yüzleşmeye hazır olup olmadığını ve bunun kişinin yararına olup olmadığını süzebilmek hassas bir konudur” diye konuştu.
“EMDR ile daha geniş bir yelpazede başarı elde etmek mümkün”
“Bugüne dek binlerce danışan üzerinde güzel sonuçlar aldığımız bilimsel terapi tekniklerinden EMDR, belki herkes tarafından bilinmiyor ama oldukça faydalı bir yöntemdir” sözlerini kullanan Dr. Yavuz, şu şekilde devam etti:
"Bu nöropsikolojik teknik, tamamen bilinçaltına yüklenmiş travmalara odaklanır. Bazen bu travma açıkta değil gizlenmiş de olabilir. Terapist bu gizli travmaları netleştirerek kişiyi olaylar ile barıştırır ve onu özgürleştirir. Dolayısıyla bugün Aile Dizimi terapisinden elde edilmeye çalışılan fayda, zaten EMDR ile gerçekleştirilebilmektedir. Anlaşılacağı üzere EMDR, atalardan veya çocukluktan, nereden gelirse gelsin, kişide gizli kalmış problemleri ve travmatik hikayeleri sağlıklı bir şekilde çözebilmektedir. Netice itibariyle bugün yaptığınız hatalar, yüz yıl önceki büyük büyük dedelerinizin eseri değil, sizin eseriniz. Ve bunlarla da yüzleşecek olan yine sizsiniz, dedeleriniz değil. Geçmişi sorgulayabilirsiniz, araştırabilirsiniz ama siz sadece kendinizden mesulsunuz. Bilinçaltınızın tozu raflarında geçmişin trajedileri, dramları bulunabilir ve sizi etkileyebilir ama bunların sorumlusu siz değilsiniz.”
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.