Sahura kalkmak bağışıklık sistemi için önemli
Diyetisyen Cemre Kamalı, Ramazan ayında oruç tutun vatandaşların uzun süre aç kaldığını belirterek, "Sahuru bir alışkanlık haline getirmek hem açlık sürenizi azaltacaktır hem de metabolizma hızınızı korumuş olacaksınız. Bu nedenle sahur atlanmamalı. Sahur yapılmazsa eğer bağışıklığınız düşebilir" dedi.
Diyetisyen Cemre Kamalı, Ramazan ayında beslenme düzenini oldukça değiştiğini, bu dönemde dengeli beslenmenin çok daha büyük önem taşımakta olduğunu söyledi. Kamalı, "Ramazan aylarında 16-17 saat aç ve susuz kalan vücudumuz iftar saatinde birdenbire ihtiyaç duyduğu besinlere kavuşmaktadır fakat bu dönemde yavaşlayan metabolizma ve saatlerce boş kalan mideye bir anda çok yüklenmek doğru değildir. Bu gibi durumlarda hazımsızlık gibi sağlık problemleriyle karşılaşabiliriz. Ramazanda öğünlerinizi sahur, iftar ve ara öğün şeklinde düzenleyebilirsiniz. Sahura kalkmayı alışkanlık haline getirmek bu dönemde yapılacak en doğru davranışlardan biridir. Sahuru bir alışkanlık haline getirmek hem açlık sürenizi azaltacaktır hem de metabolizma hızınızı korumuş olacaksınız. Bu nedenle sahur atlanmamalı. Sahur yapılmazsa eğer bağışıklığınız düşebilir" dedi.
"İftardan sonra mutlaka maden suyu içilmesi gerekmektedir"
Kamalı iftardan sonra mutlaka maden suyu içilmesi gerektiğini belirterek, "Oruç tutulan saatlerde baş ağrısı, halsizlik, hazımsızlık ve sindirim sistemi bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Dengeli, yeterli ve sağlıklı bir diyet uygulanması gerekmektedir. Bunun yanı sıra vücudun sıvı ve elektrolit dengesinin korunması önem taşımaktadır. Bu nedenle iftardan sonra mutlaka maden suyu içilmesi gerekmektedir" dedi.
Sahurda ne yemeliyiz?
Diyetisyen Cemre Kamalı, sahurda yenmesi gerekenler hakkında bilgi vererek, "Sahurda çorba, az yağ ile pişirilmiş zeytinyağlı yemekler veya kahvaltılardan birisini seçmek doğru olacaktır. Sahurda haşlanmış yumurtayı tercih etmek sindirimi zor olduğu için sizi tok tutacaktır. Ayrıca sahurda susuzluğu tetikleyecek aşırı yağlı ve tuzlu besinlerden uzak durmalıyız. Sahur yemeklerinde beyaz un, şeker gibi çok hızlı sindirilen besinlerden kaçınılmalıdır. Sahur öğünü sırasında tatlı tüketimi olmamalıdır. Kuru baklagiller, süt, yumurta, domates, salatalık, tam buğday ürünleri ve sert kabuklu yemişler tercih edilmelidir. Mide bulantısı ve sorunlarına neden olmamak için kızartılmış yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Az yağlı, az tuzlu ürünler tüketilmelidir. Tuz içeriği yüksek besinler susamaya neden olmaktadır. Kepek, yulaf, tahıl, tam buğday, tohum, patates, sebze ve meyve tüketimi posa içeriği yüksek olduğundan tercih edilmelidir. Posa içeriğinden dolayı oruç boyunca kabızlığı önleyerek midenin de sağlığını korumaktadır. Sahur süresinde meyve suyu ve su tüketilmelidir. Hafif bir kahvaltı tercihi yapılabilir ayrıca çorba ve zeytinyağlı sebze yemekleri de tercih edilebilir" dedi.
"İftara aniden yüklenmek tansiyon, şeker yükselmeleri ve mide rahatsızlıklarına sebebiyet verebilir"
Kamalı açıklamasının devamında, "İftar öğünü de en az sahur kadar önemlidir. Orucu bir çorba ile açmak ve bir süre ara verdikten sonra yemeğe devam etmek doğru bir tercih olacaktır. İftarda boş mideyi birden doldurmak ani tansiyon ve şeker yükselmelerine, mide bağırsak rahatsızlıklarına sebep olabilir bu nedenle iftardan sahura kadar ara öğün sayısını arttırıp, aralıklarla beslenmeye özen göstermeliyiz. İftarda oruç açılırken mideyi yormamak için öncelikle zeytin, hurma, çorba veya ekmekle açmak uygundur. Açtıktan 10-15 dakika sonra ana yemeğin yanında ayran veya yoğurt tüketimi mideye iyi gelmektedir. 2 saat sonra da meyve tüketilebilir. Bazı kaynaklar orucun su ile açılmasını uygun görmüştür. Oruç bir kahve fincanı kadar su ile açıldıktan sonra yemek tüketilirken tekrar birkaç yudum su alınmalıdır. Böylelikle su ihtiyacının bir kısmı karşılanırken yeme süresini uzatarak tokluk hissinin oluşması sağlanmış olur. İftar yemeklerinde uzun süre açlıktan sonra vücudun gerekli besinleri alması gerekmektedir. Sindirimi zor besinler yenmeye başlamadan önce çorba ve tam tahıllı ekmek tüketilebilir. Baharatlı besinler tüketimi, mide asit salgısını uyardığı için rahatsızlık vereceğinden sınırlandırılmalıdır. İftar yemekleri kızartma ve yağlı pişirme teknikleri yerine haşlama, ızgara pişirme yöntemleri ile pişirilmesi önerilmektedir. Ramazan ayı boyunca sıvı ve mineral kaybının yüksek olması nedeniyle iftarda sıvı alımı önem taşımaktadır. Bu nedenle çorba, ayran, taze sıkılmış meyve suları, sebze suları ve bol su tüketimi önerilmektedir. Ramazan sofralarında mutlaka bulunan pideler ise çabuk acıkmaya neden olmaktadır. Porsiyon kontrolünün önemi dikkate alınmalıdır. Pidenin sekizde biri bir dilim ekmek yerine geçtiği unutulmamalıdır. Her gün pide tüketmek yerine çavdar, kepekli, tam tahıllı ekmekler tercih edilebilir" ifadelerine yer verdi.
Ramazanda oluşan tatlı isteğini nasıl önleyeceğiz?
Kamalı son olarak, "Ramazanda kan şekeri düştüğü için tatlı isteği meydana gelebilir. Protein ağırlıklı beslenmek bu isteği azaltacaktır. Tatlı seçiminizi iftardan hemen sonra yapmak yerine birkaç saat sonra ara öğünde tercih etmek ve ağır şerbetli tatlılar yerine hafif meyveli sütlü tatlılar tüketmek bu süreçte daha sağlıklı olacaktır. Ramazanda iftardan 1-1.5 saat sonra yapılmalıdır. Yapılan bu spor sindirimi de kolaylaştıracaktır. İftar saatinden sahura kadar gün içinde almanız gereken 2-3 litre suyu almalısınız. Diüretik etki göstererek vücuttan su atımını kolaylaştıran çay ve kahveyi Ramazan aylarında aşırı tüketmemelisiniz" dedi.
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.