Uzmanlar, Sultangazi’de dehşeti yaşayan öğrencinin psikolojisini değerlendirdi: "Unutmak çok mümkün değil, sürece ihtiyacı var"
Sultangazi’de yüzüne kaldırım taşı fırlatılan liseli kız ile yardıma gelen gencin kulağının kesilmesine tepkiler çığ gibi büyürken Çocuk, Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Arzu Önal Sönmez, yaşananların etkilerine yönelik, “Genç kızın özgüven ve fiziksel güvenlikle ilgili yaşadığı bu olay onun bütün hayatını olumsuz yönde etkileyecektir diye tahmin ediyoruz. Defalarca bazı görüntülerin aklına gelmesi, fotoğraf flaşı gibi aklında canlanması gibi travma sonrası stres bozukluğunun belirtilerini yaşayabilir. Burada en önemlisi; güvende olduğu hissinin en baştan inşa edilmesi gerekiyor. Bunu unutmak çok mümkün değil, sürece ihtiyacı var. Bunu gerçekleştiren çocukların da belli bir ceza almasına rağmen psikolojik destek almaları, sebeplerinin araştırılması da başka mağdurların olmaması için önemli” dedi.
Geçtiğimiz Perşembe günü Sultangazi’de iddiaya göre 10’uncu sınıf öğrencisi M.N.K. ve kız arkadaşının sözlü tacize uğramasının ardından çıkan kavgada ise M.N.K.’nin yüzüne kaldırım taşı fırlatılması sonucu burnuna 5 dikiş atılması ve 5 dişinin kırılması Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Olayda edinilen bilgiye göre liseli kızları rahatsız eden gruba tepki gösteren gencin ise kulağının kesildiği ortaya çıkmıştı. Tepkilerin çığ gibi büyüdüğü olayda Çocuk, Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Arzu Önal Sönmez de yaşananları değerlendirerek, kişiler üzerinde oluşturduğu etkilere ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Bütün hayatını olumsuz yönde etkileyecektir diye tahmin ediyoruz”
Olaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Çocuk, Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Arzu Önal Sönmez, “Öncelikle genç bir kız ve bu yaş dönemlerinde fiziksel görünüm oldukça önemli, bir sivilce çıksa ya da bir yerinde bir şey olsa bile çok önemseyip okula bile gitmek istemeyen genç kızlar oluyor ki bu, bu dönemin bir özelliği. Hastalıklı ya da patolojik bir durum değil, böylesine yüzünde hasar oluşmuş ve fiziksel anlamda ciddi bir travmaya uğramış bir genç kızın ruhsal anlamda fiziksel görünümünden daha büyük bir etki yaşıyor olması sürpriz olmazdı. Öncelikle bu çocuğun, genç kızın özgüven ve fiziksel güvenlikle ilgili yaşadığı bu olay onun bütün hayatını olumsuz yönde etkileyecektir diye tahmin ediyoruz. Travma sonrası olaydan bir süre sonra defalarca bazı görüntülerin aklına gelmesi, flaş back dediğimiz bazı seslerin, görüntülerin çakma, fotoğraf flaşı gibi aklında canlanması bazen uykuya dalarken bazen çok alakasız mutlu olduğu bir anda gözünün önüne gelmesi gibi travma sonrası stres bozukluğunun belirtilerini yaşayabilir. Burada en önemlisi; tekrar güven duygusunun oluşturulması, ailesi, okulu, yakın çevresi tarafından güvende olduğu hissinin en baştan inşa edilmesi gerekiyor. Çocuklarda bazen bir süre sonra suçluluk duyguları da gelişebiliyor. ‘Keşke orada oturmasaydım, şunun yerine şunu yapsaydım, olmayacaktı, benim yüzümden oldu’ gibi suçluluk duyguları yaşayabiliyorlar. Mutlaka deneyimli bir terapistle bu travmalarını çalışarak bunun onların suçu olmadığını anlamalarına yardımcı olunması gerekir. Bu konuda da ailenin desteği de çok önemli, bazen ailenin sorgulayıcı yaklaşımı ‘şöyle mi yapsaydın, böyle mi olsaydı’ gibi yaklaşımlar başlangıçtaki süreçte çocuklar için çok rahatsız edici, kendini suçlayıcı ve pişmanlığı arttırıcı bir yola sapabiliyor. Bu daha da derinleşip yardım ve destek almadığında kendine zarar verici davranışlara kadar ilerleyebiliyor” dedi.
“Bunu unutmak çok mümkün değil”
Travma yaşayan liseli öğrenci ve bu gibi durumlara maruz kalan kişilere nasıl yaklaşılması gerektiğine ilişkin konuşan Doç. Dr. Arzu Önal Sönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok hassas davranılması, zorlayarak, dışarı çıkarmak, okula göndermek gibi bir şey yaptırılmaması gerekir. Biraz daha yavaş yavaş ve adım adım takip edilmesi daha doğru olur. Durumun 1 ayı geçmesi daha sıkıntılı bir sürecin başlangıcı gibi varsayılabilir, burada ailenin yaklaşımı kriz geçirdiği, herhangi bir sıkıntı yaşadığı zaman çok zorlandığıyla ilgili sadece ‘Sen çok kötü bir süreç geçirdin, çok zorlanıyorsun, seni anlamaya çalışıyorum’ gibi empati bile yeterlidir. ‘Şöyle böyle yap, şunu alalım, buraya gidelim’ gibi teklifler çok anlaşılmadığını hissettirebilir bazen iyi de gelebilir eğer kendi teklif ediyorsa. Muhtemelen onu koruyacağını düşündüğü birileriyle adım adım önce belki komşu, yakınlardaki bir market olabilir. Tamamen içe kapanmasına da izin vermek doğru olmaz, o süreçten çıkmasını zora sokar ve kısır bir döngü oluşturabilir. Bunun sürelerini belki bir terapist desteğiyle ne zaman doğru zaman, adım yavaş yavaş yapılmalı. Hazır olduğu zaman bir sonraki basamağa geçilmeli, zorlayıcı olmamalı. Bunu unutmak çok mümkün değil ama bunu hayatının haritasının bir noktasına yerleştirip bir anı noktasına çekmesi için bir süre gerekiyor. Bu da kişiden kişiye değişir ama genelde çok kısa bir süre olmuyor. Tamamen unutup hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı da büyük bir sıkıntı olarak aslında düşünüyoruz. Ağlaması, üzülmesi ve bununla yas süreciyle başa çıkması çünkü bir güven kaybı, bir kayıp var ortada yas var ortada başa çıkması için bir sürece ihtiyacı var”
“Cezaya rağmen psikolojik destek almaları, sebeplerinin araştırılması önemli”
Liseli kız ve müdahale eden kişiye şiddet uygulayan gruba yönelik ise Doç. Dr. Sönmez, “Genellikle kendisi de bir zamanlar şiddete uğrayan, mağdur duruma düşen çocuklarda biraz fiziksel olarak güçlendiği zaman tam tersini yapma ve o saldırgan pozisyonuna kendisinin geçmek isteme gibi bir dönüşüm olabiliyor. Tedavi, destek alması burada çok önemli. Aynı davranışı değiştirmeyi öğrenmezse bu şekilde devam eder ve çok daha fazla kişiyle aynı şeyi belki daha kötüsünü yapabilir. Onun için bu çocukların belli bir ceza almasına rağmen psikolojik destek almaları ve bu yaşadıklarını durumun sebeplerinin araştırılması da mağdur kadar başka mağdurların olmaması için önemli” ifadelerini kullandı.
Yorumlar (0)
Bu haberi okuyanlar bunları da okudu.