“Gribal enfeksiyonların artışı korkulacak boyutta değil”
Son zamanlarda artan gribal enfeksiyonlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Meshut Başak “Her yıl kış aylarında yaşadığımız bir hadise. Covid sonrası maske kullanımının azalması tabi ki de bir nebze etkili oldu ama korkulacak bir boyutta değil” dedi.
Covid-19 sonrası artık yaşanan her gribal enfeksiyon insanlar için korkulacak bir hastalık konumuna geldi. Özellikle bu kış geçmeyen öksürük ve hastanelerde yaşanan yoğunluk sebebiyle “acaba tekrar yeni bir virüs salgını mı geliyor” sorusunun akıllara getirdi. Yaşanan artışın ve yoğunluğun her yıl görüldüğünü sadece geçtiğimiz pandemi döneminde edinilen maske kullanımı alışkanlığının azalması sebebiyle biraz daha yayılımın fazla olduğunu söyleyen Türkiye Hastanesinden İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Meshut Başak konu ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu.
“Artışın Covid-19 ile değil maske kullanımı ile ilişkisi var”
Şuanda yaşanan enfeksiyonların Covid-19 ile ilgili olup olmadığı hakkında konuşan Doç. Dr. Meshut Başak, “Maske kullanımından dolayı pandemi sürecinde diğer viral enfeksiyonlarda bir azalma görüldü. Korona virüs vakalarında azalma olduktan sonra maske kullanımı da azaldı. Bu da gribin bulaşmasını, yayılmasını artırdı. Özellikle çocuklar arasında bulaşıcılığı yaygın. Aynı zamanda ailelerine de bulaştırıyorlar. Bu bakımdan viral enfeksiyonlardaki artışın Covid-19 ile bir ilişkisi var diyebiliriz. Ayrıca pandemi sonrası normale dönüşte bir takım tedbirlerin yetersiz hale gelmesine de bağlayabiliriz” dedi.
“Şuan için korkulacak boyutta değil”
Gribal enfeksiyonların şu an için korkulacak bir boyutta olmadığını belirten Doç. Dr. Başak “4 ay önceye göre bir artış var. Bu vakalar hemen hemen her yıl gördüğümüz bir hadise. Dolayısıyla bu konuda sakin olunmalı. Özellikle toplu alanlarda maske kullanımına çok dikkat etmek gerekiyor. Kronik enfeksiyonu olan kişiler çok dikkatli olsunlar. Bir de bulunduğumuz ortamları çok sık havalandırmamız lazım. Çocuk ve yaşlı bireylerin olduğu evler günde 4-5 defa 10 dakika kadar havalandırıp, temiz ortam oluşturulmalı” diye konuştu.
Düşmeyen ateşe dikkat
Hangi durumlarda hastaneye başvurulması gerektiği konusunda da bilgilendirmelerde bulunan Başak, “Ateş 38,3’ü geçerse, bir takım ateş düşürücülerle ve soğuk uygulamalarla düşmezse mutlaka hastaneye başvurmak lazım. Ayrıca nefes darlığı, el parmaklarında ve dudaklarda morarma belirtileri ortaya çıkarsa doktora görünmekte fayda var. Bunun dışında bir iki gün geçmesine rağmen hala toparlanılamazsa, öksürük artmış ve durum daha da kötüye gitmişse gecikmeden hastane gidilmesi gerekiyor. Aksi halde zatürre gibi daha ağır bir tabloyla karşılaşılabilir” şeklinde konuştu.
Enflüanza ve domuz gribi arasındaki fark nedir?
Hastaların çoğuna konulan teşhisin enflüanza olduğunu ve genellikle domuz gribi ile karıştırılmasından dolayı aradaki farkı da aktaran Başak, “Enflüanza A grubunun alt grupları domuz gribi H1N1 ve kuş gribi H5N1 virüsüdür. Bu virüsler birbirlerinden farklı ancak her iki virüsün de kuluçka dönemi ve meydana getirdikleri belirtiler hemen hemen aynı. Bununla birlikte tedavileri de aynı. Çok hafif vakalarda ilk 48 saat içerisinde ilaç tedavisine gerek yok. Nitekim hastalık daha ağır safhalara gelirse, hastanın diyabet, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği gibi kronik rahatsızlıkları varsa antiviral ilaçları en az beş gün kullanmak lazım” ifadelerinde bulundu.
Son olarak hastalığı hafif atlatmak için önerilerde de bulanan Doç. Dr. Meshut Başak, “Çocukların bulaştırma riski yüksek. Buna da çok dikkat etmek gerekiyor. İyi beslenerek bağışıklığı yüksek tutmak çok önemli. Sigara ve alkol kullanımı, uykusuzluk ve stres gribal enfeksiyon için dezavantaj. Gerekli tedbirler alınırsa, korkulacak bir durum oluşmayacağını düşünüyorum. Korkup strese girmesinler. Rahat olsunlar, hafif enfeksiyonlarda istirahat, C vitamini almak, bol su tüketimi önemli” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.