İşadamının üç yıl önceki öngörüsü Türkiye’nin gündemine oturdu
Zonguldaklı işadamı Nejdet Tıskaoğlu’nun üç yıl önce doğal afetler konusunda sanayicilere yaptığı çağrı Türkiye’nin gündemine oturdu. Tıskaoğlu, ekonominin birkaç şehre sıkıştığına dikkat çekerek Türkiye’nin kurtuluş reçetesi olarak gördüğü eve dönüş projesiyle İstanbul’daki fabrikasını Çaycuma’ya taşıdı. Tıskaoğlu 11 ili etkileyen deprem afeti sonucunda bu projenin daha da kıymetli bir hale geldiğini ifade etti.
Zonguldaklı işadamı Nejdet Tıskaoğlu’nun İstanbul’daki fabrikasını doğup büyüdüğü memleketine taşımasıyla başlayan "Eve dönüş" projesi adeta Türkiye’nin kurtuluş reçetesi olacak. Ekonominin belli başlı illerde sıkışması yerine Anadolu’ya yayılması fikriyle harekete geçtiklerini ifade eden Tıskaoğlu, 11 ili etkileyen deprem afeti gibi büyük afetlere karşı yaşanabileceklerin öngörüsüyle projenin önemine dikkat çekti. Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen deprem afetinde yaralar sarılıyor. Bir taraftan da yeni afetlerin en az hasarla atlatılması ve ekonominin güçlü tutulması yönündeki çalışmalarla projeler hayata geçiyor. Üç yıl önce İstanbul’daki fabrikasını "Eve dönüş" projesiyle Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine taşıyan Nejdet Tıskaoğlu, önemli bir durumun altını çizdi.
Ekonominin birkaç şehre sıkıştığını anlatan Nejdet Tıskaoğlu; 81 ile eşit teşvik verilerek her şehrin farklı alanlarda ihtisaslaşması gerektiğinin altını çizdi. Kdz. Ereğli ilçesindeki demir çelik fabrikasıyla üretilen saclardan beyaz eşya üretilebileceğini bunun da Filyos Limanı aracılığıyla ihraç edilebileceğine örnek veren Tıskaoğlu, böylelikle yaşanabilecek deprem öncesi İstanbul’un da boşaltılmasının kolaylaşabileceğini söyledi.
Projeyle birlikte İstanbul’daki fabrikasını Zonguldak’a taşıdığını anlatan Tıskaoğlu, şöyle dedi:
"Üç yıl önce dernek olarak bir karar almıştık. Karar şuydu. ’Eve Dönüş Projesi’ diye bir proje başlattık. Bunun anlamı şu. Artık gurbete giden Zonguldak’tan ve Anadolu’dan büyükşehre giden kişilerin, kendini yetiştirdikleri, bilgi birikimlerin olduğu noktada artık kendi evlerine Anadolu’ya dönmesi gerektiğine çünkü Anadolu’nun da gelişmesi gerektiğini düşünerek böyle bir proje başlattık. Bu proje çok önemli ve çok kıymetliydi. Biz bu projeyi Türkiye’nin kurtuluş reçetesi olarak adlandırdık. Çünkü sadece büyükşehirlere sıkışmış ekonomik anlamda, ticaret anlamında, sanayi anlamında, nüfus anlamında dolayısıyla Anadolu’nun da gelişmesi gerekiyor. Anadolu’daki insanların da artık hayatlarını hem sosyal anlamda ve ekonomik olarak geliştirebilmesi için geri dönmek gerekiyordu. Bu projenin Türkiye’nin kurtuluşu olduğuna inanıyoruz. Biz bu anlamda kendi firmamızı İstanbul’daki lokasyondaki fabrikamızı Zonguldak’ın Çaycuma ilçesine kurduk. Şu an 400 çalışan arkadaşımızla beraber yaklaşık 3 yıldan beri üretim yapıyoruz. Çok mutluyuz. Çok da gururluyuz. Ofisimizi İstanbul’da bıraktık ama bütün üretimleri Çaycuma’ya getirdik."
