Pandemide yaşanan belirsizlikler ruh sağlığını olumsuz etkiledi
Psikiyatri Uzmanı Hatice Harmancı, pandemi döneminde yaşanan belirsizliklerin beraberinde getirdiği kaygıların ve kaygıya eklenen depresif temaların en sık görülen ruhsal yakınmalar olduğunu söyledi.
Korana virüs enfeksiyonu hızlı bulaşması, fiziksel sağlığı etkileyen yönleri ve ölümcül olabilmesi gibi biyolojik tarafıyla ön plana çıkmış, ancak zaman içinde ruh sağlığını da olumsuz etkilediği görülmüştür. Pandemi döneminde ruh sağlığını bozan en önemli sebebin belirsizlikler olduğunu kaydeden Özel Medicana Konya Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doktora Öğretim Üyesi Hatice Harmancı, “Hastalığın nasıl etkilediği, kimleri etkilediği, nasıl tedavi edileceği ve en nihayetinde sürecin nasıl sonlanacağı bilinmiyordu. Yapılan tahminlerin kimisi çok iyimserken kimisi de felaket senaryolarını içermekteydi. Bilinmezliklerin getirdiği kaygılar ve kaygıya eklenen depresif temalar en sık görülen ruhsal yakınmalar oldu" dedi.
“Bağımlılıkların görülme oranları yükseldi”
Psikiyatristi Uzmanı Hatice Harmancı, pandemi döneminin bilinmezliklerle birlikte yaşamların da değiştiği bir dönem olduğunu hatırlatarak, “Bu dönem daha önce insanlığın tecrübe etmediği bir dönemdi. Hastalığın yayılmasını önlemek için alınan tedbirlerle yeni bir düzen gündeme geldi. Tüm dünyada fiziksel mesafe, karantina gibi kavramlar ön plana çıktı ve bu kavramlarla birlikte evlerden yaşam başladı. Esnek mesai ile evlerden çalışma, çevirimiçi çalışma veya bazı iş yerlerinde tamamen kapanma gündeme geldi. Bu durum işsizlik ve bozulan ekonomik dinamikler gibi başka bir stres unsurunu ortaya çıkardı. Evde kalma aynı zamanda hızlanan yaşamda yabancılaşan aile bireylerinin yeniden birbirlerini tanımaları için bir fırsat oldu. Ancak fırsat olarak değerlendirdiğimiz bu değişken bazı ailelerde şiddetin artmasına sebep oldu. Artan şiddet ise her aile ferdinde farklı ruhsal etkilenmeleri getirdi. Bazılarında öfke patlamaları, bazılarında depresif yakınmalar, bazılarında ise kaygı hali veya uyku bozuklukları ve bütün bunlarla baş etmek için kullanılan sağlıksız bir yöntem olarak bağımlılıkların görülme oranları yükseldi” ifadelerini kullandı.
“Ölen bireyin yakınları sağlıklı bir yas dönemi yaşayamadı”
Pandemi döneminde ruh sağlığını etkileyen başka bir değişkenin de hastalığın bulaşması veya hastalığı bulaştırma kaygısı olduğunu vurgulayan Hatice Harmancı, “Hastalığın bulaşmasını önlemek için sosyal temasın kesilmesi yalnızlaşmayı getirdi. Aynı zamanda sürekli dezenfektanların kullanılması, dışarı ile temas eden her nesnenin sürekli yıkanması gibi davranışların sürekli hale gelmesi hastalık kapabilme, bulaş obsesyonunu ve buna karşılık da temizlik kompulsiyonlarının daha fazla görülmesine neden oldu. Enfeksiyonu sevdiklerine bulaştırma kaygısı ile kontrolcülük ve şüphe hali belirginleşti. Hastalığı yaşayanlarda ölüm korkusu, yakını hasta olanlarda ise yakınını kaybetme korkusu belirgin olarak yaşandı. Hastalık dönemlerinde ise en zorlayıcı faktörlerden birisi de izolasyon, yani hastalanan kişinin yalnız bırakılması haliydi. Çünkü yayılımın önlenmesi için sadece koruyucu ekipman ile sağlık personelleri temas edebiliyordu. Bu da hem hasta hem hasta yakını hem de sağlık personelleri için oldukça yıpratıcı bir süreçti. Korona virüs sebepli ölümlerde başka bir travma özelliği taşımaktaydı. Toplum örf ve adetinden uzak cenaze törenleri sağlık için alınan bir önlemdi ancak ölen bireyin yakınları sağlıklı bir yas dönemi yaşayamadı. Bu da patolojik ve uzayan yaslara, paylaşılması zor pişmanlıklara yol açtı” şeklinde konuştu.
“Her an yeni bir sağlık sorunu yaşayabilme ihtimalimizin olduğunu deneyimlemiş olduk”
Pandemi döneminin önemli stres sebeplerinden bir tanesinin de damgalanma olduğunu belirten Harmancı, “İlk önce yaşlılarla ilgili başlayan ayrışma daha sonra riskli grupların hepsine yayıldı. Damgalanma sebebiyle en çok zorlanan meslek gruplarından bir tanesi de sağlık çalışanları oldu. Sağlık çalışanları pek çok bilinmezlik ve sürekli yenilenen bir gündemle çalışmaya devam ederken, hastaların her dönemine şahit olarak travmatize olmuşlar, aynı zamanda da kendilerine ve yakınlarına bulaşması konusunda da büyük risk almışlardı. Bu dönemde yapılan pek çok araştırma da sağlık personellerinde depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları ve travma ile ilişkili ruhsal bozuklukların görülme yüzdelerinin arttığını gösterdi. Şimdiki zamanda pandeminin bittiği resmi olarak ilan edilmemiş ancak hastalık görülme riskinin azalmasıyla kısıtlamalar kaldırılmıştır. Tüm dünya olarak arkamızda büyük bir kriz dönemini bırakmış olsak da her an yeni bir sağlık sorunu yaşayabilme ihtimalimizin olduğunu deneyimlemiş olduk. Yeni risklerin varlığını bilmek de kaygıyı tetiklemektedir. Psikolojik dayanıklılığı artıracak her türlü uğraşı stresle baş etmeyi kolaylaştıracaktır" diye konuştu.
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.