"İstanbul’u Anadolu’ya taşıyıp daha yaşanabilir hale getirmek lazım"
İstanbul, İzmir, Edirne, İzmit gibi sanayi şehirlerindeki iş yükünün fazlalığına dikkat çeken Tıskaoğlu, özellikle İstanbul’un yaşanabilir hale gelmesi için fabrikaların Anadolu’ya taşınması gerektiğini söyledi. Tıskaoğlu, "Türkiye 81 ili olan ülke. Ama bazı noktalarda da çok daha fazla nüfus ve ekonomi kalabalığının olduğu şehirlerimiz var. Ankara, İzmir, İzmit, İstanbul, Edirne gibi sanayi ve iş yükü çok fazla olan şehirler var. Dolayısıyla İstanbul Türkiye’nin kalbi. Türkiye’nin kalbi olarak görüyorum. Türkiye ihracatının yüzde 43’ünü yapan bir şehirden bahsediyoruz. 85 milyon nüfus içerisinde 16 milyon nüfuslu bir şehirden bahsediyoruz. Özellikle İstanbul gibi büyük metropollerin sıkıştığını bu sıkışmanın artık şehre büyük zarar verdiğini, şehir yapılanmacılarının şehri çok fazla dizayn edemedikleri, insanların çok fazla sosyal alanları da kullanamadığı, trafik gibi keşmekeş içerisinde olduğu ve aynı zamanda Allah korusun doğal afetler olduğunda Türkiye ihracat noktasında çok büyük sıkıntı yaşar. Türkiye’nin döviz girdisi sıkıntı olur. Bu anlamda da Türkiye çok büyük bir yara alır. İstanbul Türkiye’nin kalbi. Eğer bir insanın kalbi durursa hayat durur. Onun için kalbimizi yaşatmamız lazım. Kalbimize bu kadar yük yüklememek lazım. İstanbul’u yavaş yavaş Anadolu’ya taşıyıp daha rahat yaşanabilir hale, depreme ve sanayiye dayanıklı bir şehir haline getirmek lazım" diye konuştu.
"Almanya gibi 81 ili gruplara ayırmak lazım"
Türkiye’nin deprem kuşağında yaşaması sebebiyle depremle yaşamaya alışmak gerektiğini söyleyen Zonguldak Sanayici İşadamları Derneği Başkanı Nejdet Tıskaoğlu sosyal medyadaki paylaşımıyla da dikkatleri üzerine çekti. Üç yıl önce öngördüğü Eve Dönüş projesini paylaştığı sosyal medyanın gündemine oturan Tıskaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz deprem kuşağında yaşayan bir ülkeyiz. Bununla yaşamaya alışmak durumundayız. Hayata geçirmemiz gereken olaylar var. Deprem bölgesinde olan bir ülke; altyapısını ona göre yapmamız lazım. Sanayimizi ona göre dizayn etmemiz lazım. İnsan nüfusumuzu ona göre dizayn etmemiz lazım. Bizim şehirleri boşaltıp bir şehre yığılmamamız lazım. Deprem kuşağında olduğumuz çok net. Belli zaman aralıklarında depremi yaşıyoruz. Özellikle İstanbul gibi şehri sıkıştırmadan Anadolu’ya göç yapmamız lazım. Avrupa’nın özellikle Almanya’nın yaptığı gibi şehirleri küme küme gruplara ayırmak lazım. Küme küme bölümlere ayırmak lazım. Bunu kendi ülkemize, kendi şehrimize indirgediğimiz zaman bugün Kdz. Ereğli ilçesinde demir-çelik fabrikası var. Sac üretiliyor. Bu gün Zonguldak Türkiye’nin incisi. Ekonomi, liman ve doğalgaz anlamında. Burada bir sac fabrikamız var. Yakın bir zamanda limanımız olacak. Nitelikli insan kadrosu var. Dolayısıyla burada bir ana sanayinin olmasını istiyoruz. Sacın üretildiği yerde bir beyaz eşya fabrikasının Zonguldak, Kdz. Ereğli veya Alaplı’da olup insanlarımızın çalıştığı, üretimlerin olduğu ve aynı zamanda alt kümelerle beraber yan sanayilerin olduğu bir bölge haline gelmesini talep ediyoruz. Aynı zamanda da Filyos Limanı’ndan da dünyanın birçok ülkesine burada ihracat yapmak istiyoruz."
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